- 20.09.2015 00:00
Cumhurbaşkanı, 400 vekil olursa meclis anayasa çıkarır, ülke huzura kavuşur dedi, kapasitesi düşük birileri bunu AK partiye 400 vekil istiyor şeklinde yorumladı ve bunun üzerinde çok kaba bir polemik oluştu öyle ki bir vatandaş olarak ben dahi bu değerlendirmeden utanç duydum.
Bir açıdan doğru yani 400 vekil AK partiye verilseydi tabiî ki meclisin işleyişi daha rahat olurdu, ama ben sen bunun mümkün olmadığını fark edebildiğimiz halde ömrünü siyasete vermiş Reis gibi kimseler nasıl bilmesin. Dolayısıyla AK partiye 400 vekil değil, vekil vasfını taşıyan kimselerden 400 vekil TBMM’ye gitmeliydi, önemli olan.
Örneğin herhangi bir partiden 20 vekil cesaret edip AK partiyle bir koalisyon oluşturabilseydi, 4 yıl boyunca ülkeyi istikrar içinde yöneten bir Hükümet kurabilirdi. Hatta bu 20 vekil HDP’nin olsaydı barış sürecine de ciddi bir katkı verebilirdi.
Fakat olmadı bu cesareti gösteren 20 vekil çıkmadı, bu sürecin istikrarsızlığından yararlanmak isteyen iç ve dış düşmanlar Devletin dengesini bozmak için dört koldan harekete geçtiler, terörist saldırılar başladı, nice canlarımız gitti, trilyonlarca malımız gitti. Kürdü de Türkü de üzüldü maalesef.
“Devlet Bahçeliye Sesleniyorum”başlıklı bir yazı yazdım işe yaramadı, “Gözler beşinci partide” başlığıyla HDP’ye seslendim yine duyan olmadı.
Bir söz var, “Başa gelen çekilir” ya da “Olup bitende hayır var” ifadesine sığınarak “Seçim ola hayrola” diyelim, ama eğer 7 Haziran sonrasında olduğu gibi Meclise “süs bitkisi” olamaya gidersek yazıktır, günahtır gitmeyelim bence bu halkın emeğine yazık.
Gerçi AK Parti aynı sıkıntılı durumu yaşamamak için vekil aday profilini değiştirdiği gibi çevre şehircilik ve insan hakları olmak üzere iki yeni genel başkan yardımcısıyla, çözüm sürecine devam işaretiyle nispeten halka bir güven verdi, ayrıca Tuğrul Türkeş’e sahip çıkarak, BBP eski genel başkanlığını yapmış Yalçın Topçuyu Kabineye alarak ılımlı milliyetçilere göz kırptı, Doğu, Güney Doğuda tabanın taleplerini dikkate alıp epey kendini yeniledi, bakalım ne olacak?
HDP 7 Haziran seçimleri içi boş, beleş sloganlarla kamuoyuna kendini şirin göstererek %13,4 ile Meclise gitti, ama bu sefer işi çok zor halk bir sefer aldanır, bu sefer mecliste olma gerekçesini daha önemli sebeplere bağlayarak vatandaştan oy alması lazım. Geçen seçimlerde biz meclise gitmezsek ortalık toz duman olur dediler, gittikten sonra ortalık kan revan oldu, maalesef.
MHP meclisteki faul duruşunu tabanına nasıl anlatacak anlamakta zorlanıyorum. HDP iyi bir şey yapıp anayasa gereği Hükümete Bakan verdi, yetmedi teklifi kabul etmeyen vekili de 1 Kasım seçimlerinde aday göstermedi, ama MHP tam tersine Hükümette yer almayı kabul eden Vekilini partisinden ihraç etti. Peki senin dar günde devlet yönetimine bakış açın buysa senin meclise gitmene ne gerek var, soruyorum?
Eğer HDP ve MHP bir köşede oturup eleştiri siyaseti yapacaklarsa bence meclise gitmelerine gerek yoktur.
Bu süreçte ılımlı bir muhalefet yapan yine CHP oldu, ama AK partiyle koalisyonu “Onarım koalisyonu” dedi ve kazanılan değerlerin bazılarını geri almak istedi, bu da kabul edilebilir gelmedi ama misyonuna uygun hareket etti ve iki parti arasında ılımlı bir havanın esmesine neden oldu bu hoşgörü Anadolu’ya da yansıdı diye düşünüyorum.
1 Kasım seçiminin şimdiden hayırlı olması dileğiyle.
Yorum Yap