- 6.10.2012 00:00
Çok kritik bir döneme giriyoruz. Önümüzde tam üç seçim var. Ve Erdoğan sistem değişikliği istiyor. Çok ağır bir gündem bu. Erdoğan’ın iddialarının ağırlığını da bu tabloya ekleyecek olursanız, Türkiye her geçen gün biraz daha gerilecek demektir. Böylesine sisli bir ortama ve çözümsüz bırakılan Kürt ve PKK sorunlarının yanı sıra, bir de Suriye’yle büyük yangın eklenirse, barış ve istikrar açısından bugünleri mumla ararız.
İş dünyasından, bankacılık aleminden bazı kaynaklarla dün Suriye’yi, derinleşebilecek çatışmaortamını ve savaş ihtimalini konuştum.
Biri özetle dedi ki:
“Bombalar düştü, misilleme yaptık, Meclis’ten tezkere çıkarttık. Ama borsa düşmedi, döviz çıkmadı. Ekonominin geldiği yer açısından önemli bu...”
Şöyle devam etti:
“Ama bu durumu abartmamak gerekiyor. Savaşı kimse istemez. İç barış ve istikrar çok önemli. Yoksa güven ortamı orasından burasından zedelenmeye başlarsa, Allah saklasın, bunun ekonomiye dönük olumsuz sonuçları çoğalmaya başlar.”
Ve şunları ekledi:
“Enflasyon başını ufak ufak kaldırıyor. Büyümede düşüş var. Hele böyle bir ortamda çatışma, savaş... Hiç istenir mi?..”
Bir başkasının sözleri şöyleydi:
“İç barış... İstikrar... Ekonomi diyorsak bu iki konu elbette hayati önem taşıyor. PKK, terör, Suriye... Eğer bunlar daha beter patlarsa, mevcut ekonomik dengesizliklere tuz biber ekilmiş olur.”
Şunları ekledi:
“Suriye’yle bugün gelinen noktada, ekonomiye yönelik olumsuzlukları abartmamak lazım. Ama şunu da unutmayalım. Tüketiciler, yatırımcılar halen küresel bir tutukluk içinde. Hem bu durum, hem de Avrupa’daki euro krizi, Türkiye ekonomisinin kırılganlığı bakımından altı çizilmesi gereken meseleler... Bunlar yaşanırken bir de burnumuzun dibinde, Suriye’yle bir büyük yangın elbette vahim bir gelişme olur.”
Üçüncü kaynağa gelince...
Söyledikleri şöyle özetlenebilir:
“Türk ekonomisinin kırılganlığı genel olarak azaldı. Bomba düştü, misilleme yaptık, müdahale tezkeresi çıkardık ama dövizde, borsada çok fazla yaprak kıpırdamadı. Eskiden olsa böyle olmazdı.”
Şöyle devam etti:
“Ama bunu hiç şüphesiz abartmamak lazım. Enflasyonda fazla risk yok. Ama asıl dert ekonomik büyümede. Teklemeye başladı. Ayrıca hep aynı soru, başımızı ağrıtan: Avrupa’da kriz derinleşir mi? Bu ihtimal hâlâ var.”
Sözlerini şöyle noktaladı:
“Maliyetsiz savaş olmaz. Böyle bir şey henüz keşfedilmedi. Suriye’yle çatışma ortamının derinleşmesi, Allah korusun, bir savaş halinin yaşanması, ekonomik dengeleri fena halde bozar. Kamu maliyesi büyük darbe yer. Mali disiplin bozulur. Tüketim ve yatırım baş aşağı gider. Dövize dönük yerli ve yabancı talep Türk lirasının değerini düşürür.”
Ve bir slogan attı:
“Uzun lafın kısası:
Savaşa hayır!”
Bu sohbetler bir gerçeği olanca açıklığıyla sergiliyor. Suriye’yle çatışma ortamının derinleşmesi ya da bir savaş, zaten bir hayli kırılgan hale gelmiş olan ekonomiye çok ciddi darbe vurur.
Kimsenin kuşkusu olmasın.
Aklı başında herkes, hem içeride hem dışarıda barış ve istikrar talep ediyor. Türkiye’nin başına yeni belalar sarılmasına karşı çıkarken, Türkiye’nin de kendi evinin içini derleyip toplamasını istiyor.
Çok kritik bir döneme giriyoruz.
Önümüzde tam üç seçim var.
Bir yıl sonra yerel seçimler.
Arkasından, halkın seçeceği cumhurbaşkanıyla erkene alınabilecek genel seçimler geliyor.
Ve Erdoğan sistem değişikliği istiyor.
Çok ağır bir gündem bu.
Tayyip Erdoğan’ın siyasal iddialarının ağırlığını da bu tabloya ekleyecek olursanız, Türkiye her geçen gün biraz daha gerilecek, keskin kutuplara ayrılacak demektir.
Böylesine sisli bir ortama ve çözümsüz bırakılan Kürt ve PKK sorunlarının yanı sıra, bir de Suriye’yle büyük yangın eklenirse, barış ve istikrar açısından bugünleri mumla ararız.
Yorum Yap