Palikarya krizi

  • 1.02.2015 00:00

 SİZİN bu yazıyı Çarşamba günü saat kaçta okuyacağınızı bilemiyorum.

Fakat şayet gazeteyi sabah ondan sonra elinize alırsanız Yunanistan krizinin hangi aşamaya tırmanmış olduğunu zaten kesin olarak öğrenmiş olacaksınız.

Zira Atina’nın Washington saat ayarıyla Salı geceyarısına kadar IMF’ye olan borcunun 1,6 milyar dilimini ödemesi gerekiyor.

Bu da Türkiye saatiyle akrebin on üzerinde duracağı noktaya tekabül ediyor.

***

ANCAK işin aslına bakarsanız, sembolik niteliği hariç yukarıdaki “dead line” bile artık hiçbir kıymet-i harbiye ifade etmiyor.

Çünkü malûm, Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras zaten resti çekti.

Hem ödemenin yapılmayacağını, hem de AB tarafından önerilen borç planının 5 Temmuz’da referanduma sunulacağını açıkladı. Sonrasını hep beraber göreceğiz.

***

ÖTE yandan dünkü Türk gazetelerine baktığımda insani açıdan büyük sevinç duydum.

Zira hemen bütün basın organları Yunanistan için “komşu” deyimini kullanmıştı.

Üstelik sempati de bariz biçimde Atina başkentli ülkeye ve Helen ahaliye yönelikti.

Artı, Ertuğrul Kürkçü’nin “borcu Türkiye ödesin ve Ege dostluk denizi olsun” cömertliği ve âlicenaplığı yukarıdaki sempatiyi biraz daha pekiştiren bir işlev gördü.

Oysa eski nefret ve husumet dönemlerinde olsa en hafifinden ve tabii ki, aslında delikanlı anlamına gelen “palikarya” kelimesini aşağılayıcı anlamda kullanarak “palikarya battı, batıyor” türünden manşetler atılırdı. Bir de altına “beter olsun” yorumları eklenirdi.

Dolayısıyla, henüz tam dostluk denizi olmasa bile Ege’nin artık Türk ve Yunan halkları arasında bir sempati denizine dönüştüğünü söyleyebiliriz ki, ne mutlu!

***

KABUL de, yukarıdakine ek olarak zaten benim Helenlere duyduğum ebedi zaaf bir yana, mevcut krizi yalnız “komşu” halka beslediğimiz sevgi ekseninde değerlendiremeyiz.

Suç dememek için bari sorumsuzluk diyeyim, Atina’nın çok büyük sorumsuzluklarını es geçersek bir yanlış kutuptan bu defa da diğer yanlış kutba sürüklenmiş oluruz.

Tamam, Avrupa ince eleyip sık dokumadan Yunanistan’ın Euro birimine geçmesine imkân tanımakla, üstelik de paraların nasıl çarçur edildiğini, daha doğrusu nasıl cebe indirildiğini denetlememekle çok vahim bir yanlış yapmış oldu.

Fakat el insaf! Yavuz hırsız evsahibini bastırır türü bir yanılgıya düşmeyelim.

Hatırlatayım ki AB kurallarınca yüzde üçle sınırlanmış olmasına rağmen Atina 2009’a kadar bütçe açığını yüzde altı olarak deklare ediyordu ve bunu da Brüksel’e dayatıyordu.

Ama bunun bile yalan olduğu ve gerçek açığın yüzde on iki olduğu ortaya çıktı.

O hâlde biraz karikatüral bir ifadeyle söylersek, başta AB ekonomisinin motor gücü durumunda olan Almanya’daki ücretli, Yunanistan’daki ücretlinin uzo masasında har vurup harman savurduklarının hesabını kendi cebinden ödüyordu.

***

BUNUN bir sınırı var! Yoksa sonu yok!

Kalbimiz kadehimizi ne denli o uzoyla tokuşturmaktan yana olsa da kendi alın teriyle bira içen Cermenin bardağından sıvı çalınıyor olmasını mantıken ve vicdanen onaylayamayız.

Çünkü Yunanistan’ın Bissau Gine’sinden, Mali’den yahut gırtlağına kadar borca batmış diğer bir fukara ülkeden farklı bir ayrıcalığı mevcut değil ve olmaması gerekiyor!

Dolayısıyla “komşu”nun şöyle veya böyle ve kemer yahut fistan sıkarak o borcunu az- çok ödemesi şart ki, hem hak yerini bulsun, hem de kriz veba salgınına dönüşmesin.

Ha gayret “komşu”, borç yiğidin kamçısıdır ve “palikarya” da tabii ki yiğittir!

hadiuluengin@taraf.com.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums