Mardin'de polis merkezi ve lojmanlarına bombalı araçla saldırı, HDP yöneticilerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin fezlekenin Meclis'e varması, Cumhurbaşkanı'nın yerel mahkemelere “Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayın, direnin. En fazla tazminat öderiz çağrısı, Kayseri'de muhafazakar işadamlarına operasyon, Kürt coğrafyasında yıkım…

Bir de Başbakan Davutoğlu'nun gizlice ve olağanüstü güvenlik önlemleri arasında Şırnak'a gitmesi. Başkan Bush ve Obama da Irak ve Afganistan'a böyle gitmişti, gizlice… Ve elbette Zaman Gazetesi'ne kayyım atanması… Normal bir ülkenin beş yılda yaşayacağı gelişmeler bunlar.

Tablo nettir: AKP ve Erdoğan, iktidarı demokratik yollarla bırakmama kararı almıştır. Boydaklara yapılan operasyon, Paralel Yapı operasyonundan çok, AKP içinde kıpırdanmaya başlayan muhalif çabaları ezme harekâtıdır. “Fişini çektim, çıktım” dediği iddia edilen Gül'e açık mesajdır. Ekonomi bozuldukça, parti içinde homurtular arttıkça, bu operasyonlar şiddetlenerek devam edecektir.

Sonunda Anadolu Müslümanının hali, Naziler'in almaya geldiği Protestan papazdan farksız olmayacak, onlar için sesini yükseltecek kimse kalmayacaktır.

Erdoğan, Anayasa Mahkemesi kararının uluslararası hukuk normlarına uygun olduğunun farkında. Kendi döneminde yapılan değişikliklerle, uluslararası normlar anayasayı bile bağlayıcı hale getirildi. Ne diyor, hâkimlere:

“Şimdi birinci mahkemeye gittiğine göre, eğer birinci mahkeme kalkar da kararında diretirse Anayasa Mahkemesi'nin verebileceği hiçbir karar yoktur. Nereye gider bu? Bundan sonra isterlerse AİHM'ye gidebilirler. AİHM, eğer Anayasa Mahkemesi'nin verdiği istikamette bir karar verirse, o da sadece tazminat bakımından bağlayıcıdır.”

Sen gerekirse hukuku çiğne, parası neyse öderiz yaklaşımının çıplak dışa vurumu.

Giderek yalnızlaşan, köşeye sıkışan bir siyasinin, birlikte yola çıktığı arkadaşları dâhil herkesi düşman, hain görme yaklaşımı.

Avrupa Birliği'nin hiçbir zaman sindirilememiş değerlerinin toptan inkârı: Veririz parasını sustururuz, euro adaletten güçlüdür halinin en kaba ifadesi.

Artık hiç bir alanı boş bırakamaz, hiç kimseye eski yol arkadaşım diye vefa göstermez. Rubiko'nu geçti. Bundan sonra sadece kendisine tam biat edenler ile ötekiler var. Ötekiler operasyonla, gözaltıyla, kayyımla bir şekilde susturulmayı hak eden ekip.

Anayasa Mahkemesi surlarda bir gedik açma çabası olarak görüldü ve tüm gücüyle karşı saldırıya geçti. Artık Türkiye'de Anayasa Mahkemesi ve kararlarının bir hükmü kalmamıştır. Bu da anayasal düzenin askıya alınmış olduğunun açık bir göstergesidir.

HSYK bu yapısıyla orada olduğu, iktidarı rahatsız eden hâkimler anında kendini başka bir görevde bulduğu için, hiçbir mahkeme, hiçbir yargıç AKP'yi rahatsız edecek Anayasa Mahkemesi kararına uymayacaktır.

Gelinen nokta, demokrasinin sonunu işaret etmektedir. Artık otoriter bir sistemi aşmış bulunuyoruz maalesef. Hukuk rafa kalkmışsa, söylenecek fazla söz de yoktur zaten.