Çoktandır bu kadar berbat bir fikir duymamıştım.

Ben Akşam gazetesinden Hakkı Kurban'ın yalancısıyım. Kurban'ın haberi doğruysa, hükümet sivil toplum kuruluşlarını devletleştirmeye karar vermiş! Meclis tatile girmeden bir yasa çıkarıp 'Sivil Toplum Konseyi' diye bir konsey kurulacakmış.

Hani bir zamanlar "Bu ülkeye Komünist Partisi lazımsa onu da biz kurarız" denmişti ya, tıpkı o misal, "Bu ülkeye sivil toplum kuruluşu lazımsa onu da biz örgütleriz"deyip, ayrıntılı mı ayrıntılı bir yasa taslağı hazırlamışlar. Konseyin görevi kamu yararını ilgilendiren konularda görüş bildirmek; devletle STK'lar arasında koordinasyon sağlamakmış. Sivil Toplum Konseyi'nin oluşumundan sonra bünyesinde, İçişleri Müsteşarı'nın başkanlığında 15 kişilik bir kurul oluşturulacakmış.

Sivil Toplum Kuruluşları Genel Müdürlüğü!

Detayları haberden okuyalım:

"Konsey'in, sivil toplum faaliyetleriyle ilgili politikaların belirlenmesi ve geliştirilmesi, kamu ile STK'lar arasındaki koordinasyonun ve işbirliğinin sağlanması, güçlendirilmesi konularında görev alması öngörüldü. Sivil toplum kuruluşlarının etkinliğinin artırılmasından hizmet kalitesinin yükseltilmesine, 'dürüstlük', 'şeffaflık' ve 'hesap verilebilirliğin' sağlanmasından eğitime kadar çeşitli konularda görev üstlenecek olan konsey, "istişari mahiyette görüş belirlemek"le görevli olacak.

'Sivil Konsey'de hem "kamu" hem "sivil toplum kuruluşları"ndan temsilciler görev alacak. Sekreteryasını İçişleri Bakanlığı Sivil Toplum Kuruluşları Genel Müdürlüğü yürütecek. Oluşumu, üyelerin sayısı, belirlenme usulü, görev süreleri, yetkileri ile çalışma usulleri yönetmelikle düzenlenecek.

Kuruluşunun ardından konsey bünyesinde bir de "Sivil Toplum Kurulu" oluşturulacak. Konseyin belirlediği görüş ve politikalar doğrultusunda çalışacak kurulda, Sivil Toplum Kuruluşları Genel Müdürü, bir Genel Müdür Yardımcısı, bir Daire Başkanı, bir Sivil Toplum Kuruluşları Müfettişi görev alacak. Sivil toplum konusunda bilgi ve deneyim sahibi yüksek öğrenim mezunları arasından İçişleri Bakanı tarafından belirlenecek dört kişi ile farklı sivil toplum kuruluşlarından seçilecek altı üye de kurulda bulunacak."

Kamu yararı ondan sorulacak

Şaka gibi değil mi?..
Artık sivil toplum kuruluşlarımızın lök gibi (tıpkı YÖK gibi) bir yasası, ayrıca yönetmeliği, genel müdürü, genel müdür yardımcısı, daire başkanı ve hatta müfettişi olacak. Adı da Sivil Toplum Kuruluşları Müfettişi...

STK'ların dürüstlükleri, şeffaflıkları ve verimlilikleri de bu yasaya göre oluşturulmuş bir konseyden sorulacak.

Konsey'in içinde oluşturulacak olan Sivil Toplum Kurulu'nun görevi nasıl tanımlanıyor fark ettiniz mi? "Kamu yararı statüsü talepleri konusunda görüş vermek."

Türkçesinin olağanüstü bozukluğuna rağmen maksat anlaşılıyor.

Bunun anlamı, kamu yararının nerede olduğunu tayin etmeyi kendi üzerine vazife sayan bir kurumun daha başımıza tebelleş olmasıdır.

Devlet, kamu yararını belirleme yetkisi verdiği bu kurulu maaşa bağlamayı da ihmal etmemiş. Sivil Toplum Kurulu'nun üyeleri, her toplantı için "5 bin gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayıyla çarpımı" kadar para alacakmış.

(Memurlar bu hesabı anlamıştır; tabii biz bir şey anlamadık.)

Kurulla ilgili kıyafet yönetmeliği ise henüz açıklanmadı!

Şakayı bir yana bırakalım...

Zira çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Bu konu daha çok yazı kaldırır ama şimdilik şu kadarını söyleyerek bitireyim:

Bu yasa tasarısı, devletin sivil toplum içine sızarak onu ele geçirme, kontrol altına alma ve nihai olarak devletleştirme operasyonudur, başka da bir şey değil.