Hükümet mi Cemaat mi?

  • 21.01.2014 00:00

 Son günlerde bütün ülkede olduğu gibi bizim sitede de “hükümet” ve “cemaat”arasındaki kavgayla ilgili bir çok tartışma yaşanıyor. Bu tartışmalardan biri de “Yetti Artık! Yolsuzluğu da Ergenekoncu’ları da AK’lama!” adlı bir imza kampanyası nedeniyle yaşanmakta. Bu kampanya  metnindeki bazı ifade ve düşüncelere katılmayanların görüşleri aslında “hükümet” ve “cemaat” kavgasındaki tartışmaya da ışık tutan bir özellikte olduğundan üzerinde durmakta yarar var.

Bu tartışmada ortaya atılan karşı-görüşlerin aşağıdaki gibi özetlenmesi mümkün:

Siyasi alanda “seçilmiş ve meşru” bir hükümetle, devlet alanında “seçilmemiş”, “hesap sorulamaz” ve “konspiratif bir örgüt” arasında bir kavga var. Bu kavgaya bulaşılacaksa “bir miktar kirlenmeyi” göze alarak bu tartışmaya “hükümet” tarafından bulaşmak, yani bir yandan hükümetin “meşru” bir hükümet olduğu kabulünden giderek hükümeti savunmak”, diğer yandan da onu“ yolsuzluk iddialarını silikleştirme çabasından vazgeçmeye” çağırmak. Siyaseten alınması gereken tutum budur.

Doğrusu böyle özetlenebilecek bu karşı-görüşün bence en sorgulanabilir tarafı “seçilmiş” olmaktan dolayı “hükümete” atfedilen “meşruiyet” konusudur. İki nedenle. Birincisi AK Parti’nin seçilmişlikten gelen meşruiyeti, eylem ve söylemlerinin tümünü doğrulamaz ve sorgulanmaz kılmaz. İkincisi AK Parti’nin demokratik meşruiyeti tam olarak temsil ettiği söylenemez. Eğer toplum istediği partiyi ve kadroları seçebilmek imkanına sahip bir siyasi partiler ve seçim rejimi altında oy kullanmış olsaydı, seçilen partilerin de gerçekten demokratik bir “meşruiyete” sahip olduklarını iddia edebilirdik. Ama bu ülkede durum bu değil. Ayrıca yargının iktidara hedef alan eylemlerinin tümünü cemaat eylemi olarak tanımlamak, bu kez başka bir gayri meşru tutuma ya da yargının meşruiyetinin sorgulanmasına yol açmaz mı?

Bu nedenlerle ,“seçilmiş olmayı” ve bundan dolayı da “meşruiyet” konusunu abartmamak gerektiğine inanıyorum. Eğer bizdeki demokrasiyi bu çerçevede nitelemek gerekirse, bizdeki demokrasinin “eksik bir demokrasi”, demokratik meşruiyetin de“eksik bir meşruiyet” olduğunu kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yani “eksik bir demokraside, demokratik meşruiyet de eksiktir”. Bu bir.

İkincisi, bu hükümetin en son yaptıklarından giderek nasıl bir hükümet olduğunu yeniden düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Üç bin civarında, aralarında çoğu üst düzey olan polislerin, sayılarını bilememekle birlikte Ergenekon, Balyoz gibi davaları yürüten en önemli savcı ve hakimlerin görevden nasıl alındıklarını  bir düşünün? Eğer bu insanlar gerçekten “cemaat” üyeleri iseler, bu aslında “cemaat”in, Hükümetin tanıdığı bir“örgüt” olduğu anlamına gelmez mi? Bu durumda Hükümetin, iktidara gelirken ve iktidardayken, gücünü, devletin her yerinde bir çeşit “gizli” çalıştığını bildiği bir“örgütle” paylaşmış olduğunu kabul etmemiz gerekir ki bu davranışı “demokratik” bir hükümet tasarrufu olarak nasıl kabul edebiliriz?

Eğer durum böyle değilse, yani hükümet salt kuşkulandığı için bu insanları görevden alıyor ve onları bu kuşkular üzerinden mağdur ediyorsa o zaman da bu hükümetin bu uygulamasını demokrasi bakımından nasıl değerlendirmemiz gerekecektir? “Seçilmiş”bir hükümetin “meşruiyet sınırları içinde yapılıyor” diyerek yapılan haksızlıkları onaylamamız mı gerekecektir?

Üçüncüsü, eğer yukarıda öne sürdüğüm gibi hükümetin meşruiyeti “eksik” bir meşruiyet ise, o zaman onun “dolaşıma soktuğu ya da sokabileceği enformasyonun yolsuzluğun gerçek boyutlarına ve gerçek suçlulara ilişkin güvenirliliğini” hiç mi zedelemeyecektir? Mesela ortaya hiçbir kanıtı konmamış “uluslararası bir komplodur” sözünü sakince sinemize mi çekeceğiz?

Bütün bu nedenlerle ben içine sürüklenmekte olduğumuz tartışma konularını iflas etmekte olan “eksik bir demokrasi”nin yarattığı konular olarak görüyorum. İmza metnine tabii ki itiraz edilebilir ve gerçekten de bu metinde tartışılması gereken ifadelerde vardır. Ama yine de bu metnin ne “cemaate” ve ne de “hükümete” bakan, aslında“üçüncü bir göz arayan” bir metin olması bakımından değerlendirilmesinin uygun olacağını düşünüyorum.

Kabul etmek gerekir ki hükümetin yarattığı hegemonik ortamda yapılan bu tartışma, hükümet çevrelerinin bizim de kendilerinin yanında yer almamızı sağlayacak bir hat üzerinde evrilmektedir. Oysa durum bir çok bakımdan açıktır. Seksen yıl bu sistemin cefasını çekmiş “Müslümanları” temsilen iktidara gelen bu siyasi elit bir çok olumlu iş yapmış olmasına rağmen sonunda iktidar işini yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Bu bulaşıklıkta hükümetin yanında durup onu yalnızca yolsuzluk iddialarını silikleştirme çabasından vazgeçmeye çağırmak yeterli bir siyasi duruş değildir aynı zamanda toplumu (imza metninde de belirtildiği gibi) “Devlet yapılanması içindeki yasadışı tüm odakların açığa çıkartılması” için “daha fazla demokrasi ve daha fazla şeffaflık” talebine destek vermeye çağırmak da bir siyasettir.

İmza metnini bu çerçevede okumamız neden mümkün olmasın ki?

http://serbestiyet.com/hukumet-mi-cemaat-mi-2/

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums