- 26.09.2015 00:00
(Girit-Hanya)
Ahmet Davutoğlu’nun Avustralya’da Başkan Obama ile görüşmesinin ardından ‘‘Amerika, Suriye politikasında giderek bizim çizgimize geliyor’’ demesinin üzerinden neredeyse iki yıl geçti. Aradan geçen bu zaman zarfında, Washington’ın Suriye’de Türkiye çizgisinden çok PYD çizgisine geldiği ortaya çıktı.
Türkiye’nin cumhurbaşkanı, başbakanı, genelkurmay başkanı hep bir ağızdan ‘‘PYD de, İŞİD gibi terör örgütüdür’’ dedikçe Beyaz Saray’dan, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklama geliyor: PYD terör örgütü değildir.
Amerikan yönetimi, Suriye Kürtlerini eğitiyor, silahlandırıyor, destekliyor. Amerikan desteği sayesinde, Türkiye’nin kesinlikle karşı olduğunu ilan ettiği Kuzey Suriye’nin kurulması an meselesi. Kürt kaynakları, yakında Cerablus’u almak için harekete geçmek üzere olduğunu açıkladı.
Can ve seçim derdine düşmüş AKP iktidarı, bu toprakları Kürt vatandaşlara zindan eder, günler süren sokağa çıkma yasakları ilan eder, seçim sandıklarını manipüle etmeye hazırlanırken bölgemiz baştan aşağı yeniden şekilleniyor. Dış politika vizyonu olarak ‘‘Bölgede Türkiye’den habersiz kuş olmayacak’’ iddiasını ortaya koyanlar, kendi yarattıkları tablonun altında eziliyor.
BÖLGE DEĞİŞİYOR
Amerikan Başkanı ile görüşmek için binbir takla atan, Putin’in önünde dut yemiş bülbüle dönenler, gelişmelerin nereye gideceğini görememenin çaresizliğini yaşıyor.
Girit’ten Balkanlara kadar Osmanlı devletinin yaşadığı ulus-devlet deneyimi bize açıkça gösteriyor ki, milliyetçilik alevi tutuştuğunda bastırmak neredeyse imkansız. Eğer, milliyetçilik duygusunun yayıldığı coğrafyada nüfus çoğunluğu varsa, tek çözümün soykırım, tehcir gibi nüfusu yok etmeye yönelik uygulamalar olduğu biliniyor.
Bugün Kürt ulusçu hareketi, artık Türkiye sınırlarını aşan bir nitelik kazanmış durumda. Girit’e baktığımızda, önce bağımsızlığa sonra Yunanistan ile birleşmeye giden yoldaki isyanların 1800’lerin başlarında ortaya çıkıp yüzyılın sonunda başarıya ulaştığını görüyoruz.
Türkiye, Kürt meselesini demokratik yöntemlerle çözemezse, Kürt hareketinin de benzer bir yolu izlemesi kaçınılmaz hale gelecektir.
TÜRKİYE GÖRMÜYOR
Bu ülkenin birliği korunabilir elbette ama AKP zihniyetiyle değil. Türkiye’nin yeniden Avrupa Birliği standartlarını hedefleyen bir hükümet anlayışına kavuşması şart. Ancak bu, standartlar ışığında herkesin eşit vatandaşlığı ile olacaktır. Rusya’nın Esad’ın hamiliğine soyunduğu bu dönem, belki Akdeniz kıyısında butik bir Alevi devletiyle sonuçlanacak. Putin’in bunu Erdoğan’ın yüzüne söylediği anlaşılıyor. Rus askeri gücü bunu gerçekleştirmek için orada.
Suriye’yi parçalayacak böyle bir bölünme sınırımızda Irak Kürdistan’ı benzeri bir gelişmeyi kaçınılmaz kılacaktır. Amerika’nın en yakın müttefiki rolünü üstlenecek olan bu yapı, uluslararası tanınırlık ve saygıya da sahip olacaktır.
Şu anki enstantane filmin sonunu gösterir nitelikte. Siyasi körler ve stratejik derinlik sahipleri göremiyor sadece.
Yorum Yap