Devlet ve illet

  • 15.08.2015 00:00

 GENEL anlamdaki “devlet” kelimesinin Türkçeye ne zaman yerleştiğini bilmiyorum.

Fakat “Devlet-i Âliyye” deyimi 16. yüzyıl sonları- 17. yüzyıl başlarından itibaren literatüre geçtiğine göre demek ki zaten Arapçadan almış olduğumuz bu kavramı Avrupa’yla üç aşağı- beş yukarı aynı tarihlerde kullanmaya başlamışız.

Çünkü o Avrupa’da da o kavramlaştırma ancak Rönesans ertesinde gerçekleşti.

***

ÖTE yandan, dün belirttiğim gibi, siyasi, hukuki ve idari boyuttaki sözcüğü aynı zamanda şans, talih, baht manasıyla da donatmamız muhtemelen daha bile eskiye uzanıyor.

Zira malûm, “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” beyti Kanuni Sultan Süleyman’a aittir. Onun ölüm yılı da 1566’dır.

O hâlde şu kesin:

Anlamı nötr ve nesnel bir “durum” kelimesiyle sınırlandıran Batı’dan farklı olarak ve üstelik daha en baştan itibaren biz “devlet” terimini mutluluk kavramıyla da özdeşleştirmişiz.

***

EH, insan yukarıdaki “devlet, eşittir saadet” paralelliğini görünce sanki Georg Hegel’in teorize ettiği ve Prusya’nın da az- çok hedef bellediği “ideal devlet”in bizde ezelden beri pratiğe geçmiş olduğunu sanacak…

Dolayısıyla da Kemal Tahir’in “Kerim Devlet” tabirine hak verecek…

Keşke… Keşke ama kazın ayağı öyle değil ve hiçbir zaman da öyle olmadı!

***

AKSİNE, “Şalvarı şaltak Osmanlı/ Eğeri kaltak Osmanlı/ Ekende yoğ, biçende yoğ,/ Yiyende ortak Osmanlı” diyen türkü aslında devletin geniş kitleler tarafından ne ideal, ne de kerim addedildiğini çok net biçimde ortaya koyuyor zaten. Örnekleri uzatabiliriz.

Ve bu açıdan bakıldığında da yukarıda Hegel’e kısmen eleştirel yaklaşan ve devleti “hâkim sınıfların tahakküm aracı” olarak niteleyen Karl Marx’a hak vermek gerekiyor.

Artı, sözkonusu “Devlet-i Aliyye” dönemindeki ağır ve ölçüsüz şamarlardan 1923 Cumhuriyet’indeki “sorgusuz, sualsiz otuz üç kurşun” infazlarına…

Oradan da işte 2015 Cumhuriyeti’nin “bu devlet size ne yaptı, lan” azarlamalarına…

***

BÜTÜN bunlar devleti “şiddeti kendi tekelinde meşrulaştıran aygıt” formülüyle tanımlamış bir Max Weber’in tarifini Osmanlı ve Türkiye için de kural hâline getiriyor.

Yani “devlet” kelimesine Türkçede çift anlam atfetmemiz ve sözcüğü bir de talih, baht, saadet gibi olumluluklarla donatmamız bizi talihli, bahtlı, saadetli falan kılmıyor!

Tersine, derin bilinçaltımızdaki derin ikilem olsa olsa bizi ruhen daha da illetli kılıyor!

Bir yandan o devletin anamızı bellediğini bal gibi biliyor, görüyor ve yaşıyoruz; fakat diğer yandan da aynı devletin kutsallık fetişizminden mustarip olduğumuz için “ya devlet başa, ya kuzgun leşe” ideolojisinin prangalarından özgürleşemiyoruz.

***

ÜSTELİK yukarıdaki illeti diğerlerine de sirayet ettirdik.

Kadri Gürsel PKK tarafından kaçırıldığında militanların bölgedeki eski iaşe ve altyapı zenginliğini vurgulamak için “daha önce burada devlet gibiydik” dediğini yazmıştı.

Yani istedikleri kadar yere yüzükoyun yatırılarak “bu devlet size ne yaptı, lan” diye aşağılansınlar… “Devlet, eşittir saadet” formülü Kürtler için de bütün geçerliliğini koruyor.

Tek farklılık sözkonusu devletin niteliğine değil aidiyetine odaklanmış oluyor.

Ve illetten kurtulmanın; dolayısıyla ne yere yatırılarak, ne de yatırarak “bu devlet size ne yaptı, lan” diye aşağılanmamanın ve aşağılamamanın yöntemi her şeyden önce o “devlet” kelimesinin yegâne anlamını tarafsız ve nesnel bir “durum” tanımıyla sınırlamaktan geçiyor.

hadiuluengin@taraf.com.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums