Kimlik siyasetinin yarattığı bunalım

  • 3.05.2012 00:00

 Başbakan Erdoğan’ın geçenlerde yaptığı bir konuşmada sanatçılarla ilgili sözleri bir çeşit krize yol açtı. Bu konuşmasında benim en çok aklımda kalanlar ise “despot aydınlar” ve “geçti o günler” sözleri oldu. Şöyle demişti:


“Geçti o günler. Artık despot aydın tavrıyla parmağınızı sallayarak bu milleti küçümseme, bu milleti azarlama dönemi sona ermiştir.”

Doğrusu bu cümlenin içinde Başbakan’ın haklı olduğu bir gerçeğin saklı olduğunu biliyorum ama yine de bu sözleri bu kadar rahatlıkla söyleyen bir siyasetçinin “Tüm Türkiye’nin başbakanı” olmaktan çok “ezilmiş bir kimliğin muzaffer lideri” olarak adlandırılmasının daha uygun olacağını düşünüyorum.

Gerçekten de Başbakan Erdoğan’ın temsil ettiği kesimlerin bu ülkede egemen olan “laik” kesimler tarafından küçümsendiği bilinen bir konudur. Laik kesimler içinde böyle düşünen bir çizgiye en açık örnek ise AKP’ye oy verenlerin “bidon kafalılar” ve “göbeğine kaşıyan adamlar” olarak adlandırılmaları ve bu adlandırmanın da bu kesimler arasında genel kabul görmesi ve benimsenmesidir.

Siyasetin ülke siyasetinin en önemli aktörleri arasında bu sözlerle cereyan etmesi ise aslında yapılan siyasetin de hâlâ “kimlikler” üzerinden bir siyaset olduğunun en açık kanıtıdır. Nitekim Başbakan Erdoğan’ın (“geçti o günler” cümleciğinde saklı) “Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye!”türünden sözleri uzun yıllar ezilmiş bir kimliğin başarılı olduktan sonra kendisini ezmiş kimliğe bir tür meydan okuması değilse nedir ki?

Batı’daki siyasi partiler “sınıflara” yaslanan partilerdir. Doğrudan sınıfların değilse de sınıfların farklı çıkarları üzerinden organize olan kurumlardır. Bizim gibi ülkelerde ise “sınıfların” yerini daha çok“kimlikler” almıştır. Bu durum bizdeki siyasi partilerde “sınıfların” çıkarlarının yansımıyor olması demek değildir, ama egemen olan “kimlikler”dir. Daha eskiden hemen her parti bunu bilir o nedenle de her kimlikten en az bir adayı seçimlerde listelerine yazarlardı. Şimdi ise kimlik siyaseti partilerde daha belirgin hale geldi.

Her ne kadar Batı’dan esinlenerek “sınıf” analizleri yapıp durumu anlamaya çalışsak da mesela dün 1 Mayıs’ta yürüyenlerin “işçilerden” çok “kimlikler” olduğunu görmemiz gerek. Yürüyüşleri organize eden sendikaların ve diğer örgütlerin 1 Mayıs kutlamalarını ayrı illerde yapma kararı almaları da bu nedenleydi. İstanbul dışında kutlayan örgütlerle İstanbul’da kutlayan örgütler arasındaki fark ise İstanbul’da daha çok “laik” kimliğe, diğerlerinde ise daha çok “muhafazakâr” kimliğe yakın kişi ve örgütlerin kutlamalarda yer almış olmalarıydı. Tabii ki her iki gurupta da “geçiş formları” da yok değildi.

Kimlik siyaseti çatışma içerir. Her kimlik kendisinin doğrusu üzerinden konuşursa orada barışçı bir ortam oluşamaz. Barışçı bir ortam ise ancak kimlikleri aşarak tüm ülkedeki insanların taleplerini dikkate alan bir siyaset üretebilmekten geçiyor. Ama öyle görünüyor ki Başbakan Erdoğan bu adımı atmakta ya zorlanıyor ya da bizim bilmediğimiz bir başka adım için hazırlanıyor.

Peki, bu arada ülkede neler oluyor?

Aslında pek de bir şey olmuyor. Meselelerimiz çözülmemiş bir biçimde ortada duruyor. Kürt meselesi, Suriye meselesi, Anayasa meselesi, Alevi meselesi, Ermeni soykırımı meselesi, Şike meselesi, Kıbrıs meselesi, Avrupa Birliği meselesi gibi birçok meselede adım atıyor gibi yapıp adım atmıyoruz ya da atıyorsak da bu adımların sorunu çözecek devamlarını getiremiyoruz.


Bu durum henüz siyasi bir kriz değilse de yakındaki siyasi bir krizin habercisi değil midir?


erolkatircioglu@gmail.com

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums