Radyo günleri

  • 23.11.2013 00:00

 CUMARTESİ yazısıdır diye Woody Allen’dan alıntıladığım başlığa aldanmayın.

Harikulâde filmden yola çıkarak ben de nostaljiya peşince koşacak değilim.

Daha doğrusu, belki yine biraz koşacağım ama o radyonun frekansı farklı olacak.

***

İSTANBUL’un daha gece saat on birde mikrofon kapattığı zamanlar babam ibreyi ya Prag ya da Budapeşte istasyonlarına ayarlardı. Smetana veya Bartok falan dinlerdik.

Refleksin harp yıllarına uzandığını sanıyorum. Normandiya’yı BBC’den öğrenmiş...

Gerçi yukarıdakiler uzun dalgadan yayınlanırdı ama zahir ben de oradan alıştım.

Kısa dalgaya merak sardım ve ne yapıp yapıp alengirli bir aparat edindim.

Her sene de dünya istasyonlarının ayrıntısını veren cildin yeni baskısını bekliyorum.

***

MALÛM, atmosferik şartlardan, mevsim farklarından, ışık açılarından etkilense bile kısa dalga frekanslar diğerleriyle kıyaslanmayacak ölçüde uzağa ulaşır.

Dolayısıyla da devlet propagandaları için hep aynı tür Hertz dalgaları seçilir.

En kıtıpiyos ülkeler dahi avuç dolusu para akıtarak yabancı dillerde yayın yaparlar.

Tabii siz bunu di’li geçmişle okuyun, çünkü artık haniyse tamamen mazi oldular.

***

ZATEN kısa dalga merakımda yukarıdaki propaganda unsuru da belirleyicidir.

Daha bacak kadarken Küba’dan getirttiğim Tricontinental ve Çin’den yollattığım Pekin Information dergilerinde Havana ve Pekin radyolarının saat ve frekansları yazardı.

Uzak adayı hiç yakalayamadım. Ama “Kültür Devrimi” (!) başkentini çok dinledim.

Üstelik zaten verici gücü hepsini bastıran ve “a”yı uzatarak, “o”yu da yutarak “burâsı Moskva” anonsuyla başlayan Rus istasyon daha aparatı açtığınız an hoparlörü tutsak alırdı.

Bunlara kendini dünyanın merkezi diye takdim eden Enver Hoca Arnavutluk’unun Tiran’ını da ekleyin ki, cinnet bu ya, ‘more pırasa’ radyosunu da can kulağıyla dinlemekteyim.

Tabii işin içine romantizm de giriyor...

***

ÖYLE, zira 2. Savaş Londra’sında bin bir milletten direnişçiye şifre tekrarlayan BBC mikrofonları; her sabah Moskova’nın Lux Oteli’nde kahvaltı ettikten sonra stüdyolara dağılan komünist mülteciler; Çin’de Türkçe servisi kurmak için Transibirya ekspresine binen Aram Pehlivanyan’lar falan, kısa dalgayı tabii ki “devrimci romantika”yla da özdeşleştiriyorum.

Karşı cephede de aynı şeyin gerçekleştiğini, yani 1956’da Macaristan’dan veya 1968’de Çekoslovakya’dan kaçan diğer mültecilerin Münih’teki Hür Avrupa Radyosu’ndan yayın yaptığını biliyorum ama kalbim ferah... Bu “faşistler” (!) ancak cürmü kadar yer yakarlar.

Çünkü sözkonusu istasyon daha “yalanlarını kusmadan” (!) Doğu Bloku vericileri aynı frekanslarda öyle yoğun bir parazite başlayacaklardır ki, işitebilene aşk olsun!

Ama Vehbi’nin kerrakesi 1989’da Duvar yıkıldıktan sonra ortaya çıktı.

Bütün araştırmalar, benim gibi ahmaklar ve amatör radyocular hariç komünist propaganda istasyonlarına Batı’da hiç rağbet edilmediğini; buna karşılık tüm engellemelere rağmen Doğu ahalisinin o Batı vericilerini can kulağıyla dinlediğini ortaya koydu.

***

AHMAKLIK mahmaklık, hâlâ arıyorum. Saatini dört gözle bekleyip cızırtılar arasında Varşova’nınŞopen’li veya Pyongyang’ın anırtılı anonsunu işitebilmek öyle cazibeliydi ki!

Oysa ilkin FM, sonra internet, daha sonra da akıllı telefon çıktı ve mertlik bozuldu.

Şimdi ya o internette klavyeye ya da o akıllı telefonda tuşa bir dokuyorsunuz, ne parazit, ne fading, ne anten derdi, ta Papunezya’yı bile yine aynı FM netliğinde dinliyorsunuz.

Dolayısıyla da cumartesi hafifliğidir diye kısa dalga radyo günlerini yazıyorsunuz.


hadiuluengin@taraf.com.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums