- 8.02.2015 00:00
Artık bir hukuk sistemine sahip olduğumuz söylenemez. Kamuoyuna yansıyan davalarda ne olup bittiğini sadece biz duyup görmüyoruz, bu ülkeye yatırım yapma düşüncesinde olan yabancılar da görüyor.
Türkiye 2002’den itibaren Avrupa Birliği yolunda yaptığı reformlar sayesinde ülkeye giren yabancı sermaye miktarını düzenli olarak arttırmıştı. Bugün tablo tersine döndü.
Hukuksuzluğun bedelini sadece insan hakları alanında değil, ekonomide de ağır bir şekilde ödeyeceğimiz, ülke kaynaklarının acımasızca yağmalanacağı bir dönem bu.
Sanata, kültüre, eğitime, çağdaşlaşmaya, insan haklarına savaş açmış bir zihniyet var karşımızda ve artık uygulamalarına şaşırmaz hale gelmiş durumdayız.
Cumhurbaşkanı’nın; yeminini, Anayasa’yı, bu ülkenin yaklaşık 100 yıllık geleneğini bir kenara atarak elinde Kuran-ı Kerim meydan meydan dolaşıp AKP’ye oy istemesi, muhalefetle AKP Genel Başkanı imiş gibi kavgaya girişmesi normal geliyor artık bize.
ETNİK ÇATIŞMA ORTAMI...
Ermeni Soykırımı’nın 100’üncü yıl dönümünde Hrant Dink’in de yetiştiği Ermeni Yetimhanesi’nin büyük bir acımasızlıkla yıkılmasının sıradan kabul edildiği, tepki görmediği bir ülke burası.
Tiyatro sahnelerinin mescide çevrildiği, Kürt sorununun emir-komuta zinciri içinde çözüldüğünün sanıldığı garip bir coğrafya. Ülkeyi adım adım Suriye benzeri etnik ve mezhepsel çatışma ortamına sürükleyecek adımlar atmaktan çekinmiyorlar.
ki günde bir değişen yasaları, hakim-savcı tutuklayan adalet sistemine Kürtlerin güven duyup silah bırakmasını umut edenler aklını peynir ekmekle yemiş demektir.
ARTIK HAYAL BİLE DEĞİL...
Bu zihniyetin bu topraklara barış ve huzur getirmesini beklemek artık hayalcilik bile olarak adlandırılamaz.
AKP’li olmayanlara, biat etmeyenlere, ruhunu Sultan’a satmayanlara yönelik baskının giderek artacağı ortada. Askerin elinde olacağına inanılarak Cumhurbaşkanı makamında emanet edilen Derin Devlet bugün yasal olanla iç içe geçmiş durumda.
Derin Devlet nerede başlayıp bitiyor, normal düzende nerede devreye giriyor anlamak mümkün değil. Öylesine belirsiz bir ortam var.
Bu gidişatın sonucu belli gibi: Avrupa ve Amerika’ya büyük bir göç dalgası, giderek artan bir gerilim ve hukukun tamamen askıya alınması. Tek umut, 7 Haziran...
Yorum Yap