BİZ ruhen tedaviye muhtaç bir milletiz… Şaka maka değil, hakikaten muhtacız!

Bizi önce psikiyatr koltuğu, derdimize deva olmazsa da artık tımarhane ranzası paklar.

Bunu neden mi söylüyorum?

F-4 jetlerinin düşüşü ertesinde uydurulan bin bir hezeyandan ötürü söylüyorum.

Yok efendim Phantom rumuzlu bu uçakların modernizasyonu İsrail’de yapılmış ve oradaki teknisyenler de gövdeye gizli cihaz yerleştirmiş de, dolayısıyla Yahudi Devleti’yle aramız bozulunca Tel-Aviv’den düğmeye basan Davudî yıldızlı general Konya’da uçan tayyareyi tepetaklak yere çakmaya başlamış…

Elinin körü ve lâ havle ve lâ kuvveti!

Oldu olacak bari Musa’nın Sina’dan üflediği nefesle düşüyorlar deyin de tam olsun…

***

DOĞRUSU böyle bir komplo teorisi uydurmak ve ona inanmak için ruhi arazın artık had seviyeye, yani “delirium” raddesine ulaşmış olması gerekir. Demek iş oraya varmış…

Bu takdirde de yukarıdaki zevatı psikiyatr kliniğine göndermek ancak vakit kaybı olur.

Direk olarak Mazhar Osman’ın Bakırköy’üne gitmeliler ki, Allah acil şifalar eyleye!

***

ÖTE yandan diğer cahiller de düşüş sebebini Phantom’ların eski olmasına bağlıyorlar.

Zaten kamuoyunun bu algısından, daha doğrusu medya şarlatanlarının tatavasından ötürüdür ki Hava Kuvvetleri Komutanlığı F-4’lerin artık uçmayacağını açıkladı.

Ne münasebet! Cihet-i askeriye niçin böyle bir yaygaracılığa prim veriyor?

Fi tarihinde Alman F-104’lerinin de yarısı düşmüş ve ya “uçan tabut” ya da “dul fabrikatörü” adı verilen bu tip jetlerde yüzden fazla pilot ölmüştü.

Ama ora genelkurmayı Starfighter’leri vaktinden önce ıskartaya çıkartmadı.

Kaldı ki bizim komutanlarımız da en az benim kadar bilirler ki “eski model” uçak vardır ama “eski uçak” diye bir şey yoktur!

***

YOKTUR ve o model istediği kadar eski olsun… Parçaları değiştirilmiş, motorları yenilenmiş, avionikleri modernleştirilmiş her tayyare fabrikadan dün çıkmış gibi gıcırdar.

Dolayısıyla, mükemmele yaklaştığı için Batı dünyasında en çok üretilmiş olan Türk F-4’leri de bu tezgâhtan geçtiği ve geçmekte olduğu için asla “eski” (!) meski değildirler!

Nitekim hatırladığım kadarıyla Japonya, Kore ve Yunanistan da aynı F-4’leri ya hâlâ kullanmaya devam ediyor. Yahut da envanterlerinden çıkartalı henüz çok kısa bir süre geçti.

Üstelik Amerikan ağır bombardıman tayyaresi B-52’ler ta 1952’den; tekrar Amerikan casus uçağı U-2’ler 1955’ten; Rus ve yine ağır bombardıman tayyaresi Tu-95 “Bear”ler de 1952’den beri uçuyorlar. Muhtemelen de 21. yüzyılın ilk çeyreğinde hâlâ serviste kalacaklar.

Ve, bizim Phantom’lardan çok daha “köhne” (!) olmalarına rağmen bunlardan biri kazaya uğradığında kimse “antika uçaktı, onun için düştü” diye ahkâm kesmiyor.

Pilotaj hatası mıdır, motor arızası mıdır, kötü hava şartı mıdır, kılı kırk yaran soruşturmalardan sonra bir hüküm veriliyor ve tedbir alınıyor ki, zaten her hangi bir andavallı daha enkaz tüterken “suç”u (!) uçağın eskiliğine veya uzaktan kumandalı sabotaja yüklemek gibi bir zavallılığa, bir eblehliğe, bir sorumsuzluğa kalkıştığı takdirde, onu tefe koyup çalarlar.

***

AMA işte biz o tefe koyup çalamıyoruz. Hezeyan tacirlerine yallah çekemiyoruz.

Aksine, rasyonel düşünceden ve nesnel bilgiden yoksun olduğu; artı, her olumsuzluğu “öteki”ne yükleyen komplo teorilerinden medet umduğu için böylesine haltlar yumurtlayan ve inanan bir ezici çoğunluğun yaygarası karşısında siniyor ve F-4’ü uçuştan men ediyoruz.

Dolayısıyla dediğim gibi, bizi psikiyatr koltuğu, yetmezse de tımarhane ranzası paklar.

hadiuluengin@taraf.com.tr