- 21.04.2011 00:00
Türkiye tımarhane! Ne yazık ki öyle. İnsanı bezdiriyor.
Fevkalade yorucu bir ülke.
Demokrasi sorununu çözemediği için öyle, hukukun üstünlüğü sorununu çözemediği için öyle.
Son YSK olayı bu açıdan Türkiye’nin nasıl bir tımarhane olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bu ülkede anayasa değişir.
Ama kâğıt üstünde kalır.
Çünkü yasayı değiştirmezsin.
Tersi de olur.
Yasa değişir, anayasa değişmez.
Anayasa değişir, yasa değişir ama uygulamada değişen bir şey olmaz. Çünkü bu kez yönetmelik çıkmaz.
Elin kolun bağlı kalır.
Türkiye böyle bir ülke.
Böyle bir ülke olduğu için de bin yıldır demokrasi sorunu olan, hukuk devleti sorunu olan bir ülke.
Öyle bir ülke ki, bu ülkenin başbakanı olacak kişi, Recep Tayyip Erdoğan, bir şiir okuduğu için hapse atılıp hakkında siyaset yasağı konularak 2002’de seçimlere girmesi yasaklanmıştı.
Neden?
Çünkü Anayasa’nın 76. maddesi, ‘ideolojik ve anarşik eylemler’den hapse girenlerin milletvekili olamayacaklarını öngörmüştü.
Sonra ne oldu?
İktidarla muhalefet, Ak Parti’yle CHP Mecliste uzlaşıp 76. maddeyi ‘kişiye özel’ değiştirdiler. ‘İdeolojik ve anarşik eylemler’ deyişinin yerine, ‘terör eylemleri’ yazdılar.
Böylece Tayyip Erdoğan yırttı!
Ama Leyla Zana’lar yırtamıyor.
Bizim Terörle Mücadele Yasası’nda terör eylemleri öylesine belirsiz, eski deyişle muğlak ya da sınırları öylesine geniş tarif edilmiştir ki, bu tariflerden hareket ederek, Kürtlerin bağımsız adaylık kanalları bugün tıkanabiliyor yargı tarafından...
Demokrasi sorunu işte budur.
Hukuk devleti sorunu da budur.
Şimdi şöyle diyebilirsiniz:
Tayyip Erdoğan için anayasa değiştirilirken, niçin dört dörtlük değiştirilmedi?
Anayasayla birlikte yıllardır demokrasinin, ifade özgürlüğünün canına okuyan Terörle Mücadele Yasası’nı neden adam etmediler?
Seçim Yasası’nı, Siyasal Partiler Yasası’nı ne diye değiştirmediler? Yüzde 10’u niçin indirmediler?
Soru elbette şöyle de sorulabilir:
Ak Parti ve Tayyip Erdoğan kaç yıldır iktidar koltuğunda oturuyorlar; iyi güzel ama nasıl oldu da bunca yıldır demokrasinin gereği olan bu yasal düzenlemeleri yapmadılar?
Evet niçin yapmadılar?..
Leyla Zana’lara da demokrasi yolunun tıkanık kalmasına neden seyirci kaldılar?
Neden?..
Bu soruyu kendilerine sorsunlar, demokrasinin gereğini yapmak hiç de kolay olmuyor çünkü...
Barış Girişimi kampanyası
Barış Girişimi, dün başlattığı imza kampanyasıyla ‘YSK kararı’nı protesto etti.
Bildiri metni şöyle:
“Yasalar, yurttaşların hakkaniyet duygusunu ve vicdanları zedelediği zaman meşruiyetini yitirir.
Yüksek Seçim Kurulu’nun, BDP’nin desteklediği bağımsız adayların önemli bölümünü son anda veto etmesi barışa, adalete, halkların birlikte yaşama iradesine ve demokrasiye karşı bir devlet darbesidir.
Hangi yasal gerekçeye dayanırsa dayansın bu karar savunulamaz. İktidar partisi, sorumluluğu YSK’ya yükleyerek kendini temize çıkartamaz.
Kürt halkının siyasal tercihinin Meclis’e yansımasını engelleyen yüzde 10 barajı yetmiyormuş gibi, BDP’nin barışa, çözüme, sivilleşmeye doğru önemli bir adım olan bağımsız adaylarla parlamentoda yer alma girişimini baltalayacak ya da güçsüzleştirecek her karar ve uygulama ülkede barış ve demokrasinin tesisine indirilmiş bilinçli bir darbedir.
YSK kararı, bu koşullarda yapılacak bir seçimin toplumsal meşruiyeti kadar, seçimler sonrasında yapılacağı umut edilen yeni anayasanın meşruiyetini de tartışmalı kılacaktır.
Kürt siyasal hareketini siyaset zemininden ve bu ülkenin parlamentosundan uzaklaştırma çabalarını ancak demokratik direnişle engelleyebiliriz.
Hangi siyasal kesimden, hangi görüşten olursa olsun kendine demokrat, barışçı, özgürlükçü diyen herkesi YSK kararını etkin şekilde protestoya çağırırken; AKP ve CHP’nin Meclis’i derhal toplayarak gerekli yasal, anayasal değişiklikleri acilen gerçekleştirmelerini talep ediyoruz.
Barış Girişimi”
Yorum Yap