Büyük taarruz ve büyük zafer bizim ortak değerimiz değilse, ortak değerimiz yok demektir

  • 30.08.2020 00:00

 Birkaç günlüğüne İstanbul dışına çıktığım için kitaplarımdan da uzağım; o sebeple kütüphanemin raflarında bayağı geniş bir yer tutan Türk Kültürü dergileri ciltlerini elime alıp onların içindeki ‘Ağustos’ ayına ayrılan özel sayıların içeriğinden söz edemeyeceğim.

Her yıl Ağustos ayında ‘Zaferler Sayısı’ olarak çıkardı Türk Kültürü.

Ülkemizin öndegelen tarihçileri 26 Ağustos’ta büyük taarruz ile başlayıp 30 Ağustos’ta vurulan nihai darbeyle Türkiye Cumhuriyeti’nin de kuruluşunu mümkün kılan zaferler hakkında her yıl yazılacak değişik bir şeyler bulurlardı.

Bazıları yüzlerce sayfayı bulurdu ‘zafer’ sayılarının…

1960’lı ve 1970’li yıllarda en titizlikle takip ettiğim dergilerdendi Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü tarafından çıkarılan Türk Kültürü. Sonra ne olduysa ilgim azaldı ve ardından kesildi. Enstitü’nün kapandığını ve derginin çıkmadığını düşünüyordum. Öyle değilmiş, varlıkları sürmekteymiş… Şüpheliyim, ama belki bu ay da dergiyi ‘Zaferler Sayısı’ olarak çıkarmışlardır diye düşünmeden de edemiyorum.

Kurtuluş Savaşı nedir?

Kurtuluş Savaşı bir milletin devletiyle ayakta kalma mücadelesidir. İstanbul’u işgalleri altında tutan düvel-i muazzama, Osmanlı’nın yıkılışına yakından tanıklık etmek için gelmişler ve Osmanlı’nın tarih içerisinde uzandığı her iklimden ayağının kesilmesini sağladıktan sonra, Anadolu’yu da Türklere çok gören bir planı hayata geçirmişlerdi.

Bu amaçla Osmanlı’dan tarihte kopuşları (1822) kanlı olmuş Yunan’ı kullandılar.

Ağustos ayı içerisindeki o bir haftada alınan zaferler olmasaydı planları gerçekleşebilecekti de…

Planları başarılı olamadıysa, bunda büyük pay, hiç kuşkusuz, durumun vahametini bütün açıklığıyla anlatarak milleti arkasına alabilen komutanlar ile onlara her türlü desteği veren sivil kadroya aittir.

En büyük pay da sonradan ‘Atatürk’ soyadını alacak Mustafa Kemal’indir.

Tarihimizin bu en kritik döneminden ve birbiri ardına kazanılan zaferler sayesinde en şerefli sayfalarından haberdar olmak için illa Türk Kültürü dergisi okuru olmak gerekmiyor. Sonradan yolları siyaseten ayrılmış ve karşı saflara düşmüş olsalar da, o dönemin komutanlarından hangisinin anıları okunursa, aynı sonuca varılacaktır: ‘Büyük zafer’ gerçekten büyük bir zaferdir.

Nasıl oluyor da, günümüzde bu gerçeklere ters düşen tavırlar sergilenebiliyor, bunu anlamakta zorlanıyorum.

Cumhuriyet’ten sonra meydana gelen cepheleşmelerin bugünkü sorgulayıcı ortamla bir ilgisi olduğuna kuşku yok. Ancak, Cumhuriyet sonrasının değerlendirilmesi söz konusu olduğunda sorgulayıcı saflarda yer alanlardan 30 Ağustos’u takdir etmede sorun yaşayanların unuttuğu bir gerçek var: Cumhuriyet’in ilk kadrosundan kendilerini yakın hissettikleri isimlerin hepsi ‘büyük zafer’ konusunda kadronun beğenmedikleri unsurları ile tek ses ve tek nefes gibidir.

O zaferler ve büyük zafer kazanılmasaydı sonuç bizler için olumsuz anlamda çok farklı olacaktı.   

[İki gün önce, burada, “Balkan kökenli (Kosova) olduğum için ‘savaş’ sözcüğünden tedirginlik duyarım” diye yazdım. Doğrudur. Savaşlar Balkan halklarını yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan koparmıştır. Balkan halkları için Cumhuriyet Türkiyesi bir sığınak olmuştur. Burası bizim son ve tek vatanımızdır. Bunun değerini bilir ve ‘savaş’ sözcüğünü duyunca irkiliriz.]

Bugünün ortamı hangi döneme benziyor?

Günümüzün şartlarını Kurtuluş Savaşı ortamına benzetenler yanılıyor. Bir benzerlik kurulacaksa, ortamın daha çok Birinci Dünya Savaşı’na gidilen dönemi andırdığı söylenebilir. Osmanlı o dönemde birden fazla cepheyle askeri açıdan meşguldü ve “Gel, gel” yapılarak içine çekildiği büyük savaştan kayıpla çıkmaması zordu. 

Paralellik kurulacaksa, o paraleliliği, o dönemde, sonrasında ülkenin işgalini getirecek yanlışlıklara hangi yemler kullanılarak çekildiğimiz ile bugün kullanılan bazı ifadeler arasında arayabiliriz. Ancak Kurtuluş Savaşı ile özellikle de Ağustos ayında (1922) başarıyla sonuçlanan büyük taarruz ve İzmir’in işgalden kurtarılmasının (9 Eylül 1922) verdiği moralle kendimize gelebildik. 

Savaşa gidilen yol, Kurtuluş Savaşı öncesi şartları, o zaferler yüzünden, galiba ve maalesef, milli hafızadan silindi.

Bir de şu var: Cumhuriyet kurulduktan sonra yapılmış siyasi tercihlere muhalefet önceki dönemi de içine alacak bir toptancılığa yol açmışa benziyor.

Osmanlı Batılı güçlerin kendi arasındaki hakimiyet mücadelesinin içerisine mehter marşlarına da yansımış “Alalım düşmandan eski yerleri” anlayışının yem olarak sunulmasıyla ve fetihçi bir havayla girdi. 

Az kalsın var olan bile kaybedilecekti.

Var olanın değerini bilelim ve geçmişimizi değerlendirirken vahim yanlışlara düşmeyelim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums