- 9.02.2016 00:00
Başlığa bakarak yeni bir TV kanalı kuruldu ve bu yazı da onunla ilgili diye düşünebilirsiniz. Ama değil. Şimdi yazmakta olduğum bu yazı aslında tam yedi yıl önce “Channel N’in hikayesi” başlığıyla Taraf’ta yayınlanmıştı. Son günlerde hükümetin pervasızlıklarına karşı eleştirel tutum almış televizyon kanallarının bir bir kapatılması karşısında bu hikayenin yeniden hatırlanmasında yarar var diye düşünerek, küçük bazı değişikliklerle yeniden yazıyorum.
1990’da Peru’da Alberto Fujimori başkanlığa seçildi. Fujimori, başkanlığa seçildikten sonra ilk yaptığı iş Peru’nun MİT’i olan SIN’ın (Servicio de Inteligencia Nacional) başına Vladimiro Montesinos’u getirmek oldu. Montesinos eski bir asker ve bir avukattı. Tabii böyle bir kurumun başına getirilmiş olması aynı zamanda başkanın baş danışmanı anlamına geliyordu. Nitekim Montesinos 10 yıl boyunca Fujimori’nin en yakın çalışma arkadaşı oldu. Bu süre içinde Montesinos öyle güçlendi ki kimileri Montesinos’un gücünün Fujimori’nin gücünü de aştığını söylüyordu. Güney Amerika’nın siyasi iklimi içinde tahmin edebileceğiniz gibi bu güç büyük ölçüde yolsuzluk, rüşvet ve uyuşturucu trafiğini yönetmekle sağlanan bir güçtü.
Eylül 2000’de, Montesinos’u muhalefet lideri Alberto Kouri’ye rüşvet verirken görüntüleyen bir kaset ortaya çıktı. İlk önceleri hiç bir TV kanalı bu görüntüleri yayınlamak istemedi. Çünkü hemen hepsi Montesinos’un ödeme listesindeydi. Fakat kasetlerin arkası geldi. Bu kez Montesinos’un yüksek hakimlere, siyasetçilere, medya mensuplarına verdiği rüşvetler görüntülenmekteydi. Aslında Montesinos bu kayıtları kendisini korumak maksadıyla yaptırmıştı ama işte şimdi birileri aleyhine kullanıyordu.
Böylesine rüşvet kasetlerinin havalarda uçuştuğu bir dönemde pazardaki payı yüzde 5 gibi olan küçük bir TV kanalı, Kanal N, bu kasetleri cesurca yayınlamaya başladı. Kanal o kadar küçüktü ki muhtemelen bu nedenle de Montesinos’un ilgi alanına girmemişti. Kanal N, sürekli olarak konunun üzerinde durdukça, sürekli olarak bu videoları gösterdikçe diğer kanallar da bu durumdan etkilendiler ve onların içinden de bu kasetleri yayınlayan kanallar çıkmaya başladı.
Tabii kanalın pazar payının yüzde 5 olması, konunun yaygınlaşmasının önündeki en büyük engeldi. Çünkü ne de olsa toplumun çoğunluğu başka kanalları seyrediyor, dolayısıyla da yapılan yolsuzluklardan haberdar olmuyordu. Bu engeli aşmak isteyen demokratik sivil toplum örgütleri yeni bir yol buldular. Bütün sokaklara televizyonlar yerleştirdiler ve böylelikle sokaktan gelen geçenlerin de Kanal N’in haberlerini seyredebilmelerini ve yolsuzluklarla ilgili bilgilenmelerini sağladılar.
Hikayeye biraz daha yakından baktığımızda görürüz ki başlangıçta Peru halkı tereddütlüdür. Bu nedenle de toplumun bir kesimi Fujimori hükümetine karşı kuşku duymaktadır ama bir eylem de ortaya koyamamaktadır. Bir başka deyişle toplumda ortak bir eylem oluşturmak bakımından bir çeşit “koordinasyon sorunu” vardır.
Değişim süreci konumları, fikirleri ve çıkarları farklı kesimler arasında “Oyun Teorisinde” kullanılan bir terimle bir tür “koordinasyon sorunu” yaratır. Toplum bir yöne doğru evrilecektir ama mevcut durumda toplumu o yöne hareket ettirecek güç oluşmaz. Çünkü toplumda o yöne gitmesini istemeyenler de vardır. Böylelikle oluşan “koordinasyon sorunu” toplumun hareket etmesini zorlaştırır. İşte bu gibi durumlarda medya; aktörler ve kesimler arasında ortak değerler ve fikirler üretmek ve yaygınlaştırmak kapasitesi taşıyan bir “mekanizma” olarak değişimi tetikleyen ve sonuçta “koordinasyon sorununu” çözen bir işlev üstlenir.
Nitekim Kanal N’in yayınları Peru’daki bu “koordinasyon sorununu” çözdü. Bu rüşvet videolarının sürekli olarak gösterilmesi, hükümetten kuşku duyan vatandaşları, duymayan vatandaşların da bilgilendiğini düşündürerek daha cesur davranmaya ve giderek de ortak bir tepki oluşturmaya yöneltti. Sonuçta Fujimori Japonya’ya Vladimiro Montesinos da Venezuela’ya kaçtı. Sonra ise Montesinos tutuklandı ve yargılandı.
Bu anlattığım hikaye Peruluların hikayesi. Bizim hikayemize benzerliği açık. Paralel yapı ya da terör örgütü diyerek yapılan bir çok yolsuzluğun, hukuksuzluğun üstünün örtülmeye çalışıldığı şu günlerde medyanın ve habercilerin önünü kesmenin mümkün olmayacağını ve yapılanların da kimsenin yanına kar kalmayacağını anlatan güzel bir örnek.
Yorum Yap