Zoraki birlik

  • 24.01.2014 00:00

 Farklı kimlik gruplarından oluşan bir toplumda birlikte yaşamak nasıl olacaktır? Bu soru Osmanlı yıkılırken de sorulmuş bir soruydu ve bence hala da cevabı verilmiş değil. Cumhuriyetin kuruluşunda askerin de içinde olduğu “batılı kimlik” bu soruyu yarı-otoriter bir biçimde çözmüştü. Toplumu meydana getiren Kürt, Çerkes, Laz, Gürcü, Ermeni, Rum gibi etnik kimliklerle, Alevi, Süryani, Hristiyan gibi dini kimlikleri, “Türk ve Sünni” bir anlam dünyası içinde sahip olduğu “güçle” yukarıdan ve herhangi birine taviz vermeden eritmeye çalışarak bir birlikte yaşama hali gerçekleştirdi.


Farklı kimlik gruplarının birlikte yaşayabilmelerinin bilinen bir yolu buydu. Bir başka yolu da kimlikler arasında bir “üst-kimlik” üzerinde anlaşarak “birlikte bir yaşama iradesi” oluşturmaktı. Ama bilindiği gibi bizde bu ilişki her ne kadar “gönüllüymüş” gibi ifade edilmiş olsa da aslında “Türk ve Sünni” bir üst-kimliğin büyük ölçüde “zorla” diğerleri üzerinde bir egemenlik kurmasıyla sağlanmıştı. Savaş koşullarıydı, işgaldi, emperyalizmdi gibi bir çok gerekçe ileri sürülebilirse de Cumhuriyetin bu özelliği açıktı.

Farklı kimliklerden oluşan bir cemaat toplumunda bu durum kaçınılmaz olarak çatışmacı bir siyasi ortamın oluşması anlamına gelir. Çünkü birlikte yaşama iradesi alt-kimliklerin iradesini tam olarak yansıtmadığından, bir başka deyişle alt-kimliklerin talepleri kurulan sisteme yansımadığından siyaset de toplumdan kopuk bir karakter kazanır. Çünkü siyasi alanın önemli bir kısmı alt-kimliklerin taleplerini ifade etme yöntemleri de dahil “güvenlik” konusu haline gelince siyasi alan da görece olarak daralır. Sonuçta toplumdan kopuk yarı-otoriter, yarı-demokrat, adına “vesayet rejimi” dediğimiz sistem oluşur.

Son günlerde Türkiye’de olanları, çağın ruhunun giderek daha fazla özgürlüklerden yana bir iklim oluşturması ile vesayet rejimi dediğimiz, birliği “zorla” sağlayan mekanizma arasında bir sarsıntı olarak okumamız da mümkün. Vesayet rejiminin geriletilmesi süreci bir yandan birliğin üzerindeki baskının azalmasına neden olurken, bir yandan da alt-kimliklerin (özellikle Kürtlerin) taleplerini yükseltmelerine neden oluyor. Başbakan Erdoğan ise, Kürtlerin artan talepleri karşısında yeni bir anayasayla, yeni ve gerçekten demokratik bir rejim kurmak yerine özellikle sağından gelen “devletçi ve milliyetçi” eleştiriler karşısında bir tür “vesayetçi sisteme” döner gibi yapıyor.

Ortaya çıkan “hükümet-cemaat” kavgasının bu gelişmelerle ne ölçüde ilgisi var bilmiyoruz. Ama “cemaatin” adımlarının “çözüm süreci” dediğimiz süreçle ilgili olması olasılığı hiç de az değil. Bir dönem önce benzer şeyler söyleyerek Kürt meselesine bakan insanların yolları bugün bir ayrılık noktasına doğru gelişmişse, burada Kürt siyasetinin yükselttiği talepler kadar, uyguladığı siyasetin de payı olmuş olabilir. Hükümetin yükselen talepleri karşılamada adımlar atması bir yandan hükümet ve cemaat arasındaki mesafeyi açarken diğer yandan da bu kesimlerin iktidar kullanımında sorunlar çıkarmış olabilir.

Birliği zorla da olsa sağlayan vesayet rejiminin geriletilmesi, kimlikler üstündeki baskının azalmasına neden oldukça Türkiye’nin önüne iki yol çıkıyor: Türkiye ya eski rejimi olan vesayet rejiminin bir tür benzerini yaratacak, ya da bütün farklı kimliklerin gönüllü bir biçimde bir arada yaşamasını mümkün kılacak yeni bir demokrasiye sıçrayacak. Sorun, AKP siyasetinin bir kimlik siyaseti olarak böyle bir sıçramayı yapıp yapamayacağında. “Bunu da bekleyip göreceğiz.”

http://www.ozgur-gundem.com/index.php?module=nuce&action=haber_detay&haberID=95815&haberBaslik=Zoraki%20birlik&categoryName=&authorName=%20&categoryID=&authorID=

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums