Bölünmüşlük, kimlikçi siyaset ve CHP

  • 24.02.2016 00:00

 Geçenlerde aramızdan ayrılan Umberto Eco, 2013 yılında yapılan bir söyleşide, Türkiye ile ilgili bir soruya şöyle cevap vermişti: “Sanki devamlı bölünmüş olmaya mahkum edilmiş, nereye gitmesi gerektiğini hiçbir zaman bilemeyen bir ülke gibi Türkiye.” Gerçekten de bu topluma biraz mesafe alıp baktığınızda bu bölünmüşlüğü görmemek ve Umberto Eco’ya hak vermemek mümkün değil. Ama usta filozofun bu sözlerinde “sanki devamlı bölünmüş olmaya mahkum” ve “nereye gitmesi gerektiğini hiçbir zaman bilemeyen bir ülke” ifadeleri çok düşündürücü. Bu cümlelerde Türkiye toplumunun bütün çabalarına rağmen sosyolojik olarak (sanki bir kadermiş gibi) Doğu-Batı arasındaki sıkışmışlığını bir türlü aşamamış olmasına vurgu var.

Eco’nun altını çizdiği bu bölünmüşlük daha çok İslam ve Batı kültürü arasından yansıyan bir bölünmüşlükken şimdi bu bölünmüşlüğe etnik ve inanç temelinde yeni bölünmüşlükler de ekleniyor. Bunda küreselleşme dediğimiz sürecin rolü büyük. O nedenle de bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de yeni toplumsal yarılmalar ve farklılaşmalar ortaya çıkıyor. Aslında “çıkıyor” diyorum ama aslında demek istediğim “kendilerini ortaya koyuyorlar.” Yani bu bölünmüşlükler yeni gibi görünse de yeni değiller. Başlangıçta kurulmuş askercil bir siyasi sistem nedeniyle ortaya çıkmasına izin verilmemiş bölünmüşlükler bunlar. Şimdilerde her biri güneşin altında yerini talep ediyorlar. Siyasetteki geldiğimiz yer bu...

Aslında farklı kimliklerin farklı taleplerle farklı siyasi partilerde kendilerini ifade etmeleri sıkıntılı ama olmaması gereken bir durum da değildir. Değildir çünkü demokrasilerde her toplumun kendi toplumsal tahayyülü içinde bir yaşam istemesi normal karşılanmalı. Ama sanırım “normal” karşılanamayacak olan aynı coğrafya parçasında yaşayan diğer kimliklerin aynı hakka sahip oldukları gerçeğini reddederek onlara karşı “yok edici” ve “düşmanca” bir siyaset yapmak. Böyle bir yaklaşım bir “kimlik” siyaseti değil “kimlikçi” bir siyasettir ve özünde çatışmacı ve düşmanlaştırıcı bir siyasettir. Bugün Türkiye”de siyasetteki geldiğimiz yer de budur...

Kimlikçi siyasetin egemen olduğu bir toplumda ortak bir “biz” duygusu yaratmak “Biz farklılıklarımızla bir toplumuz” diyebilmek oldukça zor. Türkiye’de ilk defa HDP, bir siyasi parti olarak  böyle bir amaçla siyaset yapmak gerektiğinin altını çizdi ve çizmeğe devam ediyor. Diğer siyasi partilerde ise böyle bir duyarlılık yok. “Milliyetçilikleri ayaklarım altına aldım” diyen bir AKP’nin geldiği “Türk milliyetçisi kimlikçiliği” ortada.

Ama en ilginci belki de CHP’nin durumu. CHP kendisinin devleti kuran bir parti olması nedeniyle bütün kimliklere eşit durmak gerekir gibi bir siyaset algısına sahip. Oysa CHP devleti kurmuş bir parti olabilir ama şu anda devleti temsil eden bir siyasi parti değil. O nedenle de bir siyasi parti olarak CHP’den “devleti” değil kendisine oy veren “laik ve modern kesimin” taleplerini yükseltmesi beklenir. Fakat burada bir sorun çıkıyor. Kendisinin bu kesimin sözcüsü olduğunu fark etmemesi, aslında kendisine destek veren bu kesimin bir “azınlık kimlik” olduğunu fark etmemesi anlamına geliyor. Kendisini azınlık bir kesimin partisi olduğunu anlamayınca da dayandığı laik ve modern kimlik dahil, ne İslami kesimi, ne Kürt kesimini ve ne de Alevi kesimi anlamak için gerçek bir çaba içine giremiyor. O nedenle de kimi temsil ettiği belirsiz bir organizasyon haline geliyor. Ve bütün gayretlerine rağmen de bir türlü “demokrat” bir parti olamıyor. Oysa bu durumun farkında olsa aldığı yüzde 25’lik oyun (ki bu çokluk laik ve modern kesim dediğimiz oylardır) kendisini iktidara getirmesinin mümkün olmadığını görür ve iktidarın ancak diğer kimliklerin talepleriyle ilişki kurarak, onlara sahiden değerek olabileceğini de görmüş olurdu. (Bu durum aynı zamanda kendi kimliği ile hesaplaşmasını ve onu daha iyi anlamasını da sağlayacak bir yol olurdu).

Siyasetçilerin ikide bir birilerine “bölücü” demesi anlamsız. Çünkü Türkiye zaten “bölünmüş” bir ülke. Üstelik bu “bölünmüşlük” her hangi birimizin iradesine de bağlı değil. Eco’nun dediği gibi Türkiye “Sanki devamlı bölünmüş olmaya mahkum edilmiş” bir ülke. Önemli olan buradan farklılıklarıyla bir bütün çıkarmak, kendi kimliğimizin mutlak eğemenliğini değil...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums