Erdoğanın İslam İmparatorluğu hayalleri hüsranla sonuçlanacak

  • 9.01.2020 00:00

 İnsanoğlu içinde yaşamakta olduğu olayları kendi zaman dilimi içerisinde değerlendirme eğilimindedir. Günlük yaşayan bir varlık için bu doğal bir sonuçtur ama tarihsel olaylara dönüp değerlendirme yaptığınızda, içinde yaşanan”an”ı aşan sonuçların zaman içinde acı bir şekilde ortaya çıktığını görürsünüz. Ülkelerin varlığı “an”la sınırlı değildir ve kırılma noktaları çok sert bir şekilde ortaya çıkar.

Osmanlı’nın son dönemi bunun açık örneğidir mesela. Bütün Avrupa güçleri ve Rusya, Osmanlı’nın askeri ve ekonomik olarak bittiğini biliyordu ama kendi aralarındaki denge 600 yıllık son dönem ömrünün biraz daha uzun olmasını sağladı. Bu arada bedeli Anadolu’nun kadim halkları, başta Ermeniler olmak üzere gayri-Müslimler ödedi.

Bugün Türkiye maalesef benzer bir rotaya girmiş görünüyor. Rusya ile yaşadığı tarihi sorunları ve bunların tekrar etme olasılığını yok sayarak kendisini Moskova’ya emanet etmiş görünüyor. Erdoğan’ın onca atıp tutmasına rağmen gerek Suriye’de, gerek Libya’da Moskova’nın izin verdiği kadar olabiliyor.

Şimdi enerji kaynaklarına ulaşmak, Akdeniz’de söz sahibi olmak ve Libya’daki müteahhit alacaklarını sağlama bağlamak hayaliyle Katar parasıyla yeni bir maceraya girişmeye hazırlanıyor. Bunu yaparken bir gözüyle de iç politikaya bakıyor çünkü muhafazakar tabanı için “Cihad” önem taşıyor, elbette Erdoğan’ın kendisi için de… Misrata’dan sorumlu komutan Faraj Mustafa’nın deyimiyle “İslam ümmetinin aslanı...”

Bir ülkeninin dış politikasını kör ideolojilere bağlı olarak yönetmek büyük risk taşır. İttihat ve Terakki Osmanlısı veya Hitler Almanya'sı bunun sonuçlarının açık göstergesidir. Erdoğan, Enver Paşa gibi gerçekleşmesi mümkün olmayan bir İslam İmparatorluğu peşinde koşuyor. İmkansız çünkü Türkiye ekonomisi içeride hızla çöküyor, Katar desteğiyle bile bu tip maceraları devam ettirmesi çok zor, ikincisi İslam alemi diye bir bütün yok. İslam ulus-devletleri içinde Erdoğan gibi düşünen Müslüman Kardeşler hareketleri var sadece… Hepsi de yoksulluk, cehalet içinde sürünürken liderleri keyif çatan ve bütün suçu Batı’ya atan ülkeler.

Erdoğan’ın imkansız hayali İslam coğrafyasına daha fazla kan, ölüm ve yoksulluk getirmekle sonuçlanacak ve Türkiye’yi içinden çıkması imkansız bir batağa sokacak. Libya’da sıkıntı yaratması mümkün ama sonuç alması mümkün değil. Neden mi?

Askeri olarak Metin Gürcan Al-Monitor’daki köşesinde net biçimde açıklamış. Türkiye’nin Libya’ya göndereceği birlikleri ve Trablus’u güven altına alabilmesi için bir deniz üssü ve Hafter güçlerine karşı bölgede uçuşa yasak bir hava sahası yaratması şart. Bunun için altı ile sekiz arası F-16 Block 50 jeti, bir AWACS, en az bir fırkateyn, bir denizaltı ve iki-üç savaş gemisi ayrıca 3 bin muharip güce ihtiyacı var…

Ayrıca Türkiye’yi Katar dışında destekleyen bir ülke yok. Müslüman Kardeşler etkisi nedeniyle Cezayir ve Tunus, Türkiye’ye sıcak baksa da askeri harekatını desteklemiyor. ABD Başkanı Trump, Suriye’nin aksine Türkiye müdahalesine karşı, başta İtalya ve Fransa olmak üzere Avrupa Birliği karşı… Mısır askeri olarak Hafter’i destekliyor. Gürcan’a göre, Tunus’un hava ve deniz desteği olmadan Türkiye’nin Saraj güçlerine istediği desteği vermesi imkansız.

Türkiye, Saraj güçlerine SİHA (Silahlı, İnsansız Hava Aracı) veriyor ama Mısır’ın Hafter’e sağladığı “drone katili” olarak bilinen Rus yapımı Pantsir-1 füzeleri bunların etkin kullanımını engelliyor. Özetle, Türkiye Amerika veya İngiltere gibi deniz aşırı savaşa girecek güç ve çapta bir ülke değil. Gerçek bu. Buna rağmen bu maceraya atılması yıllar sürecek kanlı bir bataklığa dönüşme ihtimali taşıyor.

Üstüne üstlük, Rus paralı askerleri desteğindeki Hafter güçleri Saraj güçlerine ağır bir darbe indirerek Sirte’yi kolaylıkla aldı. Saraj komutanları Sirte deneyiminin ardından askeri birliklerini düşmanla işbirliği konusunda sert bir şekilde uyarmak zorunda kaldı çünkü Sirte’de bazı birlikler tam da bunu yaptı.

Sirte, Libya Merkez Bankası ve İçişleri Bakanı Fethi Başağa gibi GNA’nın temel ve güçlü aktörlerine ev sahipliği yapan Mistra için son savunma hattı kabul ediliyordu. Trablus’a doğru ilerleyen Hafter güçleri, Saraj’a sadece belli cepcikler bırakmış durumda. Hafter, Libya’nın yüzde 95’ini kabul ediyor ve Trablus, Misrata ve Zaviya kentlerini kuşatmış durumda. Türkiye’nin sağlayacağı Cihatçı desteği Trablus’un düşmesini geciktirebilir ama önleyemez gibi görünüyor…

Bu tabloda Türkiye’nin eline kalan daha fazla düşman, daha fazla Müslüman kanı dökülmesi ve daha ağır ve ekonomik tablo olacaktır. O da iyimser tahminle… Yaşayıp göreceğiz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums