- 11.10.2016 00:00
Türkiye 1950 de NATO ya girerken kendisini Sovyet tehdidine karşı güvenceye aldığına inanmıştı. Sırf bunun için Kore savaşına katıldık. Kunuri’de kahramanca savaştık. Ama çok şehit verdik. İşte NATO, Amerika; ve hayranlıkla, onlar gibi olmayı özlediğimiz batının uğruna ilk kanımızı orada akıttık. O zamanlar Stalin’in toprak talebi çok gözümüzü korkutmuştu.
Fakat, dost diye sığınmaya çalıştığımız Amerika bizi ağlarıyla sarıp sarmalayan bir tarantulaydı sanki. Amerika’ya elimizi uzattığımız o andan itibaren kolumuzu geri alamaz olduk. Ben şahsen ilkokulda Amerikan süt tozu içmiş, Amerikalı bir ‘barış gönüllüsü’ öğretmenden ortaokulda ilk İngilizce derslerini almıştım.
O yılarda ‘küçük Amerika’ olma hayali sarmıştı Türkiye’yi. ‘On onbir oniki, Amerika birinci’ diye çocuk şarkılarımız oldu. Amerika ile böylesine bir ilişkiye karşı olanlar Moskova’ya yollanmak istenirdi. Amerika ise dev bir ahtapot gibi kollarıyla bizi sardı. İçimize işledi. Kontur gerillalar örgütledi. Kendi çizgisinden şaşma eğiliminde gördüğü iktidarları darbeler örgütleyerek düşürdü. Bunu yaparken de ülkemize çok zararlar vermekten çekinmedi. Stratejik ortaklık falan bir yana sırf kendi çıkarlarını gözetti. Türkiye’yi Ortadoğu’ya jandarma tayin etti.
Amerika’yı baş emperyalist olarak görenler, bu ilişkinin ülkemizin zararına olduğunu söyleyenler pek itibar görmedi; hatta itilip kakıldı, cezalandırıldı. 15 Temmuzda Amerika’nın FETÖ cüler eliyle ülkemize yönelik açık saldırısı çoğu kimsenin gözünü açtı. Bu ‘batıcılık’ merakının’ pek de matah bir şey olmadığı ayan beyan ortaya çıktı.
Şimdi ise Putin enerji konferansında Amerikancı darbeye direnen Türkiye halkını kutluyor. Rusya ile enerji anlaşmaları imzalanıyor. Yıllarca anti emperyalizm bayrağı taşıyanların ardılları ise ‘Türkiye doğuya kayıyor’ yalanına inanıyor, o bayrağı taşımaya başlıyor. Türkiye’nin uzun yıllardır batıya yakınlaşma çabalarının, batı tarafından küçümseyici bir ısrarla itilmekte olduğu gerçeğini görmezden geliyor.
Türkiye batıya mı kayıyor, doğuya mı kayıyor; yoksa batı, Türkiye’ye mi ‘kayıyor’ saçma tartışmalarını bir kenara bırakırsak Türkiye’nin her yöne eşit mesafede kendi ayakları üzerinde durma çabalarını anlayabiliriz. Türkiye’nin Rusya, Çin ve İslam ülkeleri ile olan ilişkilerini geliştirmekte olması batı ve onun özelinde ABD ile ilişkilerini koparacağı anlamını taşımaz. Ama artık o ilişkiler asla eskisi gibi, ensesine vur ağzından lokmasını al biçiminde olmayacaktır.
Yorum Yap