Sol ve milli mesele

  • 15.10.2014 00:00

 BÜTÜN ülkelerin işçileri, birleşiniz!

Malûm, Marx ve Engels imzalı “Komünist Manifesto” bu çok ünlü sloganla biter.

Lâkin birleşemediler!

En başta şu sıra 100. yıldönümünü idrak ettiğimiz 1. Savaş olmak üzere, kapitalist devletler karşı karşıya geldiğinde onların işçi sınıfı da her defasında kendi bayrağını tercih etti.

Hiçbiri hasım tarafın proleterleriyle kucaklaşmak gibi bir irade beyanında bulunmadı.

Yahut bunu yapanlar devede kulak kaldılar ve marjinal çerçeveyi aşamadılar.

***

DAHA sonra, klasik emperyalizm çağının bitişine paralel olarak Lin Biao sözkonusu şiara bir de “ezilen ulus ve halklar” ifadesini ekledi.

Ama yine değişen bir şey olmadı. Onlar da kendi milli dürtüleriyle hareket ettiler.

Yani “Manifesto”nun yayımlandığı 1848 tarihinden bugün dek slogan hiçbir zaman ve hiçbir yerde hayata geçmedi ki, içi boş bir temenni olarak kaldı.

***

ASLINA bakarsanız bunun böyle olacağını daha baştan sezinlemiş bir “sol” da vardı!

Kökeni Merkezî Avrupa’ya uzandığı için hem “Ostro-Marksizm” adı verilen akımın, hem de Avusturya Sosyal Demokrat Partisi’nin ideologlarından olan Otto Bauer ve Karl Renneryukarıdaki şiarın hayalciliğine uzak durdular.

19. - 20. asır virajından itibaren, çalışan sınıfların milli güdü itibariyle diğerlerinden farklı olmadığını ve son tahlilde kendi aidiyetlerinden yana tercih yapacaklarını öngördüler.

Ortodoks Marksistlerin aforozuna rağmen de proleter enternasyonalizmiyle ulusal dürtüler arasındaki bu bariz çelişkiyi dobra dobra saptadıktan sonra ikisini nispeten birbirlerine yaklaştırabilecek diğer formüller üzerinde çalıştılar.

Ve tabii Bauer ve Renner’in gerçekçiliği onların çokuluslu bir Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun mensubu olmasından kaynaklandı.

Durumu kitabi şiarlar ekseninde değil de sözkonusu sosyal coğrafyanın somut verileri temelinde keşfettikleri için buna uyabilecek siyaset arayışları geliştirmek ihtiyacını hissetiler.

***

GARİP gelecek ama Lenin de bir ölçüde onlardan etkilendi. Yani teoride reddetmese bile aslında “Manifesto”nun klasik sloganıyla kendi görüşleri arasına kısmi mesafe koydu.

Burada hakkını teslim etmek zorundayız... Kafasının arkasındaki gerçek plan ve tavşana kaç ve tazıya tut taktiği ne olursa olsun, ezen millet- ezilen millet ayırımını bilhassa vurgulaması; artı, Rosa Luxemburg ve Jozef Stalin’le de çatışmak pahasına ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını en azından görünürde sahiplenmesi, Vladimir İliç’in onurudur!

Nitekim iktidarı ele geçirdikten sonra da Ukrayna, Kafkas ve Finlandiya meselelerinde hem oStalin’den, hem diğer bazı Bolşeviklerden çok daha “liberal” (!) bir tutum aldı.

Ölüm döşeğinde bile son âna kadar bu doğrultuda talimatlar dikte ettirtti.

O hâlde başka bir ifadeyle söyleyeyim:

***

TABİİ yaşasaydı Ulyanof’un da aynı yöne meyletmeyeceğine dair garanti veremeyiz.

Ama yine de gerek SSCB’nin daha sonra Büyük Rus şovenizmiyle özdeşleşmesini; gerekse diğer ezen millet ülke komünistlerinin “proleter enternasyonalizmi” (!) adı altında ve pederşahi ve ağabeyci bir tutumla ezilen milletlere karşı sözümona “birleştirici” (!) bir asimilasyon politikası dayatmalarını Lenin’den ziyade Stalin’e atfetmemiz gerekiyor.

Ve tek tük istisnalar hariç Türk solunun Kürt meselesinde yine şoven, yine pederşahi, yine ağabeyci davranması; artı, gayrı meşru bir zinayla kendi rahminden ulusalcılığı fırlatması aynı ezen millet kibrinden kaynaklanıyor ki, bu en daniska Stalinizm’i cuma günü işleyeceğim.

hadiuluengin@taraf.com.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums