- 21.09.2013 00:00
TAMAM, tabii ki notalar var ama yine de tınılar harfe dönüşmüyor.
Dolayısıyla bu havai ve fuzuli cumartesi yazısını anlatabilmem için sizin de zahmete katlanıp internetten İevan Polka şarkısını dinlemeniz gerekecek. Hemen sadede geçiyorum.
***
ADI üzerinde, Batı dillerinde bayağı mecazî ve hakir bir “Polak”tan “polka”, ben bu ikinci kelimeyle daima Leh kökenli bir dans ve musiki tarzının kastedildiğini düşünürdüm.
19. asır nihayetlerinden itibaren pek revaçta olduğunu daha fi tarihinde öğrenmiştim.
Hani şu Belle Epoque denen ve Birinci Harp öncesini belirleyen vur patlasın, çal oynasın bir tasasızlık dönemi vardır ya, işte o zamanlara damga vurmuştur.
Unutmayalım, genç Mustafa Kemal de Selânikli Halil Efendi’den ders almıştır.
***
FAKAT bendeniz klasiğe temayüllüyüm.
Dolayısıyla hafifmeşrep türlerinden ziyade hep nispeten ağırbaşlılarını tercih ettim.
Meselâ bir Rahmaninof’un İtalyan Polka’sını veya bir Şostakoviç’in Caz Süit Polka’sını büyük hazla dinlerim. Hele hele birincisini Arcadi Volodos icra ediyorsa, değme gitsin!
Oysa polkanın Polonya’ya değil de Çek Bohemya’sına uzandığını çok sonra farkettim
Eh, bir taş atımlık mesafedeki bu coğrafi kusuru kadı kızında bile affetmek gerekir...
Ve yine neden sonradır ki, yani ancak üç beş sene oluyor, tamamen tesadüf eseri yukarıdaki internet bağlantısı üzerinden İevan Polka şarkısına rastladım. Rastlayış o rastlayış!
***
BU İeva Fincede diğer Avrupa lisanlarındaki Eva ismine tekabül ediyormuş.
Otuzlu yıllarda da Helsinkili bir kompozitör güftesi komik ve melodisi olağanüstü uyumlu bir beste yaparak şarkıya Eva’nın Polkası adını vermiş. Gerisini bilmiyorum.
Benim bildiğim üç kız, bir erkekten oluşan Loituma diye bir dörtlünün 1995’ten itibaren parçayı tekrar a capella sesle yorumladığıdır ki, folklordan pek haz etmememe rağmen ilk keşfettiğim andan itibaren büyüsüne kapıldım. Hastalık derecesinde tutkunu oldum.
CD’yi de getirttim, zırt pırt dinliyorum. Kabak tadı verdim diye de evde azar yiyorum
Artı, bazı uykusuzluk gecelerinde kulaklığı takıp sabahı kâh Arif Yıldız’dan Çevşen-i Kebir’i, kâh daİevan Polka’nın çeşitli varyantlarını dinleyerek bekliyorum
Çok farklı boyutlarda olmasına rağmen ikisi de sükûnet ve huzur veriyor.
***
EVET, çeşitli varyantları da var ve zaten de sonradan öğrendiğime göre müziğin sanal âleme düşmesindeki esas sebep yukarıdaki Loituma kuatorunun o harikulâde icrası değilmiş.
Bana hiç mi hiç söylemeyen tekno-manga bir internet zırıltısıymış.
Oysa kendi hesabıma ikinci olarak, Viyana Çocuk Korosu’nun piyano eşliğindeki yorumuna düşkünüm. İlkindeki gibi hafiften cazi tınılar yok ama ses mucizesi yükseliyor.
Üstelik ta 1952 senesine uzanan ve neyin nesi, kimin fesi olduğunu bir türlü öğrenemediğimLumberjack Band adlı bir gurubun da icrasını keşfettim.
Muhtemelen bir komedi filminden alınmış siyah-beyaz sekans bayağı hoşuma gidiyor.
Bir de, yine muhtemelen Türk olduğunu sandığım Ceyda Feat rumuzlu bir hanım kız bilgisayar kamerası karşısına geçmiş “fun” olsun diye İevan Polka’yı söylemeye çalışıyor ki, hem kendisi gülmekten katılıyor, hem de bakanı güldürüyor.
Şimdi tekrar en başa döneyim...
***
NE söylesem boş, bu havai ve fuzuli cumartesi yazısında dillerini döktüğüm Eva’nın Polkası’na sizi ikna edebilmem için YouTube’a girip değişik varyantlarını dinlemeniz gerekir
Haydi bir, ki, üç, “Nuapurista kuulu se polokan tahti/ Jalakani pohjii kutkutti...”
hadiuluengin@taraf.com.tr
Yorum Yap