RUSYA bugün 2. Savaş’ın Avrupa cephesinde sona erişinin 70. yıldönümünü kutluyor.

Ancak törene ne Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne de diğer Batı ülkesi liderleri katılıyor.

Çok da iyi yapıyorlar! Başta Ukrayna’ya olmak üzere ikide bir sağa sola kabadayılık taslayan Vladimir Putin’i onun ayağına giderek mükâfatlandırmanın âlemi yok…

Kaldı ki yukarıdaki 9 Mayıs 1945 tarihi bile yalandır! En azından takvim tahrifatıdır!

Çünkü Reich zaten 7 Mayıs’ta ve Fransa’nın Reims şehrinde teslimiyeti imzalamıştı.

Oysa Stalin o imza Kızıl Ordu işgali altındaki Berlin’de atılmadı diye küplere bindi.

Dolayısıyla da gönlünü almak için iki gün sonra başkentte senaryo fotoğrafı çekildi.

***

FAKAT tabii ki yukarıdaki tahrifat ne Sovyet halkının bütün arbede boyunca dehşet acılar çektiği, ne deBüyük Yurtsever Savaş’ta kahramanca direndiği gerçeğini değiştiriyor.

Diğer hiçbir ulus böylesine zayiat vermedi. Diğer hiçbir ülke de SSCB gibi yıkılmadı.

Kabul ama Hitler’in mutlaka saldıracağını Bursa’daki sağır sultan bile bildiğine göre nasıl oluyor da aynı SSCB bu kadar hazırlıksız yakalandı? Neden gaflete düştü?

Niçin ilk andan itibaren muazzam kayıplar verdi ve korkunç yenilgilere uğradı?

Kızıl Çar’ın yakın avenesi de dâhil bunun yegâne sorumlusu ve suçlusu Stalin’dir!

***

O Jozef Stalin ki 1937- 1938 “Büyük Komünist Kıyamı” sırasında yalnız kadroları katletmekle yetinmemişti. Bir de baştan aşağı orduyu “elden geçirdi” (!). Rakam vereyim:

Üç mareşalden ikisi; 16 orgeneralden 14’ü; istisnasız bütün amiraller; 67 korgeneralden 60’ı; 199 tümgeneralden 136’sı ve sayısız subay ya kurşuna dizildi, ya da Sibirya’yı boyladı.

Bu arada, sanki askerlikten anlarmış gibi, Kremlin efendisi başta Tukhatşevski olmak üzere tank muharebesi öngören kurmayları da tasfiye etti. Önceliği süvari birliklerine verdi.

Yani Nazilerin 22 Haziran 1941 sabahı Rusyaları bir çırpıda kat ederek soluğu Leningrad ve Moskova varoşunda alması öyle Prusya askerî dehasından falan kaynaklanmadı.

Stalin kellesini uçurduğu için biçare düşmüş Kızıl Ordu’nun zaafından kaynaklandı.

***

ÜSTELİK Kremlin despotu zaten 1939’daki Dostluk Paktı’yla Polonya’yı bölüştüğü Hitler’e öylesine güveniyordu ki, başta Richard Sorge ve Leopold Trepper gibi casuslar olmak üzere istihbarat birimlerinin Alman saldırısını kendisine önceden ve haniyse dakikası dakikasına bildirmesine rağmen bu uyarıları ciddiye almadı. “Provokasyon” diye çöpe attı.

Ta ki Wehrmacht aniden karnı deşiversin ve nihayet uyanan Stalin de “yoldaş” yerine ilk defa “hemşirelerim ve biraderlerim” diyerek Sovyet halkını vatan savunmasına çağırsın.

***

GERİSİNİ biliyoruz. Bazıları gerçek, bazıları efsane olmak üzere o Sovyet halkı ve ordusu hem kendi direniş azmiyle, hem de müttefik yardım sayesinde büyük zafer kazandı.

Verilen muazzam kayıplar ise tabii ki önce gamalı haç vahşetinden, sonra da Kızıl Ordu kurmayının beceriksizliğinden ve “zayiat taburları” umursamazlığından kaynaklandı.

Üstelik yukarıdaki zafer Bolşeviklerin Orta Avrupa’yı gaspına da imkân sağladı.

Yani yine Stalin’in dediği ve istediği gibi, ulusların irade ve arzusu hiçe sayılarak modern tarihte ilk kez askerî bir başarı “rejim dayatması başarısına” da dönüşmüş oldu.

Bu arada lâf aramızda… O tarihi muzafferler yazdığı için hasıraltı ediliyor ama Hitlercilerle kıyaslanmayacak ölçüde olsa bile Kızıl Ordu da sayısız cürüm işledi.

Ehrenburg’un “Al Alman kadının iffetini” diye tecavüz çağrısı yapmasından, onmilyonlarca doğu Cermeninin tüm zamanların en büyük ve en kitlesel tehciriyle yurtlarından kovulmasına, 9 Mayıs 1945 ve sonrası hiç de “asil ve masum” bir galibiyete tekabül etmedi.

İşte o 9 Mayıs’ın meşru 70. yıl zaferi bunlar bilinmeden ve söylenmeden kutlanamaz!

hadiuluengin@taraf.com.tr