- 9.02.2016 00:00
Stanford/Palo Alto- Sahnede Spotlight filminin gerçek kahramanları var. Yanlarındaki iki kadından biri Panama Papers'ın kahramanlarından, diğeri karides ticaretinde köle emeğini ortaya çıkaran gazetecilerden biri. Stanford Üniversitesi'nde gazeteciliği ve mesleğin geleceğini konuşuyoruz.
Stanford'a 28 yıl önce geldiğimde Türkiye tam anlamıyla az gelişmiş bir ülkeydi. Tüketim anlamında gelişmiş ülkelerin gerisindeydi ama demokrasi, hukuk ve insan hakları konusunda çok daha gerideydi. Düne kadar AKP'nin karşısında olup bugün Erdoğan'a yaklaşan Ulusalcılardan farkımız buydu. Ben ve benim gibi düşünen insanlar, bu ülkenin inanan insanlarına, Kürtlerine, Alevilerine, eşcinsellerine eşitlik sağlamadan bu ülkenin gerçek demokrasi olmayacağına inanıyorduk.
Avrupa Birliği ivmesi, dönem dönem bizim de kuşkuyla baktığımız muhafazakârların demokratik ilkeye sahip çıkacağı konusunda önemli bir sigortaydı. Avrupa Birliği, sadece Türkiye'yi değil, kendi kuruluş felsefesini de sarsacak kararlara imza attı ki, bunun bedelini ağır bir şekilde ödüyoruz.
Bu arada kaybettiğimiz sadece demokrasi, insan hakları olmadı. Ahlakımızı, değerlerimizi kaybettik. Bu toplum, yönetici kadrosu için ‘Çalıyor ama çalışıyor' diyecek noktaya geldi. Çalmayana aptal muamelesi yapılmaya başladı.
Türkiye'de bir arsayı ucuza kapatıp ardından imar planı çıkarmak yetenek ve akıllılık kabul edilirken, çocukların bir program yazıp milyar dolarlık servetler yarattığı bir ortamdayım. Google'da Stanford'da gerçekleştirilen icatlar diye yazıp araştırırsanız, ne demek istediğimi daha iyi anlarsanız.
Her türlü yaratıcılıktan uzak bir toplumdayız. Dünya daha iyi matematik, fizik öğrenen çocuklar yetiştirmek derdindeyken bizim tek derdimiz maalesef Hz. Muhammed'in hayatını ezberleyen çocuklar yetiştirmek. Bugünün dünyasında Hz. Muhammed'in veya Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını iyi bilmek size bir avantaj sağlamıyor veya hayatınızı daha iyi ya da kaliteli yaşamanızı sağlamıyor.
Çocuklarınız yarın teknolojinin ve zenginliğin üretildiği üniversitelere girmek istediğinde kimse onlara Hz. Muhammed'in ya da Mustafa Kemal'in hayatını sormayacak. Kapalı bir ekonomide ilerleyip yükselmenize yardımcı olacak bu bilgilerin, gerçek zenginliğin üretildiği toplumlarda fazla bir önem ve değeri yok.
Ama çocuklarınıza matematik, fizik veya yabancı dil öğretme imkanınız yoksa, onları her söylediğinize inanacak koyunlar gibi yetiştirmek istiyorsanız, onları hayatta karşılığı olmayan hikayelerle yetiştirisiniz. Türkiye'nin bugün yaptığı da bu.
Bana inanmıyorsanız, Google'da Stanford ve Boğaziçi diye yazın, aradaki farkı gözlerinizle görün. O gördüğünüz sadece eğitim farkı olmayacak. İki ülkenin bugünkü ve yakın gelecekteki yaşam kaliteleri arasındaki farkın da göstergesi olacak.
Türkiye, yolsuzluğa, hırsızlığa ve yalana dayalı sistemi ile gelecek 50-100 yılın kaybedeni. AKP iktidarında kaybedilen bu zamanın telafisi kolay olmayacak. Türkiye halkı gelecek yılları 1980 ve 90'ların koşullarında yaşamaya alıştırsın kendini. Kendi eden, kendi bulur.
Yorum Yap