IŞİD’in çocukları

  • 28.07.2019 00:00

 Çölden esen kuru ama kavurucu bir sıcağın eşliğinde ulaşıyoruz Roj Kampı’na. Burası her milletten IŞİD’li kadın ve çocukların tutulduğu, derme çatma çadırlardan oluşmuş bir kamp.

Kamp sorumlusu bizi karşılayıp konteynerden yapılma ofisine alıyor. IŞİD’li kadın ve çocuklarla konuşup Suriye’ye geliş amaçlarını, ülkelerine dönüş umutlarını, çocukların durumunu anlamaya çalışmak istiyoruz. (Erkeklerin durumu belli: Sünni İslam’ı hâkim kılmak, bitmeyen cinsel iştahlarını masum insanların eşleri ve kızları üzerinde doyurmak, vahşi insan öldürme veya işkence etme arzularını tatmin etmek, gerçek İslam’ı yaşamak, zalim Esad’a karşı Suriye halkına yardım etmek gibi geniş bir yelpaze var önümüzde…)

Çadırların bir bölümünde Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Örgütü’nün damgaları var ama kampların bakımı konusunda uluslararası toplumun bir kuruş katkısı yok henüz.

 

 

On binlerce kadın ve çocuğun bakımı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin sırtında, sayıları 12 bin 500 olarak ifade edilen IŞİD’li erkek tutuklularla birlikte. Bu kampta toplam 529 aile var, çoğunluk en az üç çocuklu…

Türkiye kökenli IŞİD’li kadınlar ile yabancı kadınlar sırayla görüşmeye geliyorlar ama konuşmama kararı almışlar. Özellikle siyah başörtülü Türk asıllı Belçika vatandaşı bir kadın ismini bile vermiyor bize. Nedenini kimi gazetecilerin anlattıklarını çarpıtması olarak açıklasalar da, asıl neden kamuoyunda bilinir olmalarının geri dönüş şanslarını azaltacağına inanmaları…
 

 

Hızlı trafik içinde mor-eflatun karışımı çarşafı ve başörtüsü, şık güneş gözlüğüyle uzun boylu bir hanım giriyor ofise… Kampın ünlü Fransız’ı Emily ile isim karışıklığı sonucu gelmiş. Moldovalı Gagavuz Türkü… Eşi İstanbul’da lüks villa inşaatıyla uğraşırmış. Eşinin ailesi hala aynı işle meşgul. Onların maddi desteğiyle kamptaki kantinden istediğini alabildiğini, zor şartlara rağmen nispeten rahat yaşadığını anlatıyor.

 

 

39 yaşında olduğunu söyleyen bu kadın dört çocuğu ile kampta. En büyük oğlu 17 yaşında. Kamp sorumlusuna oğlu 18 yaşına gelince ne olacak diye sorduğumda omzunu silkiyor ve “Kalmaya devam edecek” cevabı veriyor.

Yanlış Emily, eşiyle 19 yaşındayken İstanbul’da tanışıp evlendiklerini, hızlı bir hayatları olduğunu anlatıyor: “Reina’dan çıkmazdık” diyor. “Modern, istediğini giyen bir kadındım” diye ekliyor…

Sonra kayınpederinin İslam üzerine telkinleri başlamış: İslam’da kadınlar kollarını açık bırakan kıyafetler giymez, göğüs dekoltelerini kapatır, gibi… Belki de eşi çocuklardan sonra da gece hayatına devam eden Emily, kayınpederinin etkisiyle İslamı seçmiş. Anladığım kadarıyla o da eşini etkilemiş muhafazakâr yaşam konusunda. Eşinin radikal bir arkadaşının etkisine kadar sürmüş bir yaşam.

 

 

Suriye’ye gerçek İslam’ın yaşandığı inancıyla gelmişler. Gelir gelmez her yabancı gibi pasaportlarına IŞİD tarafından el konulmuş. Rakka’ya yerleşmişler. Kafa kesmeleri, kırbaçlamaları görüp rahatsız olup olmadığını sorduğumuzda eşinin kıskanç olduğu için sokağa çıkmasına izin vermediğini, olanların bir kısmını ancak komşularından duyduğunu söylüyor. Kaçakçılarla anlaşıp Türkiye’ye kaçmaya çalışırken 2017’de yakalanmışlar. Eşi cezaevinde, kendisi çocuklarıyla kampta. Çocukları Kürt yönetimin kurduğu okula devam ediyor.

 

 

Ardından Danimarka’dan eşiyle çıkıp Rojava’ya gelen gencecik Kürt kızı Yağmur Kılıç geliyor. Danimarka’da oturma izni var ama vatandaş değil. Eşi Fas asıllı Danimarkalı…

Gerçek İslam’ı yaşamak için gelenlerden olduğunu iddia ediyor. Babası Danimarka’da HDP yönetiminde yer alan genç bir kadının Kürtlerin kökünü kazımak için yola çıkan bir hareket içinde ne işi var diye sormadan edemiyor insan kendi zihninde...

Yüz ifadelerimizden anlıyor olsa gerek sessiz sorularımızı eşinin kendisini kandırdığını söylüyor fazla detaylandırmadan… Ancak eşine öfkeli olduğunu konuşma boyunca adını hiç anmamasından, sürekli babasından bahsetmesinden, “Babam beni bırakmaz. Ben gider Konya’da babamla yaşarım” demesinden anlıyorum.

Bir an önce buradan çıkmak, Türkiye’ye gitmek istiyor… Babasının yanına. Babasının kendisi için Danimarka’yı bırakıp Konya’ya yerleşeceğini söylüyor. Sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu için tek umudu, Türkiye… Kimi Kürtlerin Irak’a gidebildiğini, kendisinin ise kampta kısılıp kaldığını anlatıyor gözyaşları içinde. 2017’de nehri yüzerek geçip önceden görüştükleri YPG’ye teslim olduklarını söylüyor. Görüşmenin sonunda diğer kadınlar gibi o da gözyaşlarını tutamıyor, ağlayarak ayrılıyor yanımızdan.
 

 

Kamplarda Türk kadın ve çocuklar var. İsteyen her ülke bu insanları geri alabiliyor. Komutan Mazlum Kobane, bu insanları bırakmaları için Türkiye’nin kendilerini muhatap alması gerektiğini belirtiyor, “Her ülke gibi gelip resmi belgeleri doldurmaları ve işlemleri tamamlayıp vatandaşlarını almaları şart” diyor. Ankara’nın bölgeyi terörist yapılanma olarak nitelendirdiği bu dönemde bu şartın yerine gelmesi imkânsız elbette…

Peki, ne olacak? Belçika’dan buralara gelen ve siyah başörtüsünden inançlarında hala radikal olduğu anlaşılan Selin Yıldız, dil konusunda kafaları karışmasın gerekçesiyle çocuklarını kampın okuluna göndermiyor, “Arapça biliyorlar, Belçika’da Flamanca okuyacaklar” diyor ama açıkça çocuklarının Kürtçe öğrenmesini istemediği belli oluyor…

Roj, Al Hol’e göre daha “liberal” kadınların ağırlıkta olduğu bir kamp. Mor başörtüleri bunun göstergesi zaten. Biz Rojava’dayken Al Hol’daki bir kadın başörtüsü takmayan kızını boğarak öldürdü, bir gün sonra kampa IŞİD’in siyah bayrağı çekilip çevresinde çocuklarla gösteriler yapıldı.

 

 

Bu çocuklar annelerinin elinde zehirli bir ideoloji ve nefret duygularıyla yetişiyor. Kampta kaldıkları her gün daha fazla bu etkiye açık kalmaları anlamına geliyor. Kamplar yeni IŞİD’li savaşçıların eğitim merkezi işlevi görüyor bir anlamda. Bu çocuklar bir gün ülkelerine döner mi, dönerse toplum için ne gibi bir tehdit oluştururlar cevabı belirsiz sorular…

Rojava yönetiminin UNİCEF ile Cenevre’de imzaladığı anlaşma bu açıdan önemli. Mazlum Kobane’nin Birleşmiş Milletler’in siyasi temsilcilerinin katılması nedeniyle önem verdiği bu anlaşma Rojava’nın uluslararası izolasyonunu kırmada bir dönüm noktası olduğu kadar, binlerce kişinin rehabilitasyonu yolunda önemli bir adım olabilir.

IŞİD’le silahlı savaş şu an için bitmiş olabilir ama IŞİD’in yeniden üzerinde yükseleceği temeller yerli yerinde duruyor. Başta Avrupa, tüm dünya bu gerçeği görür ve gerekli adımları atar umarım...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums