Anlamak, doğru bulmak

  • 19.12.2012 00:00

 Anlamakla doğru bulmak arasındaki farkı anlamak bu kadar zor mu?


Anlamanın doğru bulmak demek olmadığı bir türlü anlaşılmadığından, çoğu zaman hak verir duruma düşme korkusuyla, anladığımız birçok şeyi ifade etmeye çekiniyoruz.

Bülent Arınç bu riski aldı. Yanlış anlaşılabileceğini ve siyasi rakiplerinin bu yanlış anlamayı sonuna kadar sömüreceğini bile bile, dağdakilerin ruh halini anlamaya çalışma cesareti gösterdi. Tabii, beklenen oldu. Ortadoğu Gazetesi dünkü manşetinde "Böyle bakan varken düşmana ne hacet" diyerek Arınç'ı hedefe oturttu.

Oysa Arınç şimdiye kadar dağa çıkanların yaptıklarının yanlış olduğunu bin kere söylemiş bir siyasetçi. İnsanları anlama çabası, onların yanılgılarını anlamayı da içerir ve Arınç'ın yaptığı da budur. O, devletin Kürtler'e yönelik zulüm ve baskı politikasının insanları nasıl çıkmaz sokaklara sürüklediğini anlatmaya çalışıyor bize, hepsi bu...

Onları o çıkmaz sokaklardan geri döndürmenin yollarından biri de anladığımızı göstermektir. Anladığımızı ama yine de yaptıklarını doğru bulmadığımızı; seçtikleri yolun ne kendileri ne de Türkiye için çözüm olduğunu aynı anda söyleyebiliriz ve söylemeliyiz.

12 Eylül rejiminin zulmü altında ezilen, öldürülen, inkar edilen ve insanlık onuru ayaklar altına alınan Kürtler için tek yol silah mıydı? Ve bugün hâlâ Kürtler'in kalan taleplerinin gerçekleşmesinin yolu PKK'nın şiddete devam etmesi midir?

PKK'nın bu soruya verdiği cevap belli. O,"Eğer PKK olmasaydı, şu ana kadar yapılan reformların hiçbiri yapılmaz; devlet inkarcı ve asimilasyoncu politikasını asla değiştirmezdi. Bugün de, PKK silahı bıraktığı an reformlar durur ve geri gidiş başlar" diyor. Bu fikrin BDP tabanında ve hatta Türkiye'nin aydın kamuoyunda da hayli etkili olduğunu biliyoruz.

Oysa ben bunun tam tersini düşünüyorum.
Daha önce de yazdım; eğer PKK ve 30 yıllık şiddet ortamı olmasaydı; Kürt halkı demokratik reformlar açısından bugünden daha ileri bir noktada olabilirdi.

Tabii ki "geçmiş öyle değil de böyle yaşansaydı, bugün nasıl olurdu" sorusu, cevabını hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğimiz bir sorudur. Ama akıl yürütmeleriyle tahminlerde bulunabiliriz.

Öncelikle PKK şiddetinin alternatifinin Kürtler'in hiçbir şey yapmadan susup oturması olmadığının altını çizelim. Kürtler'in on yıllardır süregelen inkar politikasına karşı mücadele etmeleri elbette gerekliydi. Ama bu mücadele şiddet yoluyla olmak zorunda değildi. Eğer demokratik biçimlerde ısrar edilseydi, siyaset bir çözüm aracı olarak devreye sokulabilseydi, ben inanıyorum ki bugün hem bir bütün olarak Türkiye hem de Kürtler daha iyi bir noktada olurdu.

Bundan önceki bir yazımda şöyle bir senaryo kurmuştum:

"Düşünün ki 80'lerin ikinci yarısında, 12 Eylül döneminin karanlığından çıkış sürecinde, Güneydoğu'da da Türkiye'ye paralel olarak demokratik bir hareketlenme başlıyor. Darbe yıllarında biriken tepkiler, Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananlara duyulan öfke, silahlı direnişe doğru değil demokratik bir Kürt muhalefetinin oluşturulmasına doğru akıyor.

Yasal zeminde kalmaya son derece dikkat eden bu muhalefet yurtiçinde ve dışında bütün demokratik güçlerin desteğini alıyor, kısa sürede yasal partisini oluşturuyor. Kimse bu partiden terörle bağı var mı diye kuşkulanmıyor, kimse bu örgütün arkasında kim var diye korkmuyor. Haklı zeminde kalmaya özen gösteren ve güçlü bir kamuoyu desteğini arkasına almış böyle bir partiyi kimse Meclis'ten atmaya kalkışamıyor. Bugün itibariyle, 25-30 yıllık geçmişi olan böyle bir parti şu anda Meclis'te güçlü bir muhalif harekete dönüşmüş durumda.

Demokratik hakların kazanılması yolunda ağır ağır ama emin adımlarla ilerliyor. Özellikle Avrupa Birliği sürecinde, AB'nin de desteği ile bu ilerleme daha da hızlanıyor.

Bunca yıllık savaş yaşanmadığı için bölge daha çok yatırım çekiyor, köylerden zorunlu göç diye bir olay yaşanmadığı için Güneydoğu'da bugün tanık olduğumuz sosyal sorunlar bu ölçüde yaşanmıyor...

Eğer geçmiş öyle değil de böyle yaşansaydı, ben iddia ediyorum ki bugün Kürtler PKK sayesinde kazandıklarını düşündükleri haklardan çok daha fazlasını kazanmış olurlardı."
Peki ya şimdi?

Şiddet, 12 Eylül koşullarında bile doğru mücadele tarzı değildi Kürtler için. O zaman bile tek yol değildi. Hele bugüne geldiğimizde, demokratik hak ve özgürlüklerin geçmişle kıyaslanamayacak kadar genişlediği, Kürt sorununun siyaset zemininde çözümü için son derece uygun koşulların olduğu bugün tam anlamıyla gaflet ve
hıyanet haline geldi.

Evet, PKK'yı doğuran şartları görelim, Diyarbakır Cezaevi'nde Gültan Kışanak'a yapılanların onun ruhunda açtığı derin yaraların acısını biz de hissetmeye çalışalım ama her ne sebeple girilmiş olursa olsun bu yolun yanlış olduğunu söylemeye de devam edelim.
İki şeyi bir arada yapmak bu kadar zor mu
?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums