Batı’ya doğru ama…

  • 5.02.2015 00:00

 “… bugün NATO’ya da, AB’ye de, ABD’ye de dünkünden daha fazla yakınız.

Yukarıdaki cümleyi 9 Ekim Cuma tarihli MODERN ZAMANLAR’dan aktardım.

Zaten de aynı yazı için “Garp Cephesi’nde yeni bir şey var” başlığını kullanmıştım.

Bu “yeni şey”i, yani Türkiye’nin tekrar Batı’ya yaklaşmak ihtiyacını hissetmesini ise Rusya’nın fiilen Suriye’ye girmesiyle açıklamıştım. Özetle şöyle demiştim:

Moskova müdahalesi Ankara’da rahatsızlığın da ötesinde huzursuzluk ve kaygı yarattı.

Dolayısıyla o Ankara ister istemez, epey bir süredir tu kaka ettiği, hattâ hasmâne davrandığı “doğal müttefikler”e dönüş refleksini geliştirdi ve geliştirmeye devam edecektir.

***

SÖZKONUSU viraj bugün, iki ay önce ancak muğlak çizgilerle sezilen “Batı’ya doğru” istikametli bu ilk rota değişiminden çok daha net ve çok daha berrak bir görünüm sunuyor.

SU-24 jetinin düşürülmesiyle başlayan ve Kremlin tarafından pervasızca tırmandırılan buhrandan sonraErdoğan– AKP ikilisi o “doğal müttefikleri” bu defa eni konu keşfettiler.

Sayısız açıklama; Paris ve Brüksel zirveleri; artı Beyaz Saray- Aksaray liderlerinin gerçekleştirdiği buluşma Türkiye’nin yeniden eski mecrasına girmekte olduğunu haber veriyor.

Teorik olarak iyi, hem de çok iyi bir şeydir!

Çünkü tecrübeyle sabittir ki ülkemizi diplomatik açıdan Batı’ya yaklaştıran her şey yine teorik olarak, siyasi planda da demokrasiye yaklaştırır!

Dolayısıyla Rusya’yla krizi belki de “şerde hayır vardır” diye yorumlamak gerekiyor.

Ancaak…

***

ANCAĞI şu ki, yukarıda kasten “teorik olarak” ifadesini kullandım.

Zira bu defa o teoriyle çelişen, en azından kitaba uymayan bir durumla karşı karşıyayız.

Çünkü Ankara’nın Batı aktarmalı sıçramalar vasıtasıyla demokrasiye yaklaşması aslında hemen daima, aynı Batı’nın aynı Ankara’ya vaatlerde bulunacak, hattâ yaptırımlar uygulayacak güce, kapasiteye ve manevra marjına sahip olmasıyla atbaşı bir seyir izledi.

Oysa şimdi, hoşumuza gitsin veya gitmesin, Batı karşısında eli güçlü olan taraf, zaten her yerde “sağı, solu belli olmaz” diye ihtiyatla yaklaşılan Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Bunun temel nedeni de hem Türkiye’nin Suriye sorununda bir “cephe ülkesi” olması, hem de yine Suriyeli mültecilere “sınır bölge” addedilen tampon konumda bulunmasıdır.

***

NİTEKİM, en azından ağza bir parmak bal çalmak zorunda kalan AB’nin buram buram realpolitik bir yaklaşımla Türkiye’ye 3 milyar euro vermesi; müzakere sürecini tekrar başlatması; vize muafiyetinden dem vurması; fakat bunlara karşılık antidemokratik uygulamalar konusunda ilk kez böylesine sus pus ve ketum kalması, Avrupa başkentlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümeti karşısında hissettiği acizliğinin ispatını sunuyor.

Zaten aynı olgu üç aşağı, beş yukarı Obama açısından da geçerlidir.

Üstelik seçim havasına girmiş ABD’de Putin ve Esad karşıtı şahin Cumhuriyetçilerin Erdoğan’ın yaklaşımına sempatiyle bakması Aksaray liderinin diğer bir avantajını oluşturuyor.

Yukarıdaki faktörler gözönüne alındığında da Türkiye’nin Batı’ya yaklaşıyor olmasının bu defa da illâ demokrasiye yaklaşmakla atbaşı gideceğini söylemek son derece zorlaşıyor.

***

EVET, bugün nevi şahsına münhasır bir süreç ve durumla karşı karşıyayız.

Dolayısıyla da, teoride geçerli ihtimalin pratikte de uygulanacağı garantisine; yani Batı’nın demokrasiden uzak bir Türkiye’ye göz yummayacağı güvencesine sahip değiliz.

Tek züğürt tesellimiz Rusya’dan uzaklaşmanın her hâlükârda bir nebze de despotizmden uzaklaşmak anlamına geleceği olabilir ki, eh bunu bile yan cebimize atalım…

hadiuluengin@taraf.com.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums