- 26.02.2015 00:00
İslam’dan bihaber, atıp tutan ucuz kimseler hariç alem biliyor ki, Dil ve Renk sorunu diye bir sorun İslam’da yoktur. Hatta aynı kökene mensup kimseler arasında insani münasebetin olması müspet milliyetçilikten sayılır belki de efdal(daha hayırlı) olarak bilinir.
Ne hikmetse Kürt sorunun seküler bir zihniyetle dünya gündemine taşıyıp, işin içine kan karışınca bu sorun ya örtbas edildi ya da küçük harflerle dillendirildi.
Birçok İslami hareketlerde, cemaat ve cemiyetlerde nerdeyse teamülen Kürtçe konuşma yasağı getirildi. Hala da birçok cemaatte birincil konuşma dili Diyarbakır’da dahi Türkçedir ama latife tarzı Kürtçeye de yavaş yavaş cevaz veriliyor sanki, fakat, atı alan üsküdarı çoktan geçti maalesef Kürt sorunu HDP/PKK ile özdeşleşti.
Hakikat şu ki Kürtçe uzun süre medreselerde eğitim öğretim dili olduğu için orjinallığını korudu, bu eğitim kurumları dahi bir zamanlar PKK sempatizanları tarafından tehditler aldı, çünkü İslami, Felsefi ve Sosyal ilimler üzerinde müfredatı uygulanıyordu. Bu da ladini bir hareketin hesabına gelmiyordu.
Şükürler olsun ki şu anda iki taraf da esnemiş durumda, yani HDP tarafı İslami değerlere saygı gösterme yollarını ararken, artık Kürtçe sorunu birçok alanda izale oluyor. HDP vekil aday adayları profili ılımlı bir hava estiriyor sanki.
Bütün diller Allah’ın ayetleri olduğu halde Camide dahi Kürtçe ayırımcılığa tabi tutuldu/tutuluyor. Yani Kürdistan bölgemizde Allah’ın evi olarak bilinen bazı camilerde Kürtçe hala sansürlü bir dil durumundadır.
Bakıyorum cemaatle namaz kılarken, safınızı düzeltin talimatı İmam tarafından Arapça ve Türkçe söylenirken Kürtçe söylenmekten imtina ediliyor. Yani “sefa xwü rast békén Xüda jéve razibe”(Saffınızı düzeltin Allah sizden razı olsun) denilmiyor. Geçende bir camide dayanamadım söylendim,
-Arkadaşlar, bu imamlar Türklerle Türkçe konuşurken Kürtlerle Arapça konuşuyorlar. Dedim.
Camilerin girişinde uyarı amaçlı yazılan ayet Arapça yazılıyor, Türkçe, İngilizce meali veriliyor, ama Kürtçe yazılmıyor, Cuma vaazında Kürtçe vaaz edilmiyor. Bari Xutbe Türkçe, Vaaz Kürtçe olsaydı. 90’lı yıllara kadar ben diyanette çalışıyordum, Vaazı Kürtçe Xutbeyi Türkçe veriyordum cemaatim gayet memnundu, üstelik o zaman 163. Madde daha kalkmamıştı dolayısıyla Kürtçe konuşma yasağı bile vardı. Ama ben doğru olanını yapıyordum ki, o yasak kalktı, şükürler olsun kimse bir gün bana bir sıkıntı da vermedi.
Bari Xütbe okurken “Hün bé xér hatén mala Rebbé xwe”(Rabbınızın evine hoş geldiniz) denilse bazı önemli cümlelerin anlamı Kürtçe söylense, maalesef bakıyoruz Diyanet Çözüm sürecine en çok sulh ve selamet adına katkı vermesi gereken bir kurum olması beklenirken, en az katkı yapan kurum durumundadır.
Üstelik Kürtçeye ilgi gösteren kimi ilim erbabı da soruşturma geçirdi hatta görevden bile alınanlar oldu. Diyanet reisine bakıyorsunuz, adam gibi adam; alim ve amil biri olduğuna inananlardanım, fakat barış ve huzur adına sürece istenilen katkıyı vermemesi beni şaşırtıyor. Ne ilginçtir Kürtçeye ve Kürt sorununa olan hassasiyeti bilindiği halde İl Müftümüz de bu konuda İmamlara bir cesaret kazandıramadı.
Sorun İslami açıdan katkı bekleyen bir sorundur. Türkiye geneli bir “Barış Xütbesi” irad ederek Anadolu’nun en ücra köşesine kadar barışın sesini duyurabilecek tek kurum diyanet işleri kurumumuz değil mi? Bunu ondan beklemek çok şey istemek olmasa gerek ne dersiniz?
Günün birinde Anadolu’da barış ve huzurun hâkim olduğu günleri görmek dileğiyle. Gelin en az benim kadar katkı gösterin, göreceksiniz o günler daha erken gelecek, siz de, “iyi ki benim de katkım oldu” dersiniz.
Selam ve dua ile
Yorum Yap