ERGENEKON VE HUKUK

  • 25.04.2016 00:00

 Ergenekon'dan ilk bahseden Erol Mütercimler; içinde subaylar, emniyetçiler, profesörler, gazeteci ve işadamlarından oluşan çeşitli birimlerin bu yapıyı oluşturduğunu iddia etmiştir. Mütercimler'in, bir Dev-Sol militanının 1991'de öldürdüğü emekli bir tümgeneralden bunları duyduğunu söylediği program, 1997'de yayınlanan Can Dündar'ın programıydı.

Ancak ne hikmetse 2001 yılına kadar bu konuda kimseden ses çıkmadı. Zaten programdan elli iki gün sonra 28 Şubat post modern darbesi yapılmıştı. Daha sonra 2001 yılında bir oto kaçakçılığı operasyonunda, her taşın altından çıkan Tuncer Güney'in de sorgulanmasıyla iş yerinde Ergenekon ile ilgili altı çuval arşiv bulunur. Bu konuda, Fehmi Koru da köşesinde, “Ergenekon: Analiz Yeniden Yapılanma, Yönetim ve Geliştirme Projesi başlıklı” bir belgeden söz eder. Koru; 29 Ekim 1999 tarihli olan ve "Bu çalışmanın amacı; Atatürk ilkeleri doğrultusunda biçimlendirilmiş, Kemalizm'in tek gerçek ve içtenlikli koruyucusu Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon'un reorganizasyonuna katkıda bulunabilmektedir" ifadesi yer alan belgelerde, Ergenekon'un yeniden kurulmasından bahsedildiğini de yazar.

İşin ilginç yanı MİT, kendisinin polis olduğunu söyleyen birinden iki sayfalık bir ihbar mektubuyla Ergenekon'dan haberdar olur! Bir takım belge ve evraklar toparlanıp, Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığına iletilir. Ancak 2007'de Nokta dergisinde Alper Görmüş, Özden Örnek Günlükleri, 2003-2004 yılları arasında AK Parti'yi devirmek için, Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz adlı darbe planlarını ve bunları Hilmi Özkök'ün önlediğini yazınca, ortalık karışır. Dergiye, askeri mahkeme kararıyla baskın yapılır ve bilgisayarlarına el konulur. Görmüş'e de dava açılır. Özden Örnek'in açtığı davalardan beraat eden Görmüş'ün, darbe iddialarının araştırılması talebi reddedilir.

MİT'e bu kez bir subay, bir mektup ve darbe günlüklerinin olduğu CD'leri gönderir. Yıl, 2007 Mayıs'ı ve direkt Başbakanlığa gönderilir tüm doküman. Haziran itibariyle de başlar, sağda solda bulunan el bombaları ve mühimmat.

Derken dava süreci başlar fakat tek tek darbecilikten kişileri yargılamak yerine, bunu bir torba gibi yapar, her şeyi bir çuvalın içine koyar ve terör örgütü diyerek, içinden çıkılmaz bir hale getirirseniz, sonuç 21 Nisan'da Yargıtay'ın verdiği gibi olur.  Terör örgütünün bir lideri olur. Bu tip derin yapılanmaların NATO konseptiyle ülkelere yerleştirildiği ve asıl patronun, kim(ler) olduğu bilinmekle birlikte yakalanamayacağından, kişilerin maşa olduğu, dolayısıyla bir örgütten ziyade bireylerin darbecilikten yargılanarak ve ağır cezalarla, teşebbüs edeceklere örnek olmak gerekir. Maksat gerçekten darbe ve darbecileri yargılamak olsaydı, yapılması gereken buydu.

Süreci baştan sona okurken insanda oluşan kanı, bir tasfiye ve yerine yeni bir birim veya derin yapının monte edilmesidir. Konuyla ilgili olarak;  halk, gazeteciler ve aydınlar kesimine gelince... Bu insanlar yıllardır, darbelerden, askeri vesayetin ülkeyi geriletmesinden, her darbe öncesi hazırlanan tezgahlardan, Maraş, Çorum, Sivas olayları, faili meçhuller, öldürülen aydınlar, gazeteciler, işadamları, devletin kirli işleri ve JİTEM gibi karanlık yapılardan bıkmıştı ve bu istismar edilerek, öyle bir rüzgar estirildi ki, kimsenin, ulusalcı cephenin sesini duyacak hali yoktu. “Onlar statükoyu savunuyor ve sözlerine inanılmaz” diye bakılıyordu.

Ciddi bir kafa karışıklığı oluşturularak, okunması zor binlerce, hatta on binlerce evrak, belge, gizli tanıklar vs derken kimsenin aklına, hukuksuzluk ya da birilerinin kendisine alan açması olacağı gelmiyordu. Örneğin 300 kişilik casusluk davası açılıyor, bakire olan bir hanım fuhuşla suçlanıyor, olmadık yerlerden CD ve belgeler çıkıyor, darbe plan tarihleri ile delil diye sunulan CD'lerin tarihleri örtüşmüyor ve daha birçok çelişkinin yanısıra, kurunun yanında yaşı da tutukluyorlardı. Bizler de alkışlıyorduk detaylara bakmaksızın. İntihar edenler, içeride kanser olanlar ve birçok masum insan da bu süreçte kurban edildi. Oysa, topluma istediği verilmiş gibi gösterilerek kendilerine alan açmış yeni bir yapılanmanın tuzağına düşmüştük.

Bütün darbeler de, planları da ve Ergenekon da bir gerçekti. Derin yapıların olmadığını söylemek için kör olmak lazım. Lakin, hem yargılama biçimi, hem de bu örgütü bir terör örgütü sınıfına sokarak yargılama yapıldığında, hukuki karşılığı olmazsa ve hiç gerek olmadığı halde şark kurnazlığıyla saçma delillerle doldurulursa olacağı buydu. Bakalım neden dava düşmüş:

Ergenekon örgütünün ne zaman nerde kim tarafından kurulduğu nasıl üye olunduğu ispatlanamamıştır.

■ Danıştay Saldırısı Davası, Ergenekon Davası ile birleştirilmemeliydi. Osman Yıldırım, Danıştay Saldırısı'ndan ceza almalıydı.  

■ Sanıklara ve avukatlara süre sınırı konularak savunma izni verilmesi hukuksuzdur.

■ Sebepsiz yere davalar birleştirildi ve yargılama uzatıldı.

■ Devlet sırrı olduğu söylenen delili polis ve savcı inceleyemez. Avukat büro ve evlerinde usulsüz arama yapıldı.

■ Dijital verilerin imajlarının arama mahallinde alınmaması ve bir kopyasının sanığa verilmemesi hukuksuzluktur.

■ Avukat ve müvekkili arasında gizli olması gereken görüşmeler hukuksuzca dinlenmiştir.

Hukukçular çok iyi bilir ki; hukuk teknik bir şeydir ve bu tekniği iyi kullanan avukat bir katili bile beraat ettirebilir.

Darbecilerin,  doğru bir hukuki süreçte tekrar yargılanması gerekir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums