Bir disiplin suçunun hikâyesi

  • 26.06.2014 00:00

 “Ben inanıyorum ki, Balyoz Davası’nda şaibeli olan ne kadar delil, ne kadar tanıklık varsa, hepsi bir yana konsa, meşhur Plan Semineri bile güçlü bir iddianame yazmaya yeter” demiştim dünkü yazımda.


Biliyorsunuz, İstanbul’daki seminerin ne olup ne olmadığı dava boyunca da yoğun bir biçimde tartışıldı. Bu konuda bilgisine başvurulan iki kilit isim dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’dı.

Özkök o zamanlar yaptığı açıklamada bir darbe teşebbüsünün olup olmadığı sorusuna “Var da diyemem, yok da diyemem” şeklinde cevaplamış, Aytaç Yalman da“Söz konusu senaryo, emrimin yorumlanması ve durumdan vazifeler çıkarılması suretiyle yapılmıştır. Yani emrime aykırı olarak icra edilmiştir” demekle yetinmişti.

Bugün, o görüşünü yeni bir yorumla şöyle tekrarlıyor: “Evet, bu olayda emre itaatsizlik söz konusudur. Böyle olduğu için de disiplin hukukunu ilgilendirir; yani söz konusu plan semineri darbe değil disiplin suçudur.”

2012’de “Darbeyi ben önledim” demişti

Oysa aynı Yalman, Eylül 2012’de Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya’ya verdiği röportajda hiç de böyle söylemiyordu.

Olayı hatırlamayanlar için bilgilerimizi şöyle bir tazeleyelim:

O günlerde İsmail Küçükkaya NTV televizyonunda yaptığı bir konuşmada Hilmi Özkök’ten“Darbeyi önleyen komutan” olarak söz edince, Aytaç Yalman kendisini telefonla aramış, hakkını teslim etmediği için sitem etmiş ve şöyle demişti: “Darbeyi Hilmi Özkök önledi diyorsun, aç iddianameyi oku, darbeyi asıl önleyen benim” Burada da durmayıp devam etmişti: “Hilmi Paşa’nın kaç tankı tüfeği var; Türk Ordusu demek, Kara Kuvvetleri demektir.” Gerçekten de Balyoz İddianamesinde Aytaç Yalman’ın “namus kurtarmak” için kullanabileceği, hatta ileride torunlarına okuyabileceği satırlar vardı. Ama biz Yalman’ın darbe karşıtlığının derecesini de niteliğini de (Özden Örnek Günlüklerinden) gayet iyi biliyorduk.

Aralık 2003’teki bir toplantıda “Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz” diye konuşan Yalman, 3 Şubat 2004’teki bir başka toplantıda “Hemen 10 Mart’ta ihtilal yapalım” diye bastıran İbrahim Fırtına ve Şener Eruygur’a karşı çıkmış, onları frenlemişti.

Peki neden? Darbelere karşı olduğu için mi? Sadece zamanın uygun olmadığını düşünüyor ve beklenmesini tavsiye ediyordu.

“Artık ikiniz de susun!”

Biz yine Balyoz Davası’na dönelim...

Yalman’ın İsmail Küçükkaya’ya söyledikleri bir ikrar ve iddianamenin doğrulanması anlamını taşıyordu. Bizzat zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı “Darbeyi ben önledim” diye çırpınırken,“Ne darbesi, o sadece bir oyundu” diyenler fena halde zor duruma düştüler.

Öyle ya, eğer bu dava, dava sanıklarının iddia ettikleri gibi iktidarın hem muhaliflerini ezmek hem de Amerika’ya karşı direnen subayları tasfiye için giriştiği bir komplo, Balyoz planı da hayal ürünü ise, Aytaç Yalman’ın “Darbeyi Özkök değil ben önledim, demokrasi kahramanı o değil, benim” sözlerini nereye koyacaktık?

Gördüğünüz gibi, şimdi olayı basit bir disiplin suçu olarak ortaya koymaya çalışan Yalman o tarihlerde bal gibi darbe teşebbüsü olarak görüyor ve tarihe “darbeyi önleyen komutan”olarak geçmenin mücadelesini veriyordu.

Nitekim, hatırlayacaksınız, Çetin Doğan’ın eşi de “Ben önledim, sen önledin” kavgasının ucunun nereye gideceğini gayet iyi bildiğinden panik içinde “Artık ikiniz de susun” diye bağırmıştı.

Ültimatom ve Milli Mutabakat Hükümeti

Ne zaman ki iklim değişti ve dosyalara karıştırılan sahte deliller yüzünden davaların çökeceği kanısı oluştu, komutanların ağzı da değişti.

Ama ben, bu iş burada bitmez diyorum. Plan seminerinin gerçekte ne olduğu konusunda elimizde Yalman ve diğerlerinin ifadelerinden çok daha fazlası var. Ses bantları, gerçek isimlerle hazırlanmış tutuklama listeleri ortada. Ordunun yaptığı bir plan seminerinde o ülkenin başbakanının adının geçtiği nerede görülmüştür? Fiktif bir senaryoda “dinci bir ayaklanma” halinde hangi belediye başkanlarının görevden alınacağının gerçek isimleriyle yazılması olacak iş midir?

Ve o kapanış konuşması…

Çetin Doğan, seminerin kapanışında yaptığı konuşmada, Meclis’e ve hükümete ültimatom verilmesinden, derhal bir milli mutabakat hükümeti kurulup en kısa zamanda seçime gidilmesini istemekten, eğer bunlar yapılmazsa “bu işin sonunun kötü olacağından” bahsediyor. Senaryo icabı tabii…

“Oyun” bu konuşmayla son buluyor. Perdeler ağır ağır inerken salondan alkışlar yükseliyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums