SON “ulusalcı” cazgırlığın farkında mısınız?

Neo-Nazi Maocuların “Karanlık” varakparesinden Ergenekoncu provokatörlerin “Odacıbaşı”portalına uzanan o bet ve o cırtlak sesli koro yine feryâd ü figan etmeye başladı.

Bu arada da şoven ve milliyetçi hamasetin en sunturlusunu gıdıklıyorlar.

Neymiş?

Hollanda’da yaşayan bir Türk öğrenci anadil kullandığı için okuldan tart edilmişmiş...

***      

VAH vah! Fakat tabii maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek!

Zira aynı cazgırlar Amsterdam’da eğitim veren lisenin Fethullah Gülen Hocaefendi camiasına mensup gönüllüler tarafından yönetildiğini iddia ediyorlar. Mümkündür.

Eh, fırsat bu fırsat ya, “ulusalcı” medya da “Türk çocuklarına öz be öz lisanı dahi yasaklıyorlar” demeye getirerek sözkonusu camiaya belden aşağı vurmaya kalkışıyor.

Yemezler ve başka kapıya!

***

ÖYLE, çünkü bu satırlar yazarı da diğer pek çok Türk öğrenci gibi aynı tür bir rahle-i tedristen geçti.        Üstelik öyle sisler Hollanda’sının kanallar Amsterdam’ında falan da değil!

Bizzat Şehr-i İstanbul’un Bahariye semtinde geçti.

Ne zaman ki 1962 eylülünde ve Fransızcanın “F”sini dahi bilmeden Saint Joseph Lisesi hazırlık sınıfına başladım, daha 1963 yılının 2 ocak tarihinden itibaren sınıfta, etütte, teneffüste arkadaşlarımla bile o Fransızcayı kafa göz yararak konuşmak zorunda kaldım.

Kim ki tek bir Türkçe kelime kullandı, cezai “sinyal” öğrencinin eline tutuşturulurdu.

Üç defa cebimizde kaldı mıydı da cumartesi öğleden sonraları herkes şen şakrak evine dönerken sizi akşama kadar bin haneli bölme işlemi yapmaya davet ve mahkûm ederlerdi.

***

İYİ ki etmişler! “Aziz Biraderler”e ancak şükran borçluyum.

Eğer ben ve akranlarım bugün Voltaire lisanına hakkıyla vâkıfsak; eğer Ortaçağ Villon’unu dahi orijinalden sökebiliyorsak; eğer bir Fransız’la argolu tartışmaya girebiliyorsak bunu çok büyük ölçüde en küçük yaştan itibaren okulda uygulanan o yasağa medyunuz!

Zaten de tek bir ebeveyn Lise yönetimine, “ne yani, evlâdımın Türkçe konuşmak hakkı da mı yok? Niye cezalandırıyorsunuz?” diye yakınmadı.

Tek bir gazete “Türk’ün vatanında Türk’ün lisanı men ediliyor” diye manşet atmadı.

Çünkü aynı ebeveyn de, aynı gazete de biliyordu ki bir dile nüfuz edebilmek ancak gündelik pratikle mümkündür ve bunun yöntemi de onu mecburi kılmaktan geçmektedir

***

İMDİİ, bizzat Türkiye’de dahi hâl böyleyken sen kalk, zaten Felemenkçenin zorunlu eğitim dili olduğu bir Hollanda’da Türkçe konuşmayı “hak” (!) diye sahiplen!

Yasaklanmasını da “ana lisana tecavüz” (!) mugalâtası altında pazarlamaya yelten!

Demek “ulusalcı” demagoglara kalsa orada büyüyen çocuklar okulda bile Türkçe konuşmak serbestîsine sahip olacakları için, eh şöyle böyle bir “Tarzancayla” yetinecekler.

Toplumsal skalada ancak ikinci, üçüncü sınıf yurttaşlar olarak yer edinebilecekler.

Yani Vondel dilini özümseyemeyecekleri için Hollanda kültür parametrelerine de vâkıf olamayacaklar ki, dolayısıyla ilelebet “ebedi muhacir” kimliğiyle iktifa edecekler.

***

TEKRAR, yemezler! Okuldan tardı bilmem ama dil bağlamındaki disiplinde tavizsiz davrandığı için Amsterdam’daki liseyi değil kınamak, tam tersine tebrik etmek gerekiyor.

Hele hele, öne sürüldüğü gibi kurum eğer gerçekten de Gülen camiası tarafından yönetiliyorsa,“Türk’e Türk propagandası”na cevaz vermediği için iki defa tebrik gerekiyor.

“Ulusalcılar”, geçti “vasat tebaa” pazarı, sür eşeğini seçkin ve evrensel yurttaşa!

hadiuluengin@taraf.com.tr