- 23.07.2015 00:00
Ortalık biraz daha karışır, piyasa biraz daha kötüye giderse özellikle İç Anadolu’da MHP’ye kaptırılan oyların bir kısmı geri alınabilir ve yeniden tek başına iktidar yolu açılabilir. Bütün hesapları bu.
Fatih Sultan Mehmet, Constantinople’u kuşattığında kiliselerde papazların meleklerin cinsiyetini tartıştığı öğretilmişti bize okullarda. Gerçeklerden kopan toplumların sonunu göstermek amacıyla. Türkiye’nin durumu da buna benziyor. Suat Kınıklıoğlu’nun dün Radikal’de yazdığı gibi, Türkiye devlet olma, millet olma özelliklerini hızla kaybeder ve tehlikeli bir bataklığa sürüklenirken birileri hala yüzde 2 oy hesabı yapıyor. Gerçeklikten kopmanın Nirvana’sı bu olsa gerek.
TEK BAŞINA İKTİDAR OLSA BİLE...
Velev ki yüzde 2’yi aldın, tek başına iktidar oldun. Bu kibir, biriktirdiğin nefret, döktüğün kan ile bu ülkeye huzur getirebilecek misin? Bu ülkenin büyük çoğunuluğu seni yansız, tarafsız bir iktidar olarak görecek mi?
Kobane olaylarında vahşice öldürülen Yasin Börü’yü aylarca ağızlarından düşürmeyenler, Tahrir Meydanı’nda katledilen Esma’ya gözyaşı dökenler, bunun binde birini Suruç’ta paramparça edilen gençlerden esirgedi. Soğuk bir üzüntü beyanı, birlik ve beraberlik çağrısıyla geçiştirdi 32 genç fidanın vahşice katledilişini.
Çünkü ölümlere bile ‘‘Bizden ve onlardan’’ diye bakan bir zihniyet var karşımızda. Onların ölüleri Cihad yolunda düşmüş şehitler, bizimkiler sadece ceset. Bu anlayışla Türkiye’ye birlik, beraberlik ve barış getireceklerini iddia ediyorlar.
HDP’ye kan siyasetini bırakması çağrısı yapanlar, ellerinde kan olduğunu görmüyor ne yazık ki… Roboski’den, Gezi’den bu yana hızla artan bu kanın sorumluları hiç bir zaman bulunmuyor, hesap vermiyor ve iktidar olup bitenden muhalefeti sorumlu tutuyor.
BU ANLAYIŞTAN HAYIR GELMEZ
Türkiye yangın yerine dönmüşken meleklerin cinsiyetini tartışır gibi yüzde 2 oy hesabı yapan bir zihniyet, ülkenin geleceği için büyük riskler taşımaktadır. Doğruyu, gerekeni yapmaktansa kendi işine geleni yapmayı tercih eden bu anlayıştan bir hayır gelmeyeceği çok açıktır.
Bir deklarasyonla son dönemin bütün yanlış politikalarının üzerini örtebileceğini düşünen, 32 genç bedeninin katli üzerine göstermelik bir yas ilanından bile çekinen bir anlayışla karşı karşıyayız maalesef. Mezhepçi, cepheci, kavimci bu anlayış bir an önce iktidar sorumluluğunu paylaşır hale gelmez, dış politika ve bürokraside gerekli değişiklikler yapılmaz, siyasetin dili değişmezse, işimiz zor. Hem de çok zor.
Kürtlere, laiklere, Alevilere, eşcinsellere, Cemaatçilere, mini eteklilere, İzmirlililere, eş cinsellere, ateistlere nefret dili kullanan bir zihniyetin toplumu bölmesi için dış güçlerin oyununa ihtiyacı yoktur. Sizin söylem ve eylemleriniz, o bölünmeyi gerçekleştirmeye yeter ve artar bile.
Ancak tanık olduklarımız iktidarın tepelerine de, tabanına da müthiş bir nefret dilinin hakim olduğu ve kamplaşmanın derinleşerek süreceği yolunda. Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike de budur maalesef.
Yorum Yap