Bir Türkiye var, bir de devleti var (?).

Türkiye çok güzel bir ülke, Akdeniz, Ege kıyılarıyla, muhteşem İstanbul’u ile, arkeolojisi ile, Selahattin Pınar’ı, Zeki Müren’i ile, yeşil erik ve rakısıyla, hem kebap hem de meze kültürü mutfağı ile, vs.

Bu Türkiye var ve iyi ki var.

Ama, bu Türkiye’nin bir devleti var mı, bu çok kuşkulu.

Daha doğrusu, Türkiye’nin yakın geçmişte bir devleti var mı imiş acaba?

Devletten muradım evrensel hukuk doğal olarak, devlet demek hukuk demek, hukuk yoksa devlet de yok demektir.

Devlet hukuk dışına çıkarsa kendi kendine fesih ilan etmiş oluyor.

Hukuk dışı bir devlet benzeri aparat var ama buna devlet (hukuk) demek mümkün mü?

Bugün ortada bir devlet (hukuk) olmadığı çok açık.

Ortada doğru dürüst bir devlet protokolü yok. Yani ortada idare yok.

RTÜK Başkanı hukuk fakültelerinde birinci sınıf öğrencinin dahi yapmayacağı, yaparsa sınıfta kalacağı bir ifade özgürlüğü tanımı yapabiliyor; “Orduya dil uzatmak ifade özgürlüğü değildir” diyor.

Unutmayalım RTÜK bir anayasal kuruluş (Madde 132) ve başındaki hukukçu olmadan hukuk bilgini olan zat-ı muhterem “dil uzatmak” gibi ifadeler kullanabiliyor, anayasanın 90. Maddesinden, AİHM kararlarından habersiz, tam bir devlet başarısızlığı. Yani anayasa yok.

Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan hakimler hala görevlerini sürdürebiliyorlar. Yani yargı yok.

Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor, bir hukuk fakültesinden çıt yok. Yani üniversite yok.

Alakalı alakasız her ihaleyi hukuka tamamen aykırı olarak İhale Kanunu 21’e göre açan yürütme organları hala yargılanmıyorlar. Yani yürütme yok.

Varlık Fonunu bir KHK ile Sayıştay denetimi dışına atan zihniyet hala Türkiye’yi en temel hukuk ilkeleri dışında yönetebiliyor. Yani hukuk (devlet) yok.

Ana muhalefet partisi başkanına linç eylemi düzenleniyor, ve bu saldırı Asliye Ceza'da yargılanıyor(!). Yani yargı yok,

Bir mafyoz yine ana muhalefet başkanını kazığa oturturum diyor, Meclis Başkanı'ndan sessizlik. Yani yasama yok.

Uzatmayacağım, bugün Türkiye’de devlet yok.

Ama, lütfen söze “her şey on sekiz senede bozuldu” diye de girmeyelim.

Susurluk rezaleti 2002 öncesi. Yani devlet yokmuş.

Banka sahipleri gece bankalarına girip bavullarla, çuvallarla kendi bankalarını soydular. Yani hukuk, bankacılık yokmuş.

Bugün de Ziraat Bankası kredisi ile bir gazete satın alındı, bugün de hukuk, bankacılık yok.

Bugün devlet (=hukuk) yok artık.

Ama dün de yokmuş.

Olsa idi bu cahil, cühela takımına bu kadar kolay teslim olmazdı değil mi?

Bugün ile dün arasındaki tek fark bugünün aleyhine derece farkı galiba.