- 11.03.2016 00:00
Ülkenin cumhurbaşkanının eşi Harem'i cariyeler için okul olarak görüyorsa, memleketin içinde bulunduğu hâl hakkında başka söz söylemeye gerek kalmıyor. Bir kadının, kadınların et ve üreme makinesi olarak görüldüğü Harem için övücü sözler söylediği bir ülkede Saray Medyası'nın Kürt siyasetçileri kadın kılığında manşete taşımasından doğal bir şey olabilir mi?
Takvim gazetesi, Siyasal İslamcı'nın zihnini açığa vuruyor aslında. Kadını aşağılık bir kimlik olarak gösterip erkekliği yüceltiyor aklınca. Türklerle Kürtlerin bir arada yaşam imkanını da azaltıyor böylece. Bu ülkede AKP'nin muteber Kürtleri sadece dindar olanlar; Kürt kimliğini Müslüman kimliğinin içinde eritmiş Kürtler saygın Kürtler.
Gel gör ki, toplumsal gerçek öyle değil. Bölgede Kürt kimliğini öne çıkaran insan sayısı tarihte hiç olmadığı kadar yüksek. Suriye'deki gelişmeler, Ankara'nın Suriye Kürtlerine düşmanca tutumu bölge halkının AKP'nin gerçek Kürt politikasını anlamalarına imkân sağladı.
O günden itibaren kopuş hızlandı. Bugün gelinen noktada bir halka karşı açılmış topyekûn bir savaş var. Çocuk-kadın demeden insanlar sığındıkları bodrumlarda diri diri yakılıyor. O bodrumlara girenler katlanılması imkânsız yanık insan eti kokusunun dehşetini anlatıyor.
1915 günümüz koşullarına uyarlanmış bir modeline tanıklık ediyoruz. AKP, sınır boylarını, Kürt yerleşim merkezlerini bombalarla, kıyımlarla boşaltmaya, insansızlaştırma çabası içinde. Tehcir'in modern çağa uyumlu haline tanıklık ediyoruz. Önce Ermenilerden arındırılan Güneydoğu Anadolu bugün de Kürtlerden temizlenmeye çalışılıyor.
Kürt coğrafyasında en az yüzde 50 oy almış olan, İstanbul'da oy patlaması gerçekleştirmiş olan bir partinin lider kadrosu cezaevine atılarak bu işin artık sadece şiddet yoluyla çözüleceğinin mesajı veriliyor.
Yalanlarla beslenen, sadece evinin banka kredi taksitini düşünmek zorunda kalan çoğunluk Kürt'ün başına gelenlere de FETÖ damgasıyla eziyet edilen muhafazakarlara da duyarsız. 1930'ların Almanya'sı gibiyiz bu açıdan. Yarın rejim değişirse çoğunluk Yahudi toplama kamplarından habersiz olduğunu iddia eden Almanlar gibi davranacak: Bilmiyorduk, duymamıştık. Oysa bal gibi biliyor, duyuyor ve görüyorlar.
Kişilik yoksunu tetikçiler, efendilerine yaranmak için bu ülkenin özgür düşünen, farklı duruş gösteren tüm kurum ve insanlarını hedef gösteriyor. Ülke lime lime dökülüyor.
Avrupa Birliği'nin bu tabloda devreye girişi AKP için bir hayat öpücüğü işlevi görecektir kaçınılmaz olarak. Evet, vize muafiyetinin devreye girmesi imkânsızdır ama devreye girmesi çok şart da değildir.
Merkel'in başını çektiği Avrupa Birliği, AKP politikalarını sorgulamadan yaptığı görüşmelerle Erdoğan'ı partisinin tabanında bir kez daha kahraman haline getirmekle kalmamış, Türkiye'nin faşizme yolculuğunu da hızlandırmıştır.
Avrupa Birliği'nin bu duruşu Türkiye'de daha fazla gazete kapatılması, daha fazla insanın tutuklanması ve daha çok kan dökülmesi ile sonuçlanacaktır. Gelecek adına umutlu olmak her geçen gün daha zorlaşıyor maalesef.
Yorum Yap