- 26.03.2016 00:00
Sydney Pollack’ın yönetmen koltuğunda olduğu, Robert Redford’un harika bir performans sergilediği 1975 tarihli bu muhteşem filmi, “Akbabanın üç günü”,umarım görmüşsünüzdür.
Görmedi iseniz, internetten bulun, mutlaka seyredin.
Pollack’ın bu filmi bu terör ortamındaneden aklıma geldi?
Filmde, CIA’nin gizli bir bürosunda, bazı görevliler dünyanın her köşesinde yayınlanan, siyasi olması asla şart değil, romanları, kitapları okuyorlar.
Amaç, bu kitaplardan birinde,ABD’nin güvenliğini ilgilendiren, çok küçük de olabilir, bir detaya rastlama ihtimali.
İçinden geçtiğimiz bu berbat terör ortamında da çok sayıda söylenti, dedikodu, terör olaylarına farklı yaklaşımlar, çok büyük bölümü muhtemelen anlamsız, kulağımıza geliyorlar.
Bunlardan birini de geçenlerde duydum.
Ne kadar anlamlıdır, bilemem ama, benim ilgimi çekti doğrusu.
Doğru ya da yanlış, eksik ya da fazla, dikkate değer olduğunu düşündüm.
Biraz fazla komplo teorisi kokabilir ama malum sözdür, fal gibi, komplo teorilerine çok değer verme ama komplo teorisiz de kalma.
İstanbul’da son dönemlerde iki önemli patlama, terör eylemi yaşandı.
Birincisi Sultanahmet Meydanı’nda, ikincisi de Beyoğlu’nda.
Sultanahmet patlamasında büyük ölçüde alman turistler hayatlarını kaybettiler.
Hatta, saldırının doğrudan almanlara yönelik olduğu da iddia edildi.
Beyoğlu’ndaki saldırıda da İsrail vatandaşları yaşamlarını kaybetti.
Kamuoyunda egemen genel kanı bu saldırıların Türkiye’ye yönelik olduğu ama tesadüfen söz konusu patlamalarda, büyük ölçüde, birincisinde almanlar, ikincisinde de İsrail vatandaşları hayatlarını kaybettiler.
Bu genel kanı doğru da olabilir.
Ama, meseleye başka bir açıdan bakanlar da var.
Türkiye hükümeti, uyguladığı çok yanlış iç ve dış politikalar nedeniyle uluslararası arenada büyük ölçüde tecrit edilmiş bir hükümet.
Türkiye, bir NATO üyesi, bir Avrupa Konseyi üyesi, bir AB tam üyelik sürecindeki ülke olarak kimi siyasi, hukuki, askeri mükellefiyetlerini yerine getirmeyerek batı sistem dengesi için sorun bir ülke.
Batı da, bu süreçte, Türkiye’yi altında imzası olan milletlerarası sözleşmelere ilişkin mükellefiyetlerine çekmek için bir tavır koyuyor.
Bunu görmemek ve anlamamak mümkün değil.
Batı sisteminin iki ülkesi ise bu süreçte Türkiye’ye yakınlaştılar.
Birincisi Almanya, ikincisi ise İsrail.
Almanya, malum, mülteci krizi bağlamında Türkiye hükümeti ile, AB temel ilkelerini de çok dikkate almadan, bir yakınlaşma peşinde.
İsrail ise, muhtemelen, İran nükleer antlaşması sonrası, Türkiye ile ilişkileri düzeltmek istiyor.
Ve, İstanbul’da patlayan iki bomba, biri almanları, diğeri israillileri vuruyor.
Tekraren ifade ediyorum, bu tamamen tesadüf olabilir.
Türkiye’nin turizm gelirlerine darbe vurmak için yabancılar, alman ya da israilli olmalarına bakılmaksızın, seçilmiş olabilir.
Ya da, zayıf bir ihtimaliyat hesabı ama, on sekiz milyonluk kentte, hadi diyelim beş milyonluk merkezde, patlatılan iki bomba yabancılara çarpıyor.
Ama nedense de Ankara’nın politikalarına destek veren, bu süreçte Ankara’ya daha yakın durmaya çaba sarfeden iki devletin vatandaşlarına çarpıyor.
Almanya Başkonsolosluğu ve Alman Lisesi’nin son günlerde adlarının çok konuşulması, üç ISID zanlısının yakalanması ama bu süreçte de alman istihbaratının verdiği destek de düşünülmeli.
Bu sunduğum çerçeve, farkındayım, buram buram komplo teorisi kokuyor ama yukarıda belirttiğim gibi, bu teorilere çok pabuç bırakma fakat çok da komplo teorisiz kalma.
Terör belasına çözüm üretmek için istihbarat şart, istihbaratın iyi değerlendirilmesi şart, güvenlik önlemleri daha da şart ama muhtemelen de en önemlisi küresel dengeleri iyi değerlendirmek şart.
Türkiye hükümetleri en büyük hatayı hiç kuşkusuz küresel dengeleri iyi değerlendirmeyerek yaptı.
Umarım çok geç olmadan bu vahim hatadan dönülür.
Yoksa işimiz, bir dizi alanda, gerçekten zor olacaktır.
Terörde, ekonomide, toprak bütünlüğünün korunmasında.
“Akbabanın üç günü” filmini izlerseniz ne demek istediğim daha da netleşebilir.
Teröre karşı başarılı olmak için en küçük bir detay, her ihtimal çok önemli olabilir.
ESER KARAKAŞ / HABERDAR
Yorum Yap