Nobel hakkı

  • 17.10.2012 00:00

 NOBEL barış ödülünün Avrupa Birliği’ne verilmesi tabii ki tesadüf oluşturmuyor.

Aşikâr, mükâfatlandırmayı yapan Norveçli jüri ince eleyip sık dokumuş.

Ve esas itibariyle de “stratejik” diye nitelendirilebilecek bir karar almış.

Bana sorarsanız da çok, çok iyi yapmış. Gerçi şunu da vurgulamak gerekiyor:

***

OSLO’dan ulaşan bazı şayialara göre AB’nin seçilmiş olması İskandinav ülkesindeki “avrofoblar”a, yani Avrupa karşıtlarına yönelik bir işaret, hatta bir meydan okumaymış.

Zira malûm, daha düne kadar uskumru volisine ağ ve kayın ağacına balta atan Norveç ahalisi denizden sebil niyetine fışkıran petrol sayesinde aniden Karun servetine kavuştu.

Vikingler artık bir elleri yağda, bir elleri balda ve bir burunları havada dolanıyorlar.

Zengin bencilliğiyle de Birlik üyeliği istemiyorlar. Her iki referandumda “hayır” çıktı.

Dolayısıyla, dedikodu odur ki jüri Brüksel kurumunu ilk plana geçirmekle bizzat kendi halkına “artık nazlanmayın ve üçüncü defasında he deyin” mesajını iletmek istedi.

Neyse, günahı rivayeti yayanın boynuna ama AB ödüle zaten çoktan hak kazanmıştı.

***

EVET, kazanmıştı ve hâlen yaşamakta olduğu derin kriz de bu gerçeği değiştirmiyor.

İsterse avro parası çöksün... Hatta bizzat bütün organizması kaosa sürüklensin...

Tabii ki büyük olumsuzluk yaratır ama hem tarihî, hem evrensel bir misyon yerine getirmiş olduğu için Topluluk Nobel mükâfatına sahip olmak hak ve salahiyetini korur!

***

TARİHÎ, çünkü insanlığın o tarihinde hiçbir yapı ve hiçbir mekanizma önce Demir-Kömür Camiası, sonra Ortak Pazar, nihayetinde de bugünkü AB türü bir eksende evrilmedi.

Ekonomikten politiğe ulaşmak projesi asla bu ölçüde bir başarıyla taçlanmadı.

Üstelik unutmayalım, sözkonusu beceri Yaşlı Kıta gibi her daim kavmî, dinî ve millî arbedelere sahne olmuş bir sosyal coğrafyada gerçekleştirildi.

Ötesi, ulus-devleti üretmiş aynı sosyal coğrafyanın onu aşmayı amaçlayan “ulus-ötesi devlet”hedefine yöneldiği düşünülürse, 2. Savaş bitiminde harcı koyan “kurucu babalar”ın ne denli uzak görüşlü ve ne denli ütopya iradeli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Ve bunun bir eşi ve benzeri yoktur ki değil altın, maden-i platinden ve adet-i milyondan Nobel barış madalyası takılsa pırıltıları Avrupa gerçekliğinin yanında sonsuz sönük kalır!

***

ÖTE yandan yukarıdaki ütopya hayata uygulandığı ölçüde evrensele dönüştü.

Bununla insan hak ve özgürlükleri, sivil ve çoğulcu demokrasi, seküler ve vicdani serbesti gibi artık en temel addedilen ve referans sayılan kavramları kastediyorum.

Eğer bugün düne oranla nispeten daha az ceberutluğun hüküm sürdüğü, her hâlükârda da hiç olmazsa o ceberutluğun uluorta onaylanmadığı bir dünyada yaşıyorsak, hiç şüphesiz ki sözkonusu izafi ilerlemeyi“modern Avrupalı değerler”e borçluyuz.

Doğru, ABD de Batı’dır. Batı’dır ama Yeni Dünya ülkesi gerek dış realpolitikteki, gerek iç bünyedeki kıstaslarında Yaşlı Kıta’yla kıyaslanmayacak oranda “müsamahakâr”dır (!)

Bu açıdan belki şunu da ekleyebiliriz:

***

TOTALİTER ve otoriter ideolojiler cazibeyi ciddi ölçüde siyaseti estetikleştirdikleri için elde ettiler.1 Mayıs’ın kızıl bayraklarına veya faşist mimarinin mabetlerine bir bakın!

Oysa biçimde çok sönük kalan ve Brüksel’deki soğuk “avrokrat”lardan başka bir şey sunamayan AB’nin cazibesi bunun tam tersine, o siyaseti ahlakileştirmekten kaynaklanıyor.

Yani Avrupa Birliği sayesinde “etik” dediğimiz değerler manzumesi yine tarihte ilk defa böylesine öne çıkmış oluyor ki, böyle bir AB bir değil bin Nobel Barış Ödülü’ne lâyıktır!


hadiuluengin@taraf.com.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums