Özgürlük şehitleri için

  • 8.03.2013 00:00

 Bence onlar adına bir anıt dikmeliyiz. Özgürlük şehitleri anıtı.

Üstüne adlarını yazmalıyız teker teker: Ayşe Paşalı... Gülşah Sarcan... Şefika Etik... Meral Tahta... Ceylan Soysal... Selma Civek... Mehtap Civelek... Remziye Mersinli... Arzu Odabaş ve diğerleri.
Her 8 Mart'ta gidip mor çiçekler koymalıyız ayak uçlarına. 21. yüzyılın köle isyanının öncüsü olan, isyanlarının bedelini hayatlarıyla ödeyen bu kadınları hiç unutmamak için...

En zor devrim

Türkiye çok devrimci gördü. Dünyayı, yaşadıkları ülkeyi değiştirmek için savaşan nice insan... Ama onların çoğu kendi hayatlarını değiştiremediler. Kendi devrimlerini, hayallerinde yaşattıkları o siyasi devrimin sonrasına ertelediler hep. Şiddet kurbanı kadınlar ise, dünyanın en zor devrimine giriştiler. Alt tarafı bir siyasi iktidara karşı değil, binlerce yıllık bir düzene, kültüre, iktidara başkaldırdılar. Kendi kaderini tayin hakkını kendileri için istediler. Slogansız, pankartsız, sessiz sedasız, gösterişsiz bir devrimdi bu. Her biri tek başına, sadece ve sadece kendi gücüne güvenerek, başkalarının hayatını değil, kendi hayatlarını ortaya koyarak o kahrolası ataerkil düzene karşı isyan ettiler.

O kadınlar özgürlüğü keşfeden ama henüz ondan çok uzak kadınların köleliğe karşı başlattığı isyanın öncüleridir. Onlar, tarih boyunca, kendilerine biçilen role uyum sağlayamadıkları için deliren, akıl hastanelerinde çürüyen, intihar eden, cadı diye yakılan, lanetli diye aforoz edilen hemcinslerinin yanına gittiler. Birer özgürlük şehidi olarak...

Başka türlü bir hayat mümkün

Kölelerin acısı, özgür bir hayatın varlığını fark ettikleri anda başlar. Ondan öncesi, başka türlü yaşanabileceğine dair bilginin de umudun da olmadığı, kaderciliğin güçlü anestezisi altında acısız geçirilen bir dönemdir. Ama bir gün -herkes için başka bir gün- kendi dışında bir yerlerde, başka insanların başka türlü yaşadıklarını, başka türlü düşündüklerini ve hissettiklerini fark eder.

Bu fark ediş anestezi altındaki duyguların, isteklerin, arzuların ve umutların uyanışının da başlangıcı olur. Teslimiyet biter, acılı bir mücadele dönemi başlar.

Onların isyanı da böyle başladı işte. Onlar geleneklerin, göreneklerin, feodal ahlakın cehenneme çevirdiği hayatlarından bir çıkış kapısı arayan kadınlardı. Her akşam eve dönünce bir posta dayak atan kocayla bir ömür geçirmenin kaderi olmadığını; başka bir hayat kurmanın, hayatının geri kalanını insan gibi yaşamanın mümkün olduğunu fark etmişlerdi. Kendi hayatının iplerini kendi eline almanın ölümle cezalandırılan bir suç olmadığı bir dünyanın varlığını biliyorlardı. Özgürlük ışığını görmüşlerdi bir kere. Görmüşlerse, ulaşabilirlerdi de...
Bu inançla çekip kapıyı çıktılar. Ama o ışığa varamadılar. Ona doğru koşarken sırtlarından vuruldular.

Kutup yıldızları

Ne var ki, yolda düşüp kalan her kadın bedeni geri kalan kadınlar için umut kapısıdır bir bakıma. Değişimin sinyalidir. Başka türlü de yaşanabileceği fikrinin artık kadının kanına girdiğinin işaretidir. Bu fikir bir kez kana girdi mi, özgürleşme sürecinde yeni bir aşamaya geçilmiş demektir.

Evet, kadınlar eskisinden daha çok acı çekiyor belki ama bu acının, köleliğinin farkına bile varmadan yaşayıp ölmekten daha kötü olduğunu söyleyebilir miyiz?

Hayat ölümü yenecek. Belki bir, belki iki kuşak sonra...

"Derinliklerinde kırk kandil yanan" gözleri özgürlük ateşiyle büsbütün parlaklaşmış o güzelim kadınlar arkalarından gelenler için birer kutup yıldızı olacak
.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums