- 15.09.2012 00:00
Geçmiş yüzyıldan kalma milliyetçi nefret ve boğazlaşmaların sürdürüldüğü iki coğrafya var. Türk ve Yunan milliyetçilikleri (ya da Niyazi Kızılyürek’in daha dikkatli ifadesiyle, Yunan megali idea’si ile Pantürkizm ve/ya Turancılık arasındaki mücadele, Kıbrıs’a taşındı ve adanın süregelen bölünmüşlüğüne yol açtı. 1915 soykırımı sonrasında Türk ve Ermeni milliyetçilikleri arasındaki mücadelenin bir uzantısı ise, Sovyetler dağılırken Azerbaycan ile Ermenistan arasında yeni bir kan dâvâsına dönüştü.
Daha SSCB’nin son demleri yaşanırken, Azerbaycan’ın Sumgait kıyı şehrinde Ermeni nüfusa karşı (6-7 Eylül 1955’i hatırlatan) 27 Şubat 1988 pogrom’u gerçekleşti. Ermeni ulusal hafızasında bu, “1915’in devamı” gibi yorumlandı. Nagorno-Karabağ Savaşında bu sefer Hocali faciası gerçekleşti. 25-26 Eylül 1992’de Ermeni ve kısmen de Bağımsız Devletler Topluluğu silâhlı kuvvetleri, yüzlerce Azerî sivili (Azerbaycan’a göre, 106’sı kadın ve 83’ü çocuk olmak üzere 613 kişiyi) katletti. Tipik bir düşmanlık simetrisi uyarınca, Azerî tarafı Sumgait’ten, Ermeni tarafı da Hocali’den pek söz etmiyor tabii. Ve son zamanlarda çeşitli işaretler, Karabağ sorununa çözüm arayışlarının zayıfladığı; her iki tarafın da tutumunu sertleştirdiği ve bu umursamazlığın yeni bir savaşa yol açabileceği yönünde.
Macaristan’ın Azerbaycan’a iade ettiği baltacı katil Safarov’un, verilen bütün sözler hiçe sayılarak derhal affı, terfii ve “ulusal kahraman” ilân edilmesi, gerginliğe tuz biber ekti. Uluslararası diplomaside böyle fütursuz faşizanlıklara az rastlanır. ArmComedy mizah sitesi, bu konuda hedefi 12’den vuran bir hiciv yayınladı. Ermenistan’a ve Ermeni milliyetçiliğe yönelik eleştirilerim bir yana; bu Zaytung tarzı “haber”in Türkiye’de de mutlaka okunması gerektiği kanısındayım.
Anders Breivik, Azerbaycan’a sınırdışı edilmek için başvurdu
8 Eylül 2012, Oslo Tüm dünyanın lânetlediği Norveçli kitlesel katil Anders Breivik’in avukatı, [bu ülkeye] sınırdışı edilme olanaklarını öğrenmek amacıyla Oslo’daki Azerbaycan Büyükelçiliği’ne başvurdu. Breivik, sığınma ve daha sonra Azerbaycan vatandaşlığı talebinde bulunma kararını, mevcut Azerî rejimiyle aynı felsefe ve değerleri paylaşmalarıyla açıklıyor.
2011’de Oslo’da sağa sola ateş açıp 69 kişinin canına kıyan Norveçli katliamcı, Cuma günkü, skandal yaratan açıklamasında, Azerbaycan hükümetinin sınırdışı edilme talebini inceleyip değerlendirmesini istedi. Breivik’in sunduğu kişisel geçmiş portföyünde, taammüden cinayet işleme tecrübesi ve bu işe yatkınlığı anlatılıyor.
Breivik’in avukatı, müvekkilinin onurlu bir Azerbaycan vatandaşı olmak için gerekli her hak ve koşula sahip olduğu kanısında. “Azerbaycan’ın, taammüden cinayet işlemiş katillerin [kendilerine] sınırdışı edilmesi işlemlerini kolaylaştırmak ve onları affetmek açısından tutarlı davranacağını umuyoruz” diyen avukat, şöyle devam etti : “Her ne kadar Bay Breivik örneğinde balta kullanılmamışsa da, masum insanların katledildiği kesin ve içlerinden bir bölümünün Azerbaycan’dan pek hoşlanmamış olması pekâlâ olasıdır.”
Ne ki, Bakü’nün ilk tepkisi başvurunun ardındaki beklentilerin üzerine soğuk su dökmüşe benzer. Norveç devlet televizyonuna verdiği demeçte Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Anders Breivik’in Ermenistan’a sınırdışı edilme talebi tamamen saçmadır” diye konuştu : “Birincisi, tek bir etnik Ermeniyi bile öldürmüş değil. İkincisi, Breivik’in katlettiği 69 kurbanın hepsi uyanıktı. Üçüncüsü, Norveç’in zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olması, sınırdışı edilme işlemlerini fazlasıyla karmaşıklaştırıyor.”
Oysa Azerbaycan kamuoyu bu konuda bölünmüş durumda. Saygın “Tevfik” stratejik analiz merkezinin başı Tevfik Aliyev, Breivik’in gene de Azerbaycan’a yararlı hizmetlerde bulunabileceği kanısında : “Bir insan hakkında tek bir hatâsına bakarak karar veremezsiniz. 69 kişiyi öldürürken tek bir Ermeniyi dahi yaralayamamış olabilir, ama bu, gelecekte de yapamayacağı anlamına gelmez. Önemli olan, genel hayat felsefesinin bizimle aynı çizgide olmasıdır.”
Breivik’in avukatı da, yüzü aşkın bir kalabalıkta hiç Ermeni olmamasının Breivik’in kabahati olmadığını vurguluyor. “Azerbaycan, kitlesel bir caninin, sağa sola yaylım ateş açmaya hazırlanırken kurbanlarının etnik bakımdan gerçekten kucaklayıcı bir bileşim arzetmesini önceden garanti etmesinin çok zor olduğunu anlamak zorunda. Evet, o gün orada hiç Ermeni öldürülmedi ama eh, ne yaparsınız, böyle şeyler oluyor işte. Bay Aliyev burada tablonun bütününü görebilmeli ve müvekkilimin gelecek açısından taşıdığı potansiyeli göz önünde bulundurmalı.”
Azerbaycan henüz sınırdışı başvurusunu kesin bir sonuca bağlamış değilse de, önde gelen siyasal yorumcular Azerbaycan’dan destek bulabilmek için Breivik’in gelecekteki katliamlarının en az yüzde 80 oranında etnik Ermeniyi içereceği konusunda sağlam teminat göstermesi gerektiği kanısında.
Bu arada bazı kaynaklar, Arjantin’den ağır bir Alman aksanıyla konuşan çok yaşlı bazı kişilerin de Azerbaycan’a daimî ikamet izni ve vatandaşlık başvurusu yaptığını bildiriyor.
Yorum Yap