Emmanuelle

  • 20.10.2012 00:00

 SYLVIA Kristel, nam-ı diğer “Emmanuelle” öldü. Üzüldüm. Gerçekten üzüldüm.

Hollandalı artisti meşhur filmdeki rolünden dolayı değil de insan olarak severdim.

Kabul, hoş sayılabilirdi. Fakat sırtına yapışan “seks sembol” imajıyla hiç ilgisi yoktu.

Zaten haniyse kırk sene önce ekranda seyrettiğimde öyle aman aman etkilenmemiştim.

Erotika sinemasında bir “ilk” olduğu için belki biraz heyecanlandım ama işte o kadar!

Oysa meselâ, yine aynı tarihlere tekabül eden Gece Bekçisindeki bir Charlotte Rempling beniKristel’le asla kıyaslanmayacak ölçüde fethetmişti.

***

BİR kere şunu açık açık söylemekte beis yok: Alt ve üst vücut engebelerinden yoksun bulduğum için“Emmanuelle” fantazmalar dünyamda yer almadı.

Madem Felemenk asıllıydı o hâlde şöyle bir metafor yapayım: Bu satırlar yazarı daha ziyade aynı kavmin dâhisi Rubens’in tablolarındaki “dişilik” belirtilerine temayüllüdür.

Bunlardan mahrum olduğu için de Utrecht sakini genç kız rüyalarıma girmedi.

Eh, böyle bir fırsatı kaçırdığı için rahmetli şansına mı küssün, yoksa zevk fukarası olduğum için ben mi avanaklığıma doymayayım, artık orasını bilemeyeceğim.

***

ÖTE yandan egzotik cinselliklere de meyletmem. Yok melez kadınların şuhluğuymuş, yok Asyalı kadınların yumuşaklığıymış falan, Allah sahibine bağışlasın!

Yukarısı İskandinavya, aşağısı Akdeniz, bildik coğrafyanın dişileri neye yetmez ki?

Belki burada Sylvia Kristel’in safkan arî ırktan olduğunu hatırlatıp “buldun da bunuyorsun ve kadı kızında hangi kusuru keşfediyorsun” diye soracaksınız.

Hemen cevap vereyim: Atmosfer!

Hatırladığım kadarıyla Emmanuelle filmi ya Tayland’ı, ya da o taraflardaki başka bir mekânı fon olarak kullanmıştı. İstemem. Güneşi de, masajı da, erotikası da kusur kalsın!

Amsterdam kanalındaki bir salapuryada çekilecek sahneyi bin defa tercih ederdim.

Artı, böylelikle de Kristel yaşadığı iklimin sisler cazibesini ekrana yansıtmış olurdu.

***

YİNE de yansıttı. Ama hayatta yansıttı. Lânetli bir “seks sembol” efsanesinde değil!

Sözkonusu efsaneyi yıktığı, daha doğrusu yıkmaya çalıştığı ölçüde gerçek kişiliği ortaya çıktı ki, zaten bundan dolayı nihayetinde benim gönlümde de taht kurdu.

Esrarmış, kokainmiş, alkolmüş, hepsi mümkündür... Lâkin henüz körpecikken şöhretin zirvesine ulaşmış bir taşralı geç kız eğer aslında tamamen reddettiği fakat sırtına bir kene gibi yapışan o“sembol” kimlikten kurtulamıyorsa, böylesine zaafları fazla yadırgamamak gerekir.

Nitekim bir mülâkatta dinlemiştim: “Çok halsizim. Sylvia’ya rağmen ‘Emmanuelle’ kalmanın ağırlığını omuzlarımda taşıyamıyorum. ‘Ben’ o değilim” ifadesini kullanmıştı.

Ve sanıyorum, sonradan ayrılsalar bile Hugo Claus gibi bir devle evlenmiş ve bu anarşist Belçikalıdan çocuk yapmış olması ağırlığı nispeten hafifletmekte ciddi rol oynadı.

O Claus ki on parmağında on marifet, bir yandan “Kobra” ekolü sürrealist resmin öncülerindendi, diğer yandan da Felemenkçe edebiyatın 20. yüzyıl dâhisiydi.

Sırf şöhret ve endam sahibidir diye de “sus ve güzel ol” türü kadınlarla yetinmezdi.

Yani sanatçının aktristi ve aktristin havai bir zırtapoz yerine beynî bir adamı seçmiş olması dahiKristel’in “Emmanuelle”nin çok ötesinde bir derinlik taşıdığına delil sunuyordu.

***

HAYAT, özellikle de “star sistem”in ürettiği hayaller ve fantazmalar âlemi böyledir.

Olmadığınız bir şey olarak yaşarsınız ve Kristel’de “Emmanuelle” olarak ölürsünüz.

İnandığı veya inanmadığı İsa Mesih’in mağfireti “Emmanuelle”nin değil ama Sylvia Kristel’in üzerinde olsun!


hadiuluengin@taraf.com.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums