Nâzım’ın mezarı başından: ‘O duvar, o duvarınız, vız gelir bize vız!’

  • 3.02.2015 00:00

 MOSKOVA

Merhaba Nâzım.
İşte yine geldim sana.
Bir yıl önce yine Moskova’da, mezarın başında seninle vedalaşırken “Belki kısmet olmaz seneye sana gelmek”demiştim.
Bir gün olmayacak nasılsa...
Ama bu yıl da baş ucunda seninle sohbet edebilmek mümkün oldu işte.

*   *   *

70’li yılların ortalarında girdi hayatıma şiirlerin.
Giriş o giriş...
Mezarınla da 80’li yıllarda, senin de vaktiyle içinde olduğun “yasadışı” partinin genç bir üyesi olarak tanışmıştım.
90’ların başından beri her ölüm yıldönümünde yanına geldim.
Senin yerinde ben olsam benden bıkardım.
Üstelik – söylemesi ayıp – 90’ların ikinci yarısından itibaren 3 Haziran’ın Moskova’da kitlesel anma günü haline getirilmesinde ilk adımları atmak bana nasip oldu.
13 yıl Moskova’da senin adınla kurulan “anma komiteleri”nin başında oldum.
Sonrasında da bayrağı devralan arkadaşlar “veteran” ilan ettiler beni, bak hâlâ 3 Haziran’larda senin mezarının önündeki bu aydınlık alanın bir köşesinde durma görevi bende.

*   *   *

Durma, seni düşünme, şiirlerini hatırlama, seninle sohbet etme...
Sessizce...
Son 20 yılda senin mezarın başında o kadar çok konuşma yapmıştım ki...
Senin yerinde ben olsam, mezarımdan kalkıp “Yeter artık, yine konuşturmayın tepemde bu adamı!” diye haykırırdım.
Tamam, sustum...
Ama bunca yıldır sen de beni biraz olsun tanıdıysan, benim ne kadar geveze olduğumu, sessiz dursam bile susamayacağımı bilirsin.
Onun için şimdi de konuşuyorum.
İçimden...
Sessizce...
Seninle dertleşiyorum Nâzım...
Sevgili dostum benim...
Tanışmadan adıyla hitap ettiğim arkadaşım...
Şairim...
Yoldaşım...
Gençliğim...
Orta yaşım...
Yaşlılığım...

*   *   *

Yine geldim sana bak.
Yine kısmet oldu Moskova’nın güneşli bir gününde Novodeviçye Kabristan’ında sana uzanan muhteşem “mezarlar koridoru”nda adımlamak...
Yine heyecanlanmak, senin “rüzgâra karşı yürüyen adam” anıtının önünde “yok, ne gerek var gözlerimin yaşarmasına, bunca yıl geçmişken üstelik” diye saçmalayıp pek kimsenin göremeyeceği uzak bir köşeye çekilmek vakti geldi...

*   *   *

Nâzım...
Seni öyle çok hatırlıyorum ki son zamanlarda...
Bizim “Sultan” (sen onu tanımazsın – ne mutlu sana – ama o sana “yurttaşlık hakkı bahşettiği”yle bile kaç kez övünmüştü, biliyor musun?) geçen gün yine herkese çattı...
“İçerdeki muhalefet”ten başladı, Amerikan New York Times’a kadar saydırdı.
Aklıma sen geldin...
Ne diyordun o ünlü şiirinin başında:

“Nev York Tayms gazetesi 29 Aralık 1954 tarihli sayısında ‘Türkiye Geriliyor’ başlıklı bir başyazı yayımladı. Bu başyazıda şöyle satırlar var : "O, basın hürriyetini yok ediyor... Basında kendisini tenkit edenleri hapse atıyor... Siyasi muhalefeti eziyor...”

*   *   *

Ve devamında, 1955 tarihli o şiirindeki dizelerle:

            “İlle de asıp kesmek geliyorsa içinden
             
Ezmekte devâm et Barışçılar'ı...
            
Şu muhalefetle de alıp veremediğin ne?
           
Niye öyle hışımla yürüyorsun üstüne?
           
Senin bindiğin dallar ve bindiğimiz dallar,
           
Unutma bu dallardan başka asıl ağaç var,
           
öfkeyle homurdanan yarı çıplak, yarı aç,
           
bizi silkip atmaya fırsat kollıyan ağaç...”

*   *   *

Nasıl hatırlamazsın şimdi bu dizeleri!
Bunu ve diğerlerini...
Senin iktidarlara ve zulme karşı nasıl savaştığını...
Seni tehdit edenlere karşı cesaretini...
Neredeyse senin mezar taşınla da arkadaş olan ben, şimdi yine mikrofonu kapsam da buradan, Moskova’dan yönümü Türkiye’ye dönüp senin sözlerinle bağırsam:

“Behey!
Kara maça bey!
Halka ahmak diyen sensin.
Halkın soyulmuş derisinden
sırtına frak giyen sensin.
Yala bal tutan beş parmağını
beş çürük muz gibi,
homurdanarak dolaş besili bir domuz gibi.
Meydan senin...
mi dersin?
Hata edersin,
bizde o göz var mı baksana!”

*   *   *

Nâzım...
Bu yıl da geldim sana...
Ama aklım memlekette kaldı.
Başımız belada.
“Hiç kurtulmadı ki zaten beladan” deme, bu seferki az buz değil...
Bir Sultanımız var, bir de Saray...
Daha başka bir sürü şeyimiz de eksik değil:
Yolsuzluk mu dersin...
Cinayet ve katliamlar mı...
Komşu topraklara yollanan silahlı TIR’lar mı...
Polis baskısı ve bol keseden savcı ithamlarıyla mahkeme kararları mı...
Muhalefet edene, sokağa çıkana, gazetecilik yapana yönelik tehditler mi...

*   *   *

İşte yine 3 Haziran ve ben bir kez daha Moskova’da, senin mezarının başındayım.
Ama yüreğim geride, Türkiye’de kaldı.
Ve pıt pıt atıyor...
Ne olacak?
Nereye gideceğiz?
Senin şiirlerini yazdığın “Hürriyet günleri” ne zaman gelecek bizim topraklara?
Yoksa yine diktatörlük zulmü mü var kaderde?
Nâzım...
3 Haziran’da buradayım...
Ama günlerdir, haftalardır 7 Haziran’ı yaşıyorum.
7 Haziran’da seçimler var.
Bir kez daha “geleceğimiz yazılacak” bu pazar...
Adaleti adında taşıyan bir iktidar, adaletsizliklerin en büyüğünü sergiliyor.
Yalanlar, iftiralar, baskılar havalarda uçuşuyor.
Yasaklar, davalar, barajlar ve duvarlar her yanımızı kuşatmış.
Ama bir ışık var!
O barajları ve duvarları yıkacak bir ışık...
Ne diyordun sen:

            “O duvar
            o duvarınız,
            
vız gelir bize vız!
           
Sükun yok, hareket var
           
bugün yarına çıkar
           
yarın bugünü yıkar
           
ve durmadan akar
           
akar akar...”

@AksayHakan

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ad Soyad Giriniz...
    Ad Soyad Giriniz...
    14.02.2014 16:46

    "Yeni Medya, daha doğru dürüst büyüyüp gürbüzleşemeden, yetkinleşip rüştünü ispat edemeden maddi-manevi baskı içinde buldu kendini. İktidar, aşağı yukarı her iktidarın yaptığı hatayı tekrarladı. Taraftarlıkla yetinemedi, yüzde yüz sadakat istedi." Sizden bir pasaj aldım. Ben, Ciner medyasını bağımsız olmaya çalışan, fırsat verilmeyen "yeni medya" olarak tanımladığınızı anladım bu ifadeden. Aklınıza, benim şu anda düşünemediğim başka örnekler de gelmiş olabilir, bilmiyorum. Yeni barış sürecinin başlamasından hemen sonra "Taraf"ta gerçekleştirilen operasyon hakkında düşüncelerinizi de öğrenmek isterim. Böylelikle genel tabloyu daha nesnel çizebiliriz belki. Saygılar. Gürbüz Özaltınlı.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums