Varolmanın dayanılmaz hafifliği

  • 29.10.2015 00:00

 Eğer ölümden sonraki hayata veya aynı hayatı farklı biçimlerde tekrar tekrar yaşadığınıza inanıyorsanız, bugünün Türkiye’sinde yaşananları çok fazla problem yapmamanız normaldir. Bir dahaki sefere, daha iyisini yaşayacağınıza inanabilirsiniz...

Ama hayatı bir kerelik bir deneyim olarak görüyor ve bunun size düşen kısmını bedel ödeyerek geçirmeyi kabul ediyorsanız, ülkenizi, insanlarınızı seviyor, inandığınız değerlere sonuna kadar sahip çıkıyorsunuzdur.
 
Descartes’ın “Düşünüyorum, o halde varım” önermesi, farklı siyasi akımlar ve felsefeciler tarafından çok farklı şekillerde yorumlanmıştır. Burada önemli olan vurgu bence ‘düşünüyorum’ vurgusudur. İnsanın düşünme kabiliyeti onu diğer canlılardan ayırmakla kalmamış, bu yeteneği nasıl kullandığında bağlı olarak diğer insanlardan da ayırmıştır.

Düşünen, dünyayı takip eden, bir fikri savunan insanlara entellektüel diyoruz. Entellektüel dediğiniz insanlar, eğitimin kendilerine sağladığı bu imkanı ya otorite veya güç sahiplerine yalakalık yaparak yani akıllarını kiralayarak kullanabilir veya kendi düşünme yeteneğine sahip çıkarak aklını satın almaya çalışan güce direnir.

ADİL DÜZEN MÜCADELESİ...

Bugün Türkiye’de aklını para karşılığı satan, haksızlık karşısında susan, Türkiye’nin tek demokrasi sınavı 28 Şubat’mışçasına ‘o dönemdeki duruşum beni koruyor’ diyebilenler var.
 
Gazetelere el konulması, Alevi gençlerin evlerinde, cemevlerinde, sokaklarda öldürülmesi onların derdi değil. Hukukun askıya alınmış olması, yolsuzluğun beslediği Drakulaların asalakları olmayı da dert edinmiyorlar.

Görmezden geliyor, yok sayıyorlar.

Yaşamı bir kerelik bir deneyim olarak kabul etmenin net iki sonucu vardır: Ruhunu satma pahasına da olsa, iyi yaşamak, mal-mülk peşinde koşmak veya bu evrendeki kısa yolculuğunu anlamlı kılmak, düşünme yeteneğini özgürce kullanarak daha adil bir düzenin doğması için mücadele etmek.

Bugün Akın İpek’in mülkiyet hakkını vahşice çiğneyenler, ben ve benim gibi binlerce insanı Milan Kundera’nın “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” romanında gayet güzel betimlediği gibi, bir hiçliğe mahkum etmeye çalışıyor.

FİKİR FAHİŞELERİ VAR...

Çekoslavakya’nın Rus işgali öncesi döneminde değilsek bile İç Savaş öncesinin İspanya’sında olduğumuz kesin. Yokluğa, hiçliğe mahkum ederek teslim almaya çalışıyor ruhumuzu. Çok bekler.

Bir cerrah nasıl cam silerse, bir gazeteci de gerekirse limon satar. Ama onurunu satmaz. Bu ülke, onurun çok önemli bir yer olmaktan çıktığı topraklardan biri oldu. Banka hesabının büyüklüğü, onurunun büyüklüğünden daha önemli hale geldi.

Gençlere, hayatın sadece maddi zenginlikten ibaret olmadığı, bir kere uğradığımız bu yerkürede insana, doğaya saygılı olmanın paradan daha önemli olduğunu göstermemiz lazım.

Ahmet Altan’ın dediği gibi, susanlar var. Yazar kılığında, bir hırsız çetesinin erketeliğine soyunmuş, maaş diye soygundan pay alan reziller var. Kendilerini para karşılığında kullandıran fikir fahişeleri var. Görüyoruz, biliyoruz, unutmayacağız.
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums