CHP’de siyaset

  • 20.04.2013 00:00

 Her ne kadar “medyaya konuşmayın” talimatına uymadığı için Kılıçdaroğlu’nun Gülseren Onanç’tan Başkan Yardımcılığı’ndan istifa etmesini istemiş olduğu yazılsa da bu istifa talebinin bence çok daha açık bir nedeni var.

Onanç’ın, KONDA’nın anketlerine yansıyan, CHP’li tabanın çözüm sürecini yüzde 60-65 civarında destekliyor olduğunu faş etmesi.


Çünkü bu istatistik açıkça CHP yönetiminin bırakın bütün ülkede çözüm sürecini destekleyen toplum kesimleriyle olanı, kendi tabanıyla bile olan bağının kopmuş olduğunu gösteriyor.
 Bu gerçeği medya önünde faş etmenin, bir parti başkanı ve parti yönetimince affedilmesinin mümkün olmayan bir davranış olacağı da sanırım yeterince açık.

Bu toplumun tarihinde Cumhuriyet’le birlikte açılan parantezin kapanmakta olduğunu söylüyoruz ama Cumhuriyet’i kuran elitlerin Cumhuriyet okullarında kendini savunan bir kimlik üretmiş olduğu da bu tarihin bir gerçeği.

Kendini toplumda “daha aydın”“daha medeni”“daha ilerici” gören bu kesimlerin ezberinde Müslümanlarla ilgili “cahil”“irticacı” ve “gerici” algısı öyle kolay kolay silinip gidecek bir algı değil. O nedenle de CHP yönetimine yansımış bu anlayışın da Türkiye siyasetine yansımaması da mümkün değil.

CHP’nin parti olarak AKP ile derdi de bu çarpık algıdan kaynaklanıyor. Bu, “cahil”“irticacı” ve“gerici” insanlarla aynı çatı altında bile durmak zül gelirken, hasbelkader, rüşvetle, beyaz eşyayla, kömürle aldattığı kitlelerce iktidar yapılması kabul edilebilir bir durum değil. Kılıçdaroğlu’nun siyaset olarak bellediği, “AKP ne derse onun tersini söyle” siyasetinin arka planında da sanırım bu ruh hâli var.


Oysa bu siyaset, siyasetsizliğin de ta kendisi. Çünkü siyaset her şeyden önce karşındakini “ikna etmekle” ilgili bir faaliyettir ve bu nedenle de kaçınılmaz olarak karşındakiyle görüşmeyi, tartışmayı ve konuşmayı ima eder.
 Bir siyasi partinin siyaseti böylesine bir “siyasetsizliğe” kilitlemiş olması sanırım bu ruh hâliyle ilgili.

Böyle çarpık bir toplumsal algıyla yaralı olan kişiliklerin siyaset olarak ortaya döktükleri de kibirli, yukarıdan bakan, paylayan ve nefret diliyle bezenmiş bir söylem. Kürtlerle Türkleri eşit görmek istemeyen Birgül Aymar Güler, partili arkadaşına “CIA Ajanı” diyen Dilek Akagün Yılmaz ve oldukça sık haddini aşan ve son olarak da BDP’yi çokuluslu şirketlerin kiralık iktidarlarının maşası olarak niteleyen Emine Ülker Tarhan denen hanımlar. Biliyorum yalnızca bunlar da değil, daha birçokları da var bu “yeni CHP” denen tuhaf siyasi partinin saflarında.


Peki ama kim bunlar?

Hiç kimseye böyle bir soru sormayı doğru bulan biri değilim. Herkesin düşündüğünü söylemeye hakkı var. Ama milletvekili olmanın meşruiyetinin yalnızca başkana olan yakınlıktan kaynaklandığı, milletvekilliğinin milletin vekilliği ile bir ilgisi olmadığı bilinen şu siyaset alanımızda insan böyle bir tarza sahip olanlara hakikaten siz kimsiniz diye sormak ihtiyacını hissediyor.


Gülseren Onanç
 doğru olanı yaptı. Bu onu milletin vekili yaptı. Çünkü o, milletin çoğunluğunun yarasını hissetti ve söyleyeceğini söyledi. İnsan CHP’yi düşündüğünde, orada Gülseren Onanç gibi düşündüğünü bildiği dostları düşündüğünde “Haydi siz de düşündüklerinizi söyleyin, bu bir fırsat, bu inandığınız siyasetin bir gereği, bir daha milletvekili olamazsanız bile, hiç olmasa bir kerelik de olsa milletin vekili olun. Milletin özlediği özgürlüğü, barışı, eşitliği savunun. Bilin ki bu sizi AKP’li de yapmaz. Yapsa yapsa özgürlüğü, eşitliği ve barışı savunan gerçek sol siyasetçiler yapar” demek istiyor insan.

Duyan olur mu dersiniz?


erolkatircioglu@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums