AKP neden anayasa yapamaz?

  • 19.06.2016 00:00

AKP’nin neden yeni ve evrensel hukuk devleti ilkeleriyle bezenmiş bir anayasa yapamayacağını bu hafta bir kez daha anladım.


Neden mi, aşağıda açıklayacağım.


İçinden geçtiğimiz günlerde toplumda yaşanan olağanüstü gerginlik, bu gerginliğin her geçen gün daha da tırmanması, bu ortamda Türkiye’nin Kürt meselesine, sivil-asker ilişkilerine, din-devlet ilişkilerine önemli bir anayasal neşter atamayacağı gerçeği ilk aklıma gelen nedenler (idi).


Ama bu hafta daha farklı bir şey daha gördüm, yaşadım.


Bu ortamda maalesef kimin ne dediği kadar, hatta daha da fazlasıyla, kimin dediği ön plana çıkmaya başladı.


Söylenen doğru dahi olsa, bir AKP’linin, bir Cumhurbaşkanlığı danışmanının ifade ettiği bir görüş toplumun en azından yüzde ellisinde muazzam bir itimat noksanlığı uyandırıyor.


Aşağıda, basından, Cumhurbaşkanlığı danışmanı Sayın Mehmet Uçum’un yeni anayasa üzerine bir demecinden bir alıntıyı aktarıyorum:


“Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, yeni Anayasa'da Atatürk'ün sadece 'kurucu' sıfatıyla yer alacağını belirterek, Atatürk ideolojisine atıfta bulunan maddelerin çıkarılacağını söyledi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Mehmet Uçum, 2016’nın büyük kısmının yeni anayasa üzerine çalışmalara harcanacağını, yeni anayasanın da aralık ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geleceğini söyledi. Uçum, anayasa taslağında öne çıkan görüşün belirli bir ideolojiye atıfta bulunulmaması yönünde olduğunu söyledi.


Mustafa Kemal Atatürk ideolojisine atıfta bulunan yerlerin çıkarılacağını ifade eden Uçum şunları söyledi: Yeni anayasanın giriş kısmında Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri olduğunun belirtilmesinin daha uygun olacağı düşünüldü.”


Bu demeci gördüğümde, itiraf ediyorum, ben bile irkildim; neden “ben bile” dediğimi aşağıda kendimin 1998 senesinde yayınladığım bir makalede neler yazmış olduğumu okuyunca siz de daha net göreceksiniz.


Üstelik bugün de aynı görüşlerimin arkasındayım.


1998 senesinde Sayın Hasan Celal Güzel’in editörlüğünü yaptığı “Yeni Türkiye, Cumhuriyet Özel Sayısı I” de “Normalleşme ne demek?” başlıklı bir makalem çıkmış idi.


Bu makalemin Atatürkçülük altbaşlığında aynen şöyle yazmışım:


“Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosunun tartışılmaz lideri ve birinci Cumhurbaşkanımızdır. Son yıllarda Mustafa Kemal Atatürk’ün hatırasına yönelik kabul edilmesi olanaksız çirkin saldırılar yaşanmıştır (örneğin Zübeyde Hanım’a ilişkin olanlar). Cumhuriyet’in kurucu liderine yönelik bu tür düzeysiz saldırıların toplumda kendini Atatürkçü olarak tanımlayan kesimden ve tarihe mesafeli bir saygı ve objektivite ile yaklaşmak isteyen herkes tarafından da tepkiyle karşılanmaktadır.


Anayasa’nın başlangıç bölümünün ilk satırlarının “Türkiye Cumhuriyeti’nin, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kurucu kadrosunu sevgi, saygı, minnet ve şükranla anarak…” diye başlaması kanımızca Atatürk’ün mevcut hukuk sistemimiz içindeki yeri için düzeyli, gerekli ve yeterli bir konum oluşturacaktır.


Ancak, mevcut hukuk sistemimiz içinde “Atatürkçülüğe” verilen konum yukarıdaki öneriden farklıdır ve yine kanımca bu konum Anayasa’nın “demokratik devlet” ibaresi ile çelişebilmektedir.


Anayasanın başlangıç metnindeki (Anayasa’nın 176. Maddesine göre söz konusu Anayasa’nın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten başlangıç metni Anayasa’ya dahildir) “Hiçbir düşünce ve mülahazanın …..Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korumla göremeyeceği…” ve benzeri ifadelerin (örneğin: …ve O’nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda”) çağdaş demokratik demokratik toplumlarda kabullenilmesi adeta olanaksızdır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 4. Maddesinin birinci paragrafında “Yükseköğretimin amacının öğrencileri ATATÜRK inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda , ATATÜRK milliyetçiliğine bağlı olarak yetiştirmektir” diye bir ibare bulunmaktadır. Üniversite gibi temel işlevi “yerleşik olana alternatif üretme” olması gereken bir kurum için yukarıdaki ifadenin ne ölçüde anlaşılabilir olduğu çok şüphelidir.


……


Bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Atatürkçü olabilir, bu nitelikte milyonlarca yurttaşımız vardır, ama bu dünya görüşünün anayasal bir bağlayıcılığının olması demokratik toplum düzenlerinde kabul edilebilir bir olgu değildir.


…….


Türkiye, insan hakları kavramına bağlılık dışında, tümü ile ideolojik belirlenmelerden arındırılmış bir anayasal düzen özlemektedir ve normal olanı budur.”

 

Evet, 1998 senesinde aynen böyle yazmışım.


Ama, ilk okuduğumda Mehmet Uçum’un ifadeleri beni bile ürküttü zira artık bu kesime bizlerin bile itimadı sıfır düzeyine inmiş durumdadır.


Farklı cinsel tercihlere sahip kişilerin gösteri yürüyüşlerine engel olan, tehditkar Alperen konuşmalarına sessiz kalan, anayasanın, çok kötü bile olsa, açıktan ihlaline ses çıkarmayan, milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılırken isimleri yolsuzluklarla anılan eski bakanların dokunulmazlıklarına dokundurtmayan bir kesimin anayasa yapım sürecine önderlik yapması olanaksızdır.


Keşke böyle olmasa idi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums