- 29.03.2016 00:00
Türkiye, Suriye iç savaşını El Kaide uzantısı köktendinci gruplarla yönetmeye kalktığından itibaren, bölge uzmanları büyük bir tehlikeye dikkat çekti: Pakistanlaşmak…
Pakistan önceki gün büyük bir bombayla sarsıldı. Paskalya kutlamasına giden Hıristiyanları hedefleyen saldırı çoğunluğu çocuk 70 kişinin ölümüne, 300 kişinin yaralanmasına neden oldu. Saldırıyı Pakistan Taliban'ından ayrılmış Cemaat-ül Ahrar örgütü üstlendi.
Pakistan'daki bombalı saldırının haberlerini okurken haber sitelerine Gaziantep'te IŞİD'li beş canlı bombanın yakalandığı haberi düştü.
Uzun zamandır özellikle Amerikan medyasında başta IŞİD olmak üzere Cihatçı örgütlerin Türkiye'de eğitim, lojistik kampı kurduğu, özel güvenli evlere sahip olduğuna ilişkine haberleri okuyorduk. Artık bu dünyanın bildiği bir gerçek. Bu militanlar, IŞİD denetimindeki Menbic Cebi'nden Türkiye'ye geçişlerini sürdürüp ülkemizde ve Avrupa'da bombalı saldırılarını devam ettiriyor.
Amerikan yönetimi şimdi Ankara'yı Bu bölgeyi Kürt denetimine bırakma konusunda iknaya uğraşıyor. YPG'nin eline geçen IŞİD'li canlı bombanın itirafları, yakalanan IŞİD'lilerin üzerinden çıkan Türkiye menşeili kimlikler, AKP'nin işini zorlaştırıyor.
Bölgeyi yakından takip eden Türkiye'nin Musul eski Başkonsolosu Aydın Selcen, Cumhuriyet'e verdiği söyleşide, yaklaşmakta olan tehlikenin ipuçlarını veriyor:
“Antakya, Kilis, Suruç, bu yay üzerindeki cihatçı silahlı direnişçiler, Nusra başta olmak üzere, ateşkesten sonra baskılanınca Türkiye'ye yaslanmayacaklar mı? Bu büyük bir tehlike değil mi? Hele Hatay'ın üzerine titrenmesi gereken kendine özgü etnik, dinsel demografik yapısı ayrıca dikkate alındığında ‘Merak etmeyin, onlar bizim adımıza rejime karşı savaşıyor, vekâlet savaşı yürütüyoruz' söylemiyle vaziyeti idare edebilecek durumda mıyız halen?
Ateşkesten sonra ve -aslında şu anda da- IŞİD ve El Nusra gibi silahlı örgütler üzerindeki baskı arttıkça bu gruplar Türkiye'nin içine daha çok itilecek. Ankara'da, İstanbul'da, Suruç'ta, Reyhanlı'daki patlamaların tekrar olmayacağına dair hiçbir emareye sahip değiliz.
Bütün bunlar varoluşsal sınamalar, özellikle Suriye ve Irak'taki gelişmeler iyi yönetilemediği takdirde yaşayacaklarımız bildiğimiz anlamda Cumhuriyetimizin sonunu getirilebilir.”
Kürt Sorunu'nu demokratik kurallar içinde çözemeyen, yasal siyasetin yolunu kapatarak bölge halkını PKK'nın kucağına iten, bölgedeki uygulamalarıyla Kürt gençliğinde bastırılması giderek zorlaşan bir intikam duygusu yaratan AKP, Türkiye'yi bir şiddet kazanının içine attı resmen.
Komşudaki bir iç savaştan yararlanma çabası, Pakistan'da olduğu gibi komşunun koşullarını kendi ülkene ithal etmekten başka bir sonuç vermiyor. Sünni İslam âlemini çok iyi tanıdığını iddia eden AKP bu gerçeği göremedi veya görmek istemedi.
Sonuç ortada: Bombalar artık ya Pakistan'da ya da Türkiye'de patlıyor. Bombalı saldırıların bilançosu, iki ülkenin giderek artan benzerliğini ortaya koyuyor. Gerisi palavra…
Yorum Yap