‘Schismogenesis’

  • 19.11.2011 00:00

 Türlü çeşitli manipülasyon, karalama, ucuz etiketlemeler ve belden aşağı vurmalarla “aradaki renklerin” kaybolmaya yüz tuttuğu, herkesin panik içinde bir kampta yer almaya çalıştığı, ya da sessiz kalmaya itildiği bir zamanda, yaşadığımız ülkenin boğucu gerilimleri ve trajedisi karşısında ne yapılabilir?

Van depremi, arkasında hayalet bir şehir ve buz gibi bir havada, çaresizce hayata tutunmaya bile değil,bir an evvel ölüme kavuşmaya çalışan insanlar bıraktığı; insanlarını koruyamayan, bu yüzdenitibarını kaybeden bir devletin ve ona karşı savaşırken, onu taklit edenlerin hikmetinden sual olunamayan otoritelerinin peşinde koştuğu bir zamanda ne konuşulabilir?

Konuşmaya, dinlemeye, anlamaya, etkileşmeye çalışmak, çatışan ve “her şeyin en doğrusunu bilenler” tarafından “ortaklaşa” bir biçimde, “sol-liberal züppelik”, “saflık”, “aldatılmışlık”, “karşı tarafın ajanlığını yapmak” ya da “ihanet” olarak adlandırılıp imkânsız hale gelmeye başladığı bir zamanda ne yapılabilir?

Mesela inatla “Kardeşlik, Adalet, Barış” için sokaklardan çığlık atılabilir. Bu çığlığa şimdiye kadar sessiz kalmış başka sesleri de ortak etmeye çalışarak, “ölüme karşı tavır almaya” çağırarak...Önümüzdeki hafta, 26 kasımda cumartesi günü Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Mazlum-Der ve Doğu Güneydoğu Dernekleri Platformu, Barış için Sanat Girişimi gibi farklı köken, eğilim ve çevrelerden barış inisiyatiflerinin yapacağı gibi... İnatla “Hâlâ çare var! Hâlâ dibe çakılmamak için şansımız var!” demek gibi... Veya “Allah’tan umut kesilmez!” ya da “Mucizevî bir şey olacak ve bu kâbus bitecek!” diyerek, umudu beslemek gibi...


Ve belki “savaşın ilgili ve yetkilileri”, “umutsuz bir vaka” gibi olsa da, “sosyolojik düşünmeye” davet edilebilirler.
 Onlara denebilir ki: “İzlediğiniz yol hiç orijinal değil; çok sıradan, çok bildik... Siz istediğiniz kadar ‘Özel, nesnel vs. koşullarımız böyle gerektiriyor’ deyin; dünyada yaşanan tonlarca acı, arkasında sizin yapmakta olduğunuzu anlatan tonlarca teori bıraktı; kendinizi doğrulayan bildirileri, gazeteleri, açıklamaları okumak yerine, birazcık sosyoloji okuyun, ders alın...”

Mesela modernizmin tahakkümünün yarattığı travmalara en duyarlı sosyologlardan biri olanZygmunt Bauman’ın Sosyolojik Düşünmek adlı kitabından en azından şu satırları okusalar...

“Amerikalı antropolog Gregory Bateson, düşman tutumların adeta düşman davranışı teşvik ederek kendi gerekçesini sağlaması şeklinde ilerleyen etki-tepki zincirine schismogenesis (bölünmeyle, ihtilafla varolma) adını takmıştır. Her eylem daha güçlü bir tepkiyi doğurduğundan, iki taraf da ister istemez derin ve kalıcı bir bölünmeye doğru sürüklenirTaraflardan birinin karşılıklı ilişkiler üzerinde başlangıçta olabilecek kontrol gücü ve etkisi artık kaybolmuştur. ‘Mevcut durumun mantığı’ üstün gelmiştir.”

Bateson’a göre, iki tür schismogenesis var. Simetrik olanında “taraflardan her biri karşıtında gördüğü güç belirtilerine tepki gösterir. Rakip ne zaman kuvvet ve kararlılık gösterse, daha etkili bir kuvvet ve kararlılık yoluna gidilir.” (...) “Bu simetri çatışan taraflarda kendini öne çıkarma duygusunu besler ve rasyonel müzakere ve anlaşma ihtimalini ortadan kaldırır. Evlilikte eşler arasında kendi kendini azdıran zıtlaşma” gibi... “Her iki taraf da uzlaşma yerine kendi tarzında ısrar ettikçe ve iki taraf da ancak kendi kuvvetli bir irade gösterilmesinin ve zayıflık göstermeme kararlılığının bu amaçlarına hizmet edebileceğini varsaydıkça, başlangıçta küçük görüş ayrılıkları taraftarların hiçbirinin kapatamayacağı derin uçurumlara dönüşür. Artık taraftarlardan hiçbiri kavganın nedenini hatırlamaz bile; tersine, iki taraf da şimdikikavgalarının şiddetinin büyüsüne kapılmıştır. Karşılıklı suçlamalar ve üstünlük gösterileri denetimden çıkar ve evlilik boşanmayla son bulur; yeni bir etkileşim zinciri daha kopmuştur.


Tamamlayıcı schismogenesis
 tamamen zıt varsayımlardan doğar ama aynı kapıya, yani ilişkinin kopmasına çıkar. Eylemlerin schismogenesis dizilişi tamamlayıcıdır. Çünkü öteki taraf karşı tarafın artan gücünün tezahürleriyle karşılaştığında direnişini zayıflatırken, bir taraf öteki tarafın zayıflık işareti göstermesiyle kararlılığını arttırır. Bu, tipik olarak tahakkümcü ve itaatkâr iki partner arasındaki her etkileşimde ortaya çıkan eğilimdir. Partnerlerden birinin kendine güveni ve inancı ötekinin ürkeklik göstermesini ve boyun eğmesini besler. Zamanla ikincinin uysallığı birincinin kendini öne çıkarması ve küstahlığı ile el ele yürür.”

Tabii, bunları entelektüel züppelik olarak görebilirsiniz (başlığı da özellikle “ecnebi” dildebıraktım zaten, fırsat arayanlar tepe tepe kullansın diye)... Tabii ki, niyetiniz, ihtiyaç duyduğunuz şey bizzat düşman ve savaş olabilir... Tamam, o zaman bunları ciddiye almayın...

Ama niyetiniz “ille de savaş” değilse, biraz da bilmeyin; bu kadar emin olmayın... Biraz soru sorun; bir kere de “acaba?” deyin...


ferhatkentel@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums