- 5.02.2015 00:00
Öyle anlaşılıyor ki HDP’nin yüzde 13 gibi toplumdan destek bulmuş olması, özellikle “sağ” siyasette büyük bir şok yarattı. Bunun bir nedeni AKP’nin, toplumu “değerlerinden” yakalamış ve fakat bu değerleri modern dünyada taşıyabilecek bir çapa sahip olmayan bir kadronun daha uzun yıllar iktidarda kalacaklarıyla ilgili besledikleri hayallerinin yıkılmış olması, bir diğeri ise, 13 yıllık iktidarlarında yarattıkları ekonomik gücün zayıflama trendine girecek olması. Belki bu şaşkınlıklarının başka nedenleri de vardır ama doğrusu bu ikisi bence hayati önemde.
İslami kesim üzerinde katı laik bir devletin yaşattığı mağduriyetlerden giderek ona tarihsel rol biçenlerin gazıyla gelecek on yılı da (yılları da mı?) belirleyeceğine inanan AKP kadroları, iktidardan birden bire düşünce anlaşılan psikolojik olarak da kabul edilmesi zor günler yaşıyor. En azından hemen herkesin üzerinde birleştiği gibi bu psikolojik yıkım özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’da gözleniyor. Kendi seçtiği ve hükümet kurması için kendinin görev verdiği Davutoğlu’nun, (bir erken seçimin yeniden AKP’yi iktidara getireceği umuduyla) başarısızlığı için var gücüyle çalışıyor.
Askeri operasyonların başlatılmasının gerekçesi ne olursa olsun bu iktidar kaybıyla ilişkili olduğu açık. HDP’nin “terör” kelimesiyle özdeşleşmesini sağlamak, bu arada liderlerin söyleyebilecekleri birkaç yanlış cümleyi sahip oldukları medya gücüyle siyasete taşımak ve böylelikle yeniden AKP’nin iktidarını sağlayabilecek koşulları yaratmak.
Ama sanırım bu operasyonların başka amaçları da var. Öyle anlaşılıyor ki AKP de asker de çözüm sürecinde Kürt siyasetinin attığı sivil adımlardan rahatsız. Dolayısıyla masada ellerini güçlü hissetmiyorlar. Ne yapacaklarını da pek bilmediklerinden ellerindeki güçle, Kürt siyasetini ve onunla birlikte davranan sol ve demokrat kitleleri hizaya getirmek ve bir sonraki hamlede de Kürtlerin taleplerinin daha düşük düzeyde masaya gelmesini sağlamak. Zaten Erdoğan’ın masayı devirmesi de bu yüzdendi.
Ama doğrusu yanılıyorlar. Bugün Kürt siyaseti de sol ve demokrat siyaset de HDP’de büyük bir başarıya imza atmış durumdalar. Üstelik bu başarı öyle yalnızca “kadroların” değil bizatihi “toplumun” kazandığı bir başarı. O nedenle de burada artık “silahla” yapılacak çok bir şey yok. Silah belki kimliğin taleplerinin boğulduğu ortamlarda kendini ortaya koyma biçimiydi. Ama artık kimliğin taleplerinin boğulabileceği bir siyasi ortam kalmadı. O nedenle de AKP’nin askeri saldırıyla başlattığı oyunu açığa çıkarmak gerekiyor. Bu, iktidarı yeniden ele geçirmeye yönelik çirkin saldırıları boşa çıkarmak özellikle KCK’nin, kendisi için anlamlı olacak bir duruşla bir adım geriye çekilmesiyle olabilir.
Yanlış anlaşılmasın. Kimseye akıl veriyor değilim. Oynanan oyun oldukça ortada. Doksan yıllık arkasında katı laik kadroların olduğu ceberut devlet, bu kez arkasında İslami kadroların olduğu bir devlete dönüşmüş durumda. Çok daha uzun yıllar süreceği düşünülen bu yapılanma, içinde Kürt siyasi hareketinin de bulunduğu HDP’nin seçim başarısıyla sarsıntıya uğramış durumda. Ama unutmamak gerekiyor ki yalnızca “sarsıntıya uğramış” durumda. Sarsıntıyı gerçek bir yıkılışa götürmek ise akıllı ve stratejik düşünmeyi gerekli kılıyor.
Gün o gün…
Yorum Yap