Demi Moore'dan bu yana

  • 29.07.2013 00:00

 1991 yılıydı sanırım. Demi Moore, Vanity Fair dergisinin kapağında dokuz aylık karnıyla çıplak boy göstererek bir ilke imza atmıştı.


Bu bir meydan okumaydı şüphesiz... Neye meydan okuyordu Demi Moore ya da Vanity Fair?
Kadının hamileliğini bir ayıp gibi saklamasını vaaz eden geleneğe meydan okuyor ve şunu söylüyordu: Hamilelikte utanılacak bir şey yoktur. O kocaman karın özenle gizlenmesi gereken bir çirkinlik değildir; aksine onun da bir estetiği vardır. Ve tabii, daha ileri giderek, hamile kadın da çekici olabilir.

Kadınların büyüyen göbeklerini bol hamile giysileriyle "kamu"dan gizlemekten vazgeçmeleri Demi Moore'un bu pozundan epey önceye uzanıyordu aslında. Göbeğin altından iliklenen hamile pantolonları ve üstüne giyilen kısacık tişörtlerle yeni nesil hamileler şiş karınlarını çoktan özgürleştirmişlerdi. Demi Moore'un farkı daha ileri giderek, provokatif bir tutumla geleneğe açıktan savaş ilan etmesiydi.

Amacına da ulaştı. Vanity Fair'in o kapak fotoğrafı bütün dünyada keskin saflaşmalara neden oldu. Ama o ülkelerde hiç kimse bu tartışmayı bir siyasi parti üzerinden yürütmeye kalkışmak gibi bir saçmalığa düşmedi.

Bizde ne yapılıyor? Sanki AK Parti hamileler dışarı çıkmasın demiş, ortada direnecek bir şey varmış gibi protesto yürüyüşleri yapılıyor; konu yine AK Parti iktidarına karşı bir kampanya haline getirilmeye çalışılıyor.

Tabii, bu arada Ömer Tuğrul İnançer'in söylediklerinin arka planının tartışılması da güme gidiyor.
Nedir bu arka plan?

Kadın cinselliğinin gizlenmesi gereken bir ayıp olarak görülmesi... Hamilelik, kadının bir cinsel hayatı olduğunu inkâr edilmez biçimde "göze sokan" bir durum olduğu için icat edilmiştir o robadan büzgülü çirkin elbiseler... Makbul kadın, cinselliği yokmuş gibi yapan, açık vermeyen kadındır. Karnını gere gere dolaşan hamile, bu oyunu bozduğu için ayıplanır. Geleneksel toplumlarda genç gelinlerin hamile kaldıkları kayınpederlerden, kayınlardan mümkün olduğunca saklanır; ortalıkta konuşulması terbiyesizlik sayılır.

Sadece hamilelik mi?

Sadece hamilelik değil, kadın cinselliğinin aleniyet kazandığı bütün durumlar, reglin başlayışı, bekâretin bozuluşu, menopoza giriş, hepsi ama hepsi ya ayıp ya çirkin ya pis ya da günah haline getirilip kedi pisliğini saklar gibi saklaması beklenir kadından.

Genç kız her regl kanamasını bir kabahat, bir ayıp gibi yaşar; ona kirli olduğu, sanki lanetli bir varlık gibi, dokunduğu her şeyi murdarlaştırdığı öğretilir. Televizyonda ped reklamı çıkınca mutfağa kaçar. Zaten reklamcılar da ayıbın, günahın ve acının sembolü olan o "menhus" sıvıyı sızdırmayan pedlerin reklamını yaparken mavi sıvılar dökerler. Genç kız, reklamlardaki steril maviye inat, kan kırmızı akmakta ısrar eden "kadınlığını" gördükçe bedeninden nefret eder.

Doğurganlığın bitişinin de tıpkı başlayışı gibi bir sır olarak yaşanması beklenir. Dikkat edin, menopozla ilgili her türlü tartışma anonim bir tartışma olarak yürür. Hiçbir zaman örneklenmez, hiçbir zaman kişiselleştirilmez. Menopoz, kadınların sadece çok yakınlarındaki birkaç kadınla paylaşabildikleri bir "sır" olarak yaşanır.

Hele hele erkeklerle asla paylaşılamaz. Çünkü menopoz "kadınlık defterinin kapanışı"dır ve dolayısıyla kadının değersizleşmesidir. Mevcut cinsel kültür, içten içe, kadın için seksi ancak doğurma olasılığı varsa kabul edilebilir görür. Bu olanak ortadan kalktıysa, "kutsal ana"nın seks yapması ve erkeklerin de onu seks nesnesi olarak görmesi bir nevi sapıklık sayılır.

Farklı ahlakların bir arada yaşaması

Bütün bunlar hepimiz için bildik şeyler olduğuna göre, Ömer Tuğrul İnançer diye biri kalkıp "kamu alanında" fütursuzca boy gösteren şişik bir karnı ya da kanatlı pedleri "terbiyesizlik" olarak niteleyince ve bu fikrini televizyondan söyleyince niye şaşırıyoruz?

Farklı yaşam tarzlarının farklı ahlak, terbiye, ar, hayâ, namus anlayışları demek olduğunu yeni mi fark ediyoruz? Kadın cinselliğine bakışın muhafazakârlığın bam teli olduğunu; eğer farklılıklarımızla bir arada yaşayacaksak, bu konudaki farklı bakış açılarını "suç" gibi göremeyeceğimizi, olsa olsa eleştirebileceğimizi hâlâ anlamadık mı?

Ahlaki alanda tek bir doğru olmadığına göre, yapabileceğimiz tek şey, farklı ahlak normlarının olabilirliğini kabul etmek ve belki tartışa tartışa biraz daha birbirimize yaklaşmak olabilir.
Belki... Ama imkânsıza daha yakın...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums