‘Çatışmacı’ değil ‘çekişmeci’ bir demokrasi

  • 2.07.2011 00:00

Siz bu Meclis’in doğru dürüst bir anayasa yapabileceğine inanıyor musunuz? Doğrusu bu soruya sizin de olumlu bir cevap vereceğinizi sanmıyorum. Çünkü seçim propagandaları sırasında hem Erdoğan’ın ve hem de Kılıçdaroğlu’nun yeni anayasayı, uzlaşma, katılım, sivil vs. gibi laflarla telaffuz ettikleri halde birbirlerine bu kadar tahammül edemeyen kadrolarla bu işi yapmaları yalnızca zor değil, imkânsız.

Geçen gün yazmıştım, bu yemin kriziyle başlayan tartışmaların mevcut sistemimizin sapır sapır dökülmesi anlamına geldiğini ve bir sona işaret ettiğini. Ama, bu birkaç günün gelişmelerinden anladığım, sorunun çok daha derinde olduğu.

Sorun yalnızca devlet bürokrasisi, yargının yetersizliği ve eksiklikleri sorunu değil, sorun siyaset zihniyetimizle, demokrasiyi anlayış tarzımızla ilgili.

Hani biliyoruz bu demokrasi, kullandığımız biçimiyle zaten “dandik” bir demokrasi. Seçtiğimizi sandığımız vekillerimizin bizden önce liderler tarafından seçilmiş vekiller olduğundan tutun herhangi bir kontrol ve denge sistemine sahip olmamasına kadar birçok eksiklik ve çarpıklığa sahip. Bunlar sorunlar.

Ama bence bu sorunlardan da öte mevcut siyasi elitimizin demokrasiyi bir “çatışma rejimi” olarak okuyor olması. O nedenle de bütün siyasetten anladıkları kendi güçlerini diğerlerine kabul ettirmek. Her ne olursa olsun kendi pozisyonlarının karşısındakinden daha üstün olduğunu benimsetmek.

Anlayış bu.

Anlayış bu olunca da aletleri de çok çeşitli olabiliyor. Hemen her konu çatışmanın aleti olarak kullanılabiliyor. Bugün yemin meselesi, dün Habur, Ergenekon, heykel, yolsuzluklar, YSK, ÖSS, başörtüsü, ne ararsan!


Oysa demokrasi bir “çatışma rejimi” değil bir “çekişme rejimidir”. İkisinin arasındaki fark ise birinde karşındakini yok saymak ya da yok etmek anlamı var, ikincisinde ise karşısındakinin varlığını meşru görüp onunla yarışmak. Söylemeye gerek yok ki bizimki daha çok birinciye uygun düşüyor. Karşısındakini yok saymak ya da yok etmek. Ölmek var dönmek yok demek.

Demokrasiyi böyle anlamanın bir sebebi kuşkusuz kültürel. Bu ülkenin kuruluşundan bu yana farklı yaşam tarzları, farklı kültürler birbirlerine pek karışmadan yaşamışlar. Siyaset de bu kültürel kapalı dünyaların üzerinden biçimlenmiş. O nedenle de o da başkalarına kapalı, dışlayan bir anlam yüklenmiş.

Demokrasi böyle anlaşılınca yemin meselesi de bir kriz konusu oluveriyor hemen. CHP yemin etmem diyor. AKP de “Ne halin varsa gör!” diyor. Oysa açıktır ki CHP’nin bu akılsız adımı AKP’nin önüne yeni bir siyaset kulvarı açıyor. Sorun çözücü, demokrat, uzlaşmacı bir siyasi rolü AKP’ye bırakıyor. AKP bu yoldan yürüse toplumsal desteğini daha da arttıracak belki de.

Ama bu mümkün değil. Her ne kadar “ustalık dönemim” dese de Başbakan Erdoğan “çatışmacı demokrasi” kültürüne göre davranıyor. “Ne halleri varsa görsünler. Meclis onlarsız da çalışır!” diyor. Sorun çözücü, uzlaşmacı, demokrat, herkesin başbakanı rolünü elinin tersiyle itiyor.

Çözülmesi gereken birçok sorunumuz olmasa “Ne yapalım o da bu kadarmış” deyip geçelim. Ama öyle değil, o, toplumun yarısının desteğini almış bir siyasetçi. Bence top da onda... Yapması gereken şey ise kimseye talimat vermek değil tabii ki. Ama “Evet, böyle bir meselemiz var ama bunu çözeriz” demek. Sonunda çözemese de.

Anayasa meselesine geri dönersek gerçekten de bu anlayışlarla davranan siyasetçilerin olduğu bir parlamentodan uzlaşmacı, demokrat ve katılımcı bir anayasa beklemek hayal. Ama bence biz yine de hayal etmeye devam edelim.


erolkatircioglu@gmail.com


 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums