Cemaatçi ‘biz’den toplumsal ‘biz’e

  • 27.10.2015 00:00

 Türkiye tarihinin en kritik dönemecine hızla yaklaşıyor. Bu dönemecin kritik olmasının nedeni siyasetin çözüm üretme imkanlarının iyice tükenmiş olması. Toplumun sosyolojisindeki parçalı yapının (Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünnilerin ve daha birçoklarının) aynı coğrafyada birlikte yaşadığı halde bir ‘biz’ duygusu üretememiş olması, yani sosyolojik kriz halinin siyasetle aşılamaması. Geldiğimiz noktada bir kez daha sandığa gidip siyasetin bu işi çözmesini deneyeceğiz ama şimdiden görünen bu işin bu kez de olamayacağı.

Vesayet rejiminin sahneden geri çekilmesi, parçalı sosyolojik yapımızın daha bir görülebilmesini sağlarken aynı zamanda siyasetin de bu sosyolojik gerçekliğimiz üzerine oturması kimlik siyaseti dediğimiz siyasetin de başını alıp gitmesine neden oldu. Türkiye siyaset alanı toplumda baskın kimliklerin siyasi partiler etrafında organize olmasıyla mevcut ‘vesayet rejimi demokrasisini ‘de ‘kimlikler demokrasisi’ haline dönüştürdü.

Sık sık yazıyorum, özünde bir kimliğin taleplerinin siyasette ifade edilmesi anlamında kimlik siyaseti gerekli bir siyaset olmakla birlikte, daha ‘biz’ olamamış bir toplumsal dokuda kaçınılmaz olarak ‘çatışmacı ve kutuplaştırıcı’ bir siyaset haline dönüşüyor. Bu seçimde de öyle görünüyor ki bu siyasi doku, ihtiyacımız olan çözümü sağlayamayacak. Özellikle güneydoğu sınırlarımızın dışında gibi görünen gerek Irak ve gerekse Suriye’de olanlar aslında bizi bu ‘biz’ olma, olabilme sorunu ile bir başka düzlemde yeniden karşılaştırıyor. Çünkü bu iki ülke halklarıyla Türkiye’nin hem din ve mezhepler üzerinden ve hem de etnik kimlikler üzerinden hala canlı tarihsel bağları var. Dolayısıyla bizim bu ülkeler bağlamındaki dış politikalarımız kaçınılmaz olarak bu kimlik bağlarından etkilendiği gibi, oralarda olanlar da bizim kimlik sorunlarımızı etkiliyor. Dolayısıyla bugün karşılaştığımız sorunlar eskisinden çok daha karmaşık.

Bütün bu kimlik siyasetinin yarattığı sorunları aşmanın tek yolu sanırım bütün kimlikleri kucaklayan, ama öyle ‘Din kardeşiyiz’ kabilinden değil de ‘haklar ve özgürlükler’ kabilinden yaklaşan demokrat bir siyasi duruştan geçiyor. Böyle bir siyasetin de çevreden gelmiş, ezilen Müslüman kesimleri büyük ölçüde temsil eden AKP’den gelmesi beklenirdi. Ama ne var ki AKP, kimlik siyasetini aşmak yerine iktidarda kalabilmenin en kestirme yolu olarak kimlik siyasetine sarılınca belki başlangıçta Arap Baharı’na sahip çıkmak bağlamında yöneldiği meşru Suriye politikası bir süre sonra Şii karşıtlığına, belki yine benzer bir nedenle başlattığı meşru Kürt açılımı politikası da yine bir süre sonra Kürt karşıtlığı politikalarına dönüştü. (Bu tavrın neredeyse doğal bir sonucu olarak da IŞİD’le bir rezonans ortaya çıktı. Ben bizdeki Sünnilerin IŞİD’le bir ilişki kurmaktan çok içlerinden bazılarının onlarla bir tür sosyal rezonans içinde olabileceklerini düşünüyorum. Tabii bu durumun, bazı Sünnilerin IŞİD’ci olmayacakları anlamına gelmeyeceği ise açık). Sonuçta yalnızca iç politikada değil ama aynı zamanda dış politikada da yönü karışan Türkiye’nin işi öylesine zorlaştı ki önümüzdeki seçimin de bu zorluğa çare olamayacağı ortada. O nedenle de ülkenin selameti açısından en doğru yol, kimlikleri aşan, kimliklerin ifade ettiği farklı değer ve fikirleri meşru gören ve parlementoda kavga yerine kardeşlik vaaz eden bir siyasi anlayışa ihtiyaç var. Bir başka deyişle çözüm böyle bir zihni dönüşümü sağlayabilmekte yatıyor ve sanırım böyle bir çaba da en çok HDP’ye düşüyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums