Bir kere daha İDO

  • 17.11.2012 00:00

 Bize de bu düşüyor belki hayatta. Yapılanlara itiraz etmek. Tabii yapılanlara deyince bütün yapılanlara diye anlamanız gerekmiyor bence. Çünkü yapılan her şeye itiraz ediyor da değilim. Aksine doğruya doğru eğriye eğri demeye çalışıyorum kendimce. Ama işte yine de yazdığım yazıları yan yana getirdiğimde itirazi yazılar oldukları da ortada.

Bu benim bu konuda yazacağım son yazı olacak (ilki 21 nisa…n, ikincisi ise 25 Ekim 2012’de bu köşede yayınlanmıştı). Bu, İDO konusunda. Bazı düşüncelerimi tekrar edecek olabilirim. Ama yapılan özelleştirmenin yanlış yapılmış bir özelleştirme olduğunu ve potansiyel olarak da kamu aleyhine sonuçlar üreteceğini bir kez daha söylemek durumundayım.

Geçenlerde konuyla ilgili Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı ile yapılmış bir söyleşi yayımlandı Radikal gazetesinde (12.11.2012). Kaldırımcı açık ve net bir biçimde durumu özetledi: “Özelleştirme öncesi ihaleye çıkılırken, daha rekabetçi, tüketici açısından olumsuzluğu olmayacak bir model veya ayrıntı geliştirilebilirdi. Bizim kurul görüşümüz de bu yönde. Daha rekabetçi bir modelde özelleştirme yapılsın dedik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu özelleştirmeyi yaptı ve pratikte bunun (söylediğimiz modelin) mümkün olmadığı bildirildi”.

Yani Sayın Kaldırımcı diyor ki; daha rekabetçi bir modelde özelleştirme yapılsın dedik ama İstanbul Belediyesi öyle yapmadı. Zaten bizim buradaki görevimiz de “görüş bildirmek”“dayatma yapmamız” da mümkün değil. O nedenle de bu durum ortaya çıktı.

Doğrusu bu cümlelerden siz, “ Rekabet Kurumu da Akın’a (yani İDO’ya) destek verdi” diye bir cümle üretebilir misiniz bilmiyorum ama işte Radikal gazetesi bunu yapmış. Neden ve niçin yapmış orası beni şimdilik ilgilendirmiyor. Ama Sayın Kaldırımcı’nın verdiği söyleşiden çıkarılabilecek böyle bir cümle olamaz.

Ama şu söylenebilir: Yine Kaldırımcı’nın “İDO’da başkasının piyasaya girmesi konusunda hukuki engel var diye anlamak lazım. Çünkü o bölgede işletmecilik yapma hakkı bir firmaya verilmiş” ifadesinden giderek, Rekabet Kurumu’nun Akın’a destek verdiği şeklinde yorumlanmış olabilir.

Ama bu cümleyi de böyle yorumlamak biraz söyleneni çarpıtma riski taşımıyor mu? Çünkü bir belediye “yasal olmayan bir biçimde” de olsa bir başka kuruluşa bir bölgede işletme yapma hakkı vermişse ve bu hak kullanımı şu anda yürürlükteyse, burada aynı bölgede işletme yapmak isteyen bir başka şirket bakımından hukuki bir engel olmadığını söyleyebilir miyiz? Tabii ki var. Ama bu hak, yasal olmayan, daha doğrusu gerek 4046 sayılı Özelleştirme ve gerekse 4054 sayılı rekabeti Koruma Yasası’na aykırılık taşıyan bir biçimde verilmişse orada tabii ki yaratılmış bir giriş engeli olacaktır ve bu haksız hukuksuz yaratılmış engel de tartışma konusu olacaktır. Zaten bugünkü durum da budur.


Kimsenin işine taş koymak değil niyetim. Ama toplumun adalet duygusunu zedeleyecek hukuksuzlukların daha büyük hukuksuzluklara yol açmaması için yanlış gördüklerime de itiraz etmek durumundayım.

Şimdi bu durumu nasıl çözeriz diye düşünmeye başlarsak belki de Kaldırımcı’nın bir vurgusundan yola çıkarak bunu yapabiliriz. Kaldırımcı diyor ki “Şu andaki şikâyetleri, (şirketin) işletmecilik, yönetim tarzı kaynaklı olarak yorumluyorum”. Evet bu böyle. Çünkü yapılan, yanlış bir özelleştirmeyle bir tekel hakkı verilmiş olsa da, işletme yönetiminin bu hakkı nasıl kullanacağı çok önemli. Yönetim bu tekel hakkını ve olanağını fiyatları tekelci bir düzeyde tutarak da kullanabilir, daha makul, yaptığı yatırımı daha uzun vadede amorti edebilecek bir rekabetçi fiyat düzeyinde de tutabilir. Bu tercih tamamen yönetimin kararıdır ve yönetimin de şimdiye kadar yaptığının birinci şık üzerinden olmasından da bu sorun ortaya çıkmıştır.

Peki, ama fiyatların nerede oluşacağı kararı birden fazla işletmenin olduğu arz ve talep güçleri tarafından değil de İDO yönetimi tarafından verileceğine göre, bu durumda toplumun şikâyet etmeyeceği makul bir fiyat nasıl bulunabilir? Bence sorun budur ve bu sorunun çözülmesi fiyatların makul düzeylerde oluşmasını sağlayacak bir “regülatör kuruluşun” işin içine girmesiyle sağlanabilir. Yine Kaldırımcı’nın söylediği gibi Rekabet Kurumu “fiyat denetim kurumu” olmadığına göre bu kurumun “tüketicilerin ve işletmeci kuruluşun” da içinde yer alacağı yeni bir kuruluş olması gerekir. Bunu yapmak gerekir ve bu böyle yapıldığında da topluma daha demokratik bir işletmeciliğin de mümkün olabileceği gösterilmiş olur.


İDO
 yönetimine düşen de bence budur...


erolkatircioglu@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums