TKKP’ye, yani nâm-ı diğer Türkiye Kalpazan Komünist Partisi’ne mensup bir hatun yoldaş dâhil olduğu uluslararası heyetle birlikte Beşar Esad’ı ziyarete gitmiş.

Hediye olarak da üzerinde “Boyun Eğme” yazan bir tişört armağan etmiş.

Aman güle güle giysin ve sırtında paralansın!

***      

EVEET, işte böyle Şam canisi... Sen sakın boyun eğme! Sakın katliamı durdurma!

Bak arkanda bizim sahte “sol”dan (!) da destek var.

Ne yap yap, babadan miras tahtında oturabilmek için halkını öldürmeye devam et!

Haram hanedanını kendi çocuklarına da devredebilmek için ülkeni enkaza dönüştür.

Nasılsa artık üzerinde “Boyun Eğme” yazılı made in Turkey tişörtün de var...

Kurşungeçirmez muska niyetine giyinir ve hiçbir ahlaki, vicdani ve insani değere boyun eğmeden kıyımı ilelebet sürdürürsün ki, aynı şeyi Türkiye’de asla beceremeyecek olan bizimkilerin yüreği bu sayede az biraz ferahlar.

***

ÖTE yandan, ne tesadüf, Türkiye Kalpazan Komünist Partisi’ne mensup hanım yoldaşın Şam tavafına eşlik ettiği kurum da pek tanıdık bir sima çıktı.

Meğer Uluslararası Demokratik Kadın Federasyonu değil miymiş?

Tabii “demokratikliğine” (!) kitakse de, sittin senedir bilirim.

***

Fİ tarihinde Stalin’in ve Kominform’un talimatıyla Moskova tarafından kurulmuştu.

“İlerici Batı kamuoyunu toparlamak”; yani kuşdilini Türkçeye tercüme edersem pembemtırak saftirikleri tavlamak amacıyla kızağa konulmuş sayısız örgütten bir tanesiydi.

Kızılların ali kıran baş kesen dolandığı vakitlerde de adı çok duyulurdu.

Hatta yanılmıyorsam, sürgün yoldaşlarını ispiyonlayarak onları Sibirya ölümüne gönderten İspanyol cadı Dolores İbárruri ve Fransız Komünist Partisi’nin geri plandaki polisi Jeannette Vermeersch-Thorez falan da ya başkanlık, ya onur başkanlığı yapmıştı.

Ve işte bu “demokratik” kadınlar tencere tava korosunu Kremlin bagetiyle yönetirdi.

Meselâ Rus casusluğu tescilli Rosenberg çifti ABD’de idama mı mahkûm oldu, hatunlar ânında “emperyalizm masumları katlediliyor” diye yeri göğü inletmeye başlardı.

Yahut SSCB’nin Doğu Avrupa’ya çoktan yerleştirdiği orta menzilli nükleer füzelere karşı NATO da aynılarıyla tedbir almak mı istiyor, aniden “barış meleği” (!) kesilen amazonlar feryad-ı figan “çocuklarımızı ölüme gönderiyorlar” vaveylası kopartırdı.

Bilmeyenlere hatırlatayım, Bolşevik lügatte böylesine örgütlere “denizaltı” deniyor.

***

AMA doğrusu bu “demokratik” (!) kadınların hâlâ var olduğundan haberdar değildim.

Lânet Duvar yıkılıp, tarihin en büyük yalanı komünizm çöküp ve Sovyetler Birliği de Hakk’ın rahmetine kavuşunca müşteri bittiği için hanımların da emekli olduğunu sanıyordum.

Yanılmışım. Mostralık kalanları eski âdetleri veçhile yine Beşar Esad tavafına gidip en hayâsız ve en vicdansız katillere bile “Boyun Eğme” yazılı tişört hediye ediyorlarmış.

Eh, etsinler bakalım!

Dün olduğu gibi bugün de düşmanımın düşmanı dostumdur ahlâksızlığıyla bilumum canilerin, despotların, tiranların sırtını sıvazlamayı sürdürsünler

Yani solu sol yapan asgari etik değerlerin ırzına geçmeyi kendilerine vazife bilsinler.

Oysa 20. yüzyıl tarihi şahittir ki bu sahte sola, bu kalpazan komünizme, bu riyakâr dayanışmaya inanmayan, dolayısıyla da onlara boyun eğmeyen taraf bizzat insanlık oldu.

Ve bizim kalpazanlar, değil şiar yazılı tişört, isterseniz kızıl işlemeli zırh hediye edin!

O 20. yüzyıl gibi 21. asır da siz Esad’lara asla boyun eğmeyecek ki, yallah Şam’a!

hadiuluengin@taraf.com.tr